Çarşamba, Mayıs 28, 2008

MED CEZİRİN TÜRKÇESİ...

Yine med-cezirde, yine gel-gitlerdeyim!
Canımın canını, "Can" dediklerim incitmekte ısrarcılar! "Can" dediklerimin canını asla incitmedim ve incitemem de! Ama o "Can"lara da, bu canı incittirmem!
Ülkücülüğümü; önce Babam'dan, Türk Milliyetçiliğini, Bayrağın namus kadar pak olduğunu ve korunması gereken bir kutsal olduğunu, Vatan'ın, vatan üstünde hürriyetin olmadığı yerlerde namusun rencîde edileceğini öğrendikten sonra, Garipkafkaslı Ağabeyim'den, Doğunun Başbuğu Yılma Durak Ağabeyim'den ve "Ülkü Devleri"nden öğrendim.
"Ben"liği yok ederek "Biz" olup cem olmanın, teşkilatlanıp iri ve diri olmanın insanlığa hizmette tek yol olduğunu öğrendim. Milletine hizmet etmenin aynı zamanda insanlığa hizmet olduğunu da Başbuğum'dan öğrendim. Çarelerin tükendiği yerde çare üretmenin, liderliğin olmazsa olmazı olduğunu öğrendim ve bütün ülküdaşlarımla birlikte uzun zannedilen ama maalesef çok kısa olan bir Başbuğ'lu özel süre yaşadım.
Hayatımın çok büyük bir kısmını, bu dolulukla yaşadığım için de kendimi hep şanslı saydım, şanslı bildim ve şanslıyım.
"Türkiye'nin, Cumhurbaşkanından genelev kadınına kadar insanının meselesi, meselemizdir." diye kükreyen Türk ve Bumin Kağanca, Atatürkçe erkek sesin verdiği heyecanla Ülkücülüğümü iftiharla beyan ederek yaşadım. Ülkücülüğümün hissedilmediği yerlerde ve anlarda kendimi hep eksik kalmış saydım.
Şükürler olsun ki; Ülkücülük sıfatım, artık kimliğimin önünde anılır oldu...
Yani bendeniz artık Ülkücülükten başka bir duruşta duramam, ülkücü söyleyişten başka bir şey söyleyemem, ülkücü tavırdan başka bir tavır sergileyemem. Bana, öğrendiklerimin ve teşkilat edebimin uyguladığı tek yaptırım bu!
Ülkücüydüm, Ülkücüyüm ve Tanrım'ın izniyle Ülkücü kalacak ve Ülkücü olarak ta öleceğim.
Son on yılımın, son iki yılında; Ülküdaşlarıma Lider ile Genel Başkan arasındaki farkı hatırlatarak, bir ülkücü olarak görev yaptığıma inandım. Mevcut Genel Başkan'a meşrû zeminlerde, meşrû adaylara destek vererek muhalif oldum. Meşrû her kongre sonrasında da "Ülkücü irade tecelli etmiştir." diyerek biyatımı açıkladım.
"Ülkü Devleri", "Oğul Beğ", "Dava Aysbergleri" haklı muazeret ve şikâyetlerle partiyi terk ettiklerinde, onlara sert ama lisan-ı münasiple Ülkücülüklerini ve teşkilatçılığı hatırlatıp yırtındım!
Yetmedi gücüm! Sözümün hükmü olmadı Ülküdaşlarım!
Ülküdaşlarımı ülküdaşlarımdan başkasına şikâyet etmenin yanlış olduğuna imanımla, doğru bildiğimi yaptım! Ya şikâyetlerimi yeterince anlaşılır bir dille anlatamadım, ya da teşkilatçılık refleksiyle anlaşılmam engellendi!
Gel-gitlerdeyim Ülküdaşlarım!
Hainler, bölücüler, Karen Fogg çocukları, yerli işbirlikçiler ve "68 Kuşağı" adıyla yeniden arz-ı endam eden, milyon-milyon dolar ederli, satılık "Dolma Kalemler", yeniden güç birliğine soyundular!
Devlete, Cumhuriyete, Atatürk ve Silah Arkadaşları'nın kazanımlarına-emânetlerine ihânet eden üç tane teröristi kahramanlaştırarak, onların arkadaşları olmanın verdiği yapay kahramanlık tarifleriyle milletimin aklını karıştırmaya başladılar!
Bu ülkede; Deniz ve arkadaşlarına ilk rahmet yazan ülkücü kalem olduğumu, bir daha hatırlatayım. Ama onlara rahmet okurken saklamadıkları düşmanlıklarını özlediğim için rahmet yazmıştım! Onların erkekçe düşmanlıklarını, hasımlıklarını özleyerek ve öfkeli bir tepkiyle yazmıştım! Onların cesur insanlar olduklarını teslîm ederim. Ama onlardan asla kahraman olamaz da derim!
"Kahramanı olmayan ve kahramanı ölmeyen toplumlar millet olamaz." diye biz feverân ederken, bizim ve milletimizin kahramanları, Devletin bekâsı, vatanın bölünmezliği ve üniter devlet yapımızın korunması uğrunda toprağa düşerek yeniden vatanlaştırıyorlar; ısrarla, toprağın vatanlaşması mührünü vuruyorlardı!
Dilinde Şehâdetiyle sehpaya çıkan Ülküdaşım Kahramanlarım var benim! Sehpaya; "Yaşasın marksizm! Yaşasın Leninizm! Yaşasın halkların kardeşliği ve halkların bağımsızlık savaşı!" naralarıyla çıkan, dini görevini yapmak için orada olan İmam Efendi'yi kabul etmeyen birisinin neresi kahraman?
Tekrâren; cesurlardı ama asla millî değillerdi ve kahramansa asla!...
Gel-gitlerim, yerime sığmadı yine! Med-ceziri ülkücüleştireceğiz galiba!...
Bu konuya sıcağı sıcağına devam edeceğim Ülküdaşlarım....
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: