Çarşamba, Şubat 04, 2009

SEÇİMİ KİM KAYBEDECEK?

"Hâfıza-i beşer, nisyân ile ma'lûl..."müş! Kurak, yaz gününde sağanak yağmur yağdı ve bütün yarıklar kapanıverdi sanki! Her şeyi, ama her şeyi ters yüz ettik, ettirdik!...
Bir gazetecinin, elle dokunmasını, "Terbiyesizlik" olarak kabul eden -ki öyledir- Başbakan, Davos'u iptal etti! Toplantıyı terk etmeden, naklen yayında gazeteciye bir şey söylemedi. Sadece Peres'e; ses tonuna itirazla başlayıp, Tevrat'ta öldürmenin yasaklığını hatırlatarak, "Siz öldürmeği iyi bilirsiniz! İki başbakanınızın bana söyledikleri var!" Ve benzeri sözlerle fırçasını atıp, toplantıyı terk etti. Modoratöre de; "Beni konuşturmuyorsunuz. Olmaz!" diye tepki vererek eşi Hanfendi ile toplantıyı terk etmişlerdi!...
Ben de dahil, nerdeyse bütün Türkiye; Haçlı'nın şımarık, Nobel barış Ödüllü teröristine verdiği dersten dolayı, alkışlamıştık! Yetmiş milyon nüfuslu, imparatorluk devamı ve tarihî teâmülleri olan bir ülkenin Başbakanı'nın; yedi milyon nüfuslu, daha elli yaşına yeni girmiş, Haçlı'nın el birliği ile kurulmuş, devlet olmaya çalışan, kan içici bir topluluğun başı karşısındaki "Diklenmeden dik duruş"uyla hoşnut olmuştuk! Bir teferruatı da, atlamamıştık ama! Davos'u iptal ederek toplantıyı eşleri Hanfendinin göz yaşları içinde terk ederlerken; Dışişleri bakanı ve diplomatlarımızı orada bırakmışlardı! "Helâl olsun Kasımpaşalı." diye alkış vurduğumuzda da bu endişelerimizi dillendirmiş, sonucunu bekleyeceğimizi söylemiştik!
Başbakan, döndükten sonra da esip gürlemeğe devam etti! Her şeyi, bir anda bir hareketle, ters yüz etmenin kolaylığına inanmış demek ki! Demek ki; "Hafıza-i beşer nisyân ile ma'lûldür." teşhisine, çok inanmış! Ve ekonomik bir toplantı olan Davos'taki, arabuluculuk adı koyulan toplantının da Erdoğan'ın talebi üzerine yapıldığı biliniyor!
Artık Ergenekon(!), irtifa kaybetti! Deniz Feneri, unutuldu! İtirafçı kahpelerin ve okyanus ötesinden canlı konuşturulan gay'in inandırıcılığı bitti! Gemicikler, bakan yakınlarının şirketleri, gencecik çocukların milyar dolarlık ihâleler kazanmaları; emniyet içinde varlığı artık her kes tarafından söylenen, "F Tipi" istihbarat ta dikkatlerden uzaklaştırıldı!
"Teröristler kadar değerimiz yok!" diyerek şakağına ve kahramanların emeklerini inkâr edenlerin vicdanlarına sıktığı kurşunla, "Ölümü öldürerek ölümsüzleşen" Abdülkerim KIRCA Albayımız'ın, yarattığı etki de zayıflatıldı!
Levent GÖKTAŞ gibi; her ananın doğamayacağı bir kahramanımızı, derdest ettirmenin yarattığı infiâlde; bu -sanki- programlanmış kükreme ile unut/tur/ulur gibi oldu!
Bozuk saatin de günde iki kere zamanı doğru gösterdiğini bildiğimizi söylemiştik! Bu kadar dev iç meseleleri; dış politika ve dünyada sansasyon yaratan bir davranışla kamufle etmek uğraşıları hissedilince, saatin bozuk olmadığını anladık! Demek ki zamanı, okyanus ötesi saate göre ayarlayan bir zaman göstergesi ile muhatabız!
Mutlaka millî ve kalıcı olması gereken uzun vâdeli dış siyâsete karıştırılan şahsî davranışlarla, iç meseleleri kapatmayı deneyen Başbakan'a, soruların ardı arkası elbette kesilmeyecektir!
Kendisine cesâret madalyası veren ABD Yahûdi Locası'nın, bu son davranışına; "Kepâzelik!" dediğini bilmesine rağmen, aldığı madalyayı iade etmeden bu sorular eksilmeyeceği gibi artacaktır!
Önümüzdeki seçimler yerel olmasına rağmen; İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de ve metropollerde kendisi adaymışçasına, Başbakanlığını ortaya atmasından, rahatsızlık ta had safhadadır!
Türkiye sevdâlısı, has Anadolu Türkmeni, düayen sendikacı Mustafa ÖZBEK'in, nedeni yeterince açıklanmadan tutuklanmasından sonra; Davos'ta önce Peres'e kükreyip sonra "Modoratöre öfkelendim." deyip yan çizerek, işçiden oy mu alınacak?
Mal varlıklarını soran KILIÇDAROĞLU'nun sorularını duymazdan gelip geçiştiren adayla, her gün işlerini kaybeden işssizler ordusundan, oy mu alınacak?
Eğer beklenen oylar alınmazsa; seçim kaybedenler, AKP'li adaylar mı, yoksa fiilen seçimlere girmiş olan Kasımpaşalı Başbakan mı olacaktır?
Sormaya devam edeceğim. Taaaa seçimler bitene kadar...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: