Salı, Şubat 03, 2009

YİTİRDİM ZAMANIMI, OH OLSUN!...

Cazim Gürbüz Ağabeyim'e ve O'nun şahsında, onun eliyle cümle Dostlarım'a:

".........................................
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hala bu taşlarda gülen rüyanın
Güvercin bakışlı sessizlik bile
Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle." (A.H.Tanpınar-Bursa'da Zaman'dan)

Zamanı okumak!
Zamanı, doğru okumak! Hele bir de, "Yitik Zaman"ı, doğru okumak!
Mümkün mü?...
Zamanın okunabilmesi için, önce yazılması gerekmez mi?
İçine yaratıldığı zamanı yaşamakla yükümlü, yaşamaya mecbûr, zamanı yaşamaktan başka bir şeye aslâ gücü yetmeyeceklerden biri-birileri, okunsun diye zamanı yazabilir mi?
En "Yazarım!" diye ukalâlaşan, zaman içinde yitmez mi? Veya yapabileceği en büyük ustalık, gösterebileceği en büyük cesâret, zamanı içinde yitmek, yitirilmesi gerekenlerle birlikte zamana "Yitik Zaman" diye iftirâ etmek olmaz mı?
Galiba beceremedim Cazim Ağabeyi!
Zamana "Yitik" diye iftirâ etmekten başka bir şeyi beceremedim! Başka bir şey yapmaya gücüm yetmedi! Yaşadıklarıma itiraz edemedim, ettiğim itirazlarımı da kabul ettiremedim! Sadece yittim zamanımın içinde ve gûya yitmemişimcesine zamana "Yitik" diye iftirâ ettim sadece!...
Bir şeyi becerdim ama Cazim Ağabeyi! Yitmesini, yaşanmamış olmasını istediğim zamanı, yitirdikleriyle/yitirdiklerimle/yitirdiklerimizle ve yitmesini istediklerimle birlikte, kalbime hapsetmeği becerdim!...
Hapsettim yüreğime! Hapsettim gönlüme içimde yuvalanan, içinde yuvarlandığım zamanımı! Ve kimsenin görmediğini/göremeyeceğini zannederek te adına; "Yitik Zaman" dedim! Oooh olsun!...
Ama ne yitmiş, ne de yitirebilmişim bakar mısın Ağabey!
Aklımdan gönlüme, gönlümden elime, elimden kalemime, kalemimden kâğıda akan, bir anında dört mevsimi yaşatabilen zamanımı; sizin muhteşem yapıcı yüreğinizle otobanlaştırdığınız, çift şeritli ettiğiniz, "Şeffaf Bir Labirent" olarak bırakıvermişim gözler önünde!
Ve Ağabeyi, ve Câzim Ağabeyi; "Zaman dünyaya az geldi, dünya zamana dar. O kısacık anın sonsuzluğunda, bütün dünya sığarak kayboldu yüreğimde."
Yüreğimde kaybettiğim zamanıma; "Yitik Zaman" dedim. İnsafsızlık olur mu? Ağabey; dünyada, en iyi bildiğim yer ve adres; bu içinde kaybolduğum ve yüreğimde kaybettiğim zamanım biliyor musun? Değişmez/değiştirelemez, en iyi bildiğim adresteki bütün zaman yoldaşlarıma selâm olsun. Öpülesi ellerinden öperim Ağabey...
Zaman bende değilse, ben zamanın içindeyim vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: