Pazar, Şubat 08, 2009

KÜRDÜN KIZI TADINI ÇIKARIR...

Nerdeyse zamandan bile sür'atli gündeme yetişmek mümkün değil! Neye, ne zaman, nasıl tepki vereceğimizi karıştırır olduk!
Son açılımlar veya kapanımlar dolayısıyla Deniz Baykal'a yönelik övgü ve yergilere müdahil olmakta umarım geç kalmadım!
Baykal'ın samimi bir Türk olduğuna inanmak istiyorum! Çünkü samimi bir Türk siyâsetçiye çok ihtiyâcımız var! Türk milliyetçiliğinin siyâseten tek adresi tarifli partinin düştüğü tarifsizlikten-reksizlikten dolayı, bütün Türk Milliyetçilerinin çâresizliklerini biliyorum!
Baykal'ın; samimi olarak milletle cumhuriyeti, hatta milletle devleti barıştırmaya gayret ettiğine de inanmak istiyorum! İnanmak istiyorum çünkü buna da siyâseten çok ihtiyâcımız var!
Bir Türk'üz. Türk Milleti'yiz. "Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran halklara Türk Milleti denir." târifini yapan erkin, aslî sahipleriyiz. "Ne mutlu Türk'üm diyene." diyenleri baş tacımız, göz bebeğimiz eden; millî bütünlüğümüze kem bakan gözleri de çıkarmakla mükellef olanlarız. Tarihte ve günümüzde; "devlet-i ebed-müddet" diyenlerden olarak tarihe geçmek isteyenlerdeniz. Devletimizin bekası, vatanımızın bölünmez bütünlüğü için tek bedel olan canı vermekten çekinmemiş ve sonsuza kadar da bu bedeli gönüllü vermeğe devam edecek olan milletiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve Muhteşem Türk Atatürk'ün emânetlerine ölümüne sadıkız. Atatürk ve Cumhuriyetin bize sağladığı kazanımlardan olan siyâsi partililiğimizi, fanatik taraftarlığa döndürmeyen, hür akıllılarız. Bu tavrımız ve tarzımızdan hareketle; gerektiği yerde ve zamanda gereken tepkimizi veririz.
Allah ile aldatanların; Muhteşem Türk Atatürk'ü bile dinsizlikle ithâm edebildikleri günümüzde, Atatürk'ün kurduğu partiye de aynı tarifle saldırılması kadar doğal ne olabilir? Yanlışa yanlışla mukabele, iki yanlış yapmaz mı? Yanlıştan örnek olur mu? Yanlış olduğu bilinen ve Anayasa Mahkemesi'nce; "Laikliğe karşı odak olmak"tan suçlu bir partinin yaptıklarına, aynı şekilde mukabele edilebilir mi? Dini siyâsi malzeme etme yanlışına veya bu tarife bu kadar kolay düşülebilir mi?
CHP'liler, rahmetli Kasım Gülek'i hatırlamazlar mı?. Bir seçim gezisinde, Anadolu'da cami şadırvanında abdest alırken resmini çeken gazeteciye müdahele ederek; "Abdestimi, namazımı propoganda malzemesi ettirmem!" diyerek filmi alan ve görüntülenmesine izin vermeyen samimi inançlı Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri'ni hatırlatmazlar mı?.
Bu din tâcirlerinin, Allah ile aldatanların yıllardır yaptıkları yanlışlarını meşrulaştırmaya kimsenin hakkı olmamalıdır! Hele Atatürk'ün Partisi'nin böyle bir gaflete düşmesine aslâ izin verilmemelidir.
Milletin AKP'den kurtulabilmek için bu yerel seçimlerde, CHP üzerinden bir sandık muhtırası vermeğe hazırlığı var gibi! Onlarca yıldır "kötünün iyisi"ne mecbûr edilmiş olan millet, millî ferâsetiyle bir sandık ihtilâline hazırlanıyor! Bunu göremeyenler, bu millî şahlanıştan kendilerine pâye çıkarmaya niyetlenen siyâsi zekâ özürlülere, Baykal'ın müdâhil olması, akıl gereğidir.
"Davos diklenmeden dik duruşu"nun telâfisi için, İsrail'den özür dileme ekibine millet vekili katkısı veren MHP yönetimi aksine, o ekibe katılmayı reddeden CHP Yönetimi çok müspet bir adım daha atmıştır.
Bırakın imamlar camilerde, asker kışlasında kalsın! Millet olarak deneme-yanılma metodu ile, en doğruyu buluncaya kadar sandıklarda çâre arayalım! Yıllarca "Allah İle Aldatanlar" diye tenkîd edilen siyâsi kervâna, isterseniz siz de katılın!...
Hayatım boyunca sola, sol gözüyle bile bakmamış biri olarak bana ne CHP'den! Bana ne Baykal'dan! "Her kes sakız çiğner de Kürdün kızı tadını çıkarır." tesbîtini yapan milletin aklını karıştırmayın lütfen! Bırakın Kürdün kızı, tadını çıkarsın...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: