Cumartesi, Mayıs 17, 2008

DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ'NDEN FERYAT!...

Bu sefer attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağaya değmedi galiba!
Bizden yakın ilgilerini, tenkit ve tebriklerini esirgemeyen vefâlı ve kadirşinas okurlarımıza bilvesile bir daha teşekkürler. Bazen de; bizi kendilerinden sayan, bizi kendilerine ses sayan ülküdaşlarımız, gönüldaşlarımız, dostlarımız, duyarlı insanlarımız, sıkıntılarını ve bilgilerini bizlerle paylaşırlar. Bizler de onlara vekâleten seslerini duyurmaya gayret ederiz.
Geçtiğimiz günlerde; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi' nde, PKK'lılar ve onlara destek verenler tarafından derslerine sokulmayan ve darp edilen Ülkücülerin şikâyetlerini duyurmaya çalışmıştık.
Sesimiz duyulmuş! Duyulan sesimizle birlikte ilgili yerler, gerekli ve kendilerine yakışan ilgiyi göstermişler! İşte o ilgili yerlerin, ilgilenişlerinin anlatımı!
Bir önceki şikâyeti dile getiren Ülkücüler adına bir Ülküdaşımız anlatıyor gene. Adı ben de saklı tabi;
" Değerli Ağabeyim,;
Feryâdımıza kulak verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Allah sizden razı olsun. Lakin size gönderdiğim el-mek'den sonra, bugüne kadar bazı şeyler değişti. Öyleki biz onbeş gönüldaş ülkücüye;
* Artık sahip çıkılmayacak!
* Kavga edilmeyecek (ki buna da hevesli değiliz ama sonuçta biz Türk-İslam Davamız uğruna gözlerini kırpmadan beşbin Şehit veren gönül erlerinin devamlarıyız.)
* Kavga eden, yakın bir arkadaşımız dahi olsa görmezden gelinecek!
* Slogan atılmayacak!
* Bozkurt işareti yapılmayacak!
* Kavga eden olursa; " Bu şahsi meselesidir." diye yorumlanacak!
* Kavga etmemek için gerekirse derslerden fedakârlık edilecek ve dönem uzatılması gerekiyorsa uzatılacak!
Ve asıl büyük bombalarını patlattılar Değerli Ağabeyim.
*"Artık kardeşlik bitmiştir! Bundan sonra teşkilatçılık yapacağız, mantığımızla hareket edeceğiz!" dediler!...
Mantığımızla hareket ettik ve de tüm bunları sonuna kadar saçma bulduk! Madem ülkümüzü yaşamayı yasaklayabileceklerini sanıyorlar, biz de kendimiz yaşatalım deyip onlarla olan bağımızı kopardık.!
Bu bağı keserken üzülmedik dersek olmaz! Ama bizi davamızı yaşama zevkinden, şerefinden mahrum ediyorlar! Sonuçta biz, bütün çektiklerimize ve yaşadıklarımıza, davamızı yaşamak ve yaşatmak için tahammül ediyoruz.
Bu bağı keserken çok üzüldük! Yüreğimiz kan ağladı! Çünkü biz, bir devre mührünü vurmuş koca "ÜLKÜCÜ HAREKET"in mensupları ve devamıydık. Neden bu hale düştük?
Şu anda biz, PKK'lı ve işbirlikçileri istemiyorlar diye derslerimize giriyor, okulumuzu onlara teslim etmiyorsak Ülkücü değil miyiz?
Bu çok haklı hareketimiz bizi davamızdan mı edecek? Davamızdan mı kopacağız?
Aksine diyoruz ki; "Gelsinler de Ülkücü görsünler!" Görsünler de "DAVA" nasıl yaşanılırmış öğrensinler! Öğrensinler de biraz "DAVA" için icraat yapsın ve hiç değilse sesimizi meşru zeminlerde duyursunlar!
Bizi dinleyip derdimize ortak olmaya çalıştığınız için tekrardan ALLAH (cc) sizden razı olsun. Dua ile kalın... DTCF ÜLKÜCÜLERİ"
Ses bu! Sesleniş ve serzeniş bu! Başta Rektör olmak kaydıyla ilgililere; görmeyen gözlere, duymayan kulaklara önemle duyurulur!
Farklılıkların farkında olanların, Meclisimiz'de renk tamamlayanların, Çiçek Bahçesi mensuplarının Ülkücü öğrencilerin meselelerine bakışları da bu!
Bir şey söylemesem daha etkili olur her halde!
Vallahi susuşum ikrârımdan değil!
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: