Perşembe, Şubat 12, 2009

Ben; "DEVLET YANLISI ÇETE" denim!

"Öteki"leştiler AB istedi diye!
"Biz" burada yerimizde, olduğumuz gibi dururken; AB istedi diye, ABD istedi diye, Haçlı arka verdi diye "Öteki" oldular kendi istekleriyle!
"Ne mutlu Türk'üm diyene." diyen her vatandaşı gözümün ışığı, başımın tacı sayan; tarih boyu halkları toplayıp milletleştirebilen tek gücün, Türk Milleti'nin bir ferdi olmaktan gurur duyan ben bile, bu el kapısından yal yiyen kapı köpeklerimizi, "ÖTEKİ"leştirdim!...
Onların adı, "ötekiler" artık bundan böyle!...
Biz saygılıyız, ötekiler çok saygısız!
Biz edepliyiz, ötekiler çok edepsiz!
Biz, aptal derecesinde sadıkız, ötekiler hain!
Biz merdiz, ötekiler namert!
Demek ki biz korkağız, ötekiler çok cesûr öyle miii?!
Artık onlar, ötekiler; biz'se biz!
Azdan az, çoktan çok! Kaşındılar vesselâm!...
Kanun tanımazlar! Yasaya uymazlar! İşlerine geldiğinde yasaları alkışlar, işlerine gelmediğinde yasaları yerden yere vurur ve rahatsız olduklarını, korktukları Türkleri, yasalara ihbâr ederler bu muhbîr şerefsizler!
AB'ye ihbar eder, şikâyetlenirler! ABD'ye ihbâr eder, şikâyetlenirler! Vatikan'a ihbâr eder, şikâyetlenirler! Abant'ta toplanır, AB-D'nin, Haçlı'nın dikte ettirdiklerini; "F Tipi" basın-yayın yoluyla, "F Tipi" üslûpla, -gûya- açıklar, yetinmezler! "Demokrasi Treni"nin duraklarından ettikleri Köşk'e çıkar; "Konuşulmayan, üzeri kapatılan her şey kokuşarak geri geliyor..." onayını alırlar!
Cumhuriyet'e, İkinci Cumhuriyet adıyla; Atatürk'e, "Kemâlizm bulaşıcı hastalıktır." edepsizliği ile; dînimize, "Ilımlı İslâm"la; milletliğimize, "halklar, halkların kardeşliği, halklara eşitlik, anadil, insan hakları"yla; laikliğe, dinci ve Allah'çı maskesiyle; fakirliğe/fukaralığa, "Sosyal devlet" maskeli, sadaka adlı siyâsî rüşvetle; Türklüğümüze, alt kimlikle; şühedâmıza, dağlarda itlâf edilen terörist leşleriyle; Kahramanlarımıza, bir parça yal için her kapıya kuyruk sallayan kancık itirafçıların iftiralarıyla; saldırırlar da saldırırlar!
"İt korktuğu yere ürür!" biliriz.
"İt ürür, kervân yürür!" biliriz.
"Taşlamayla giden it, koyunu kurda verir." biliriz.
"İt, iti düzer, sonra kıçını yalar." biliriz.
"İte vurma sinsidir, bu it te o itin cinsidir." biliriz.
Binlerce yıllık devlet teamülümüzden hareketle; haini de, ihâneti de, muhbiri de, ihbârı da biliriz ve bunlara ne yapılacağını da biliriz. Bildiklerimizi, -son seksen senede- her halde anlatmadık ki, her halde gereğini yapamadık ki şerefsizler, onursuzlar, hainler, muhbirler, sokaklarımızda ellerini kollarını sallayarak ve ürüyerek, salya sümük dolaşmaya başladılar!
Vatanı "bir kadın memesine" satabilecek kadar, çift yönlü uçkur düşkünü sapıkların, reçeteleri çarşaf çarşaf piyasada!
"Devlet Yanlısı Çete" mensûbu olarak ihbâr ettiklerinden bazıları, adâletin işleyen terâzisinden nasiple serbest bırakılınca; adâlet terâzisini adilâne işleten yargı mensuplarımızı ihbâra başladılar şimdi de!...
"Kanuna karşı boynumuz kıldan ince" doğrudur. Yasalara uyarız ve uyduk! Yasa koyucu, yürütme ve yargı millî olmazsa, bizden olmazsa, devlete-millete sâdık olmazsa; "Fermân padişahın dağlar bizimdir." kükreyişimiz de yüz yıllardır yankılanır dağlarımızda!...
Bizi işgâl edecek gücün olmadığını; "Çanakkale geçilmez!" diye tarihin göz bebeğine, iki yüz elli üç bin can imzasıyla yazışımızın üzerinden fazla zaman geçmedi!...
Sokaklarımızda salya sümük dolaşan, başı boş kalmış kapı köpeklerimiz, akıllı olun! Elimize sopamızı almak üzereyiz haberiniz ola!...
Hoooşşşt sokak itleri! Hooooşt!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: