Çarşamba, Mayıs 07, 2008

SESLİ İÇ HESAPLAŞMA VEYA ÖZELEŞTİRİ, ADINI SİZ KOYUN!...-II-

Kaybederken kazanırdık!
Kaybederdik ama yenilmezdik! Mecliste olsak ta, barajı aşamasak ta Ülkücüydük!Türkeşçi'ydik. Türkçü'ydük. Milletçi'ydik. Her ortamda ve her ortama hükmederek vardık!
Karakollardaki, cezaevlerindeki ülküdaşlarımıza, açılmış yarım sigara paketlerimizi verebilecek kadar zengindik! Cezaevlerindeki ülküdaşlarımıza götürebilmek için iflâs etmiş babamızın dükkânından elbiseler çalacak kadar fedakârdık! Ülküdaşlarımız; ailemizden, babamızdan öndeydi, önceydi!
Türkiye'nin en ücrâ bir ilçesinin cezaevinde, MHP Genel Sekreteri ile buluşabilecek kadar, Başbuğumuz'dan selâm alabilecek kadar muhteşem bir bütündük!
Edirne'de okunan bir kitabı, bir ay sonra Erzurum'da eskitmeden okuyabilecek kadar paylaşımcı ve okuyandık!
Meclis dışından bir ülküdaşımızı, kabinede kabullenecek kadar bütün, parlamento dışından olan Ülküdaşımızın Bakanlığı ile efsâneleşecek kadar ehîl kadrolardık!
Başbuğumuz bize güvenir, biz O'na inanırdık! Birdik. Bütündük. Ülkücüydük. Ülkücü kadroyduk!
"Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!" i yaşardık. Bu bütünlüğü çok doğal sayardık!"Ben" demek bencillikti, ayıptı. "Biz" demek teşkilatçılığın ve var olmanın tek şartıydı!
Yedi bölgeli, 67 vilâyetli Devletimiz ve Vatanımız tekti. En doğusunda da, en batısında da, en kuzeyinde de, en güneyinde de vardık! Kurtarılmış bölge diye adlandırılan yerler vardı ama o bölgelere kurtarılmış adını verenler de Türk'tü!
Solcularla, Devrimcilerle kavgalıydık! İşbirlikçilerle, hainlerle savaştaydık. Ama her türlü emperyalizme de, komünizme de, faşizme de, kapitalizme de karşıydık! "Solun ihânete varan davranışları yüzünden sağ ile olan mücadelemizi erteledik." diyebilecek kadar meselelerin farkında ve meselelerin sahibiydik!
Millet bizi, biz Milleti severdik! Millet bize,biz Millete güvenirdik! "Ha ekmeğini yemişim, ha uğrunda kurşun." diyebilecek kadar vatana sadıktık!
"Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle." diyebilecek kadar devlet olmanın ve devlet kalmanın bedelinin, can olduğunu bilirdik!...
Devlet olmanın ve devlet kalmanın tek bedeli olan canın bizimki olması için özel yarışlardaydık!Ölümden korkmadığımız için kolay ölmez, yenilgiyi bilmediğimiz için asla yenilmezdik! Şehit Ülküdaşlarımız'a ölü muamelesi yapmadığımız için ölmez, ölümsüzleşirlerdi! Çok sayıda öldürülmemize rağmen bu yüzden bitmez çoğalırdık!
Bir Kara 4 Nisan'da, ölümle tanıştık!...
Ölümün, ecelin bizden aldığı Başbuğsuzluğa alışamadık hiç ölüm yaşamadığımız için! Bir Kara 4 Nisan'da tanıştığımız ölümün güçlü darbesiyle sarsıldığımızda; içimizden birilerinin de bize vurabileceğine asla ama asla ihtimâl bile veremezdik! Beklemediğimiz yerlerde, beklemediğimiz zamanlarda, beklemediğimiz kişilerden, beklemediğimiz darbeler aldık!...
Vuran da, vurulan da "biz" olunca dağıldık!
Dağılınca yenildik!
Yenilince yutulduk! Yutulunca unutulduk!
Ama biliyorum ki, biliyoruz ki hâlâ varız! Birbirimizden yeniden haberdar olursak, bir daha "Biz" mantığıyla bir araya gelebilirsek "Biz"i dağıtan "ben"leri yenebiliriz!
Tanrı'm, millete merhâmet ederek "ben"leri yok edebilecek güçteki "biz"in oluşmasına izin verecektir. Kırk yıllık doğru bir mücâdelenin temsilcilerinin yok olmasına Tanrım izin vermez!Çünkü hiç bir ülkücünün, ana-baba bedduası almadığını biliyorum! Çünkü bütün Türk Milleti'nin ülkücülere duada olduğunu biliyorum.
(Devam edecek.)
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: