Perşembe, Şubat 19, 2009

"BULDUK KIRKI, ÇIKTI KORKU..."

"2009'un sıfırlarını görmeyin. Toplayın, 2+9=11... Şimdi ortadaki sıfırları görmeden 29'la, 11'i toplayın, 29+11= 40... " Allah'ın hikmeti, MHP kırk yaşında!
"Kırkıncı yılda, kırk günlük çalışmayla, kırk belediye." Bilmediğimiz hikmetli hesapla bulunan kırktan sonra, kırklar gırla! Anadolu'da; "Bulduk kırkı, çıktı korku." diye boşa dememişler demek ki!...
Bu "eqonomi" doktorunun, kılı kırk yaran hesabına; seçimlere kırk gün kala, bulaşmamak için kırk dereden su getirdim! Ama; "Bir hilâl uğruna kırk yıl" sloganı ve D.B. resimli pullar, aklımı aldı! Bu kadar kırkın içinde "Ali Baba ve Kırk Haramiler" hikâyesi geldi aklıma, 2009'dan çıkan kırk yüzünden!
Kırk Haramiler, ticâret kervanlarının geçmeye mecbûr olduğu bir boğaza konuşlanırlar. Her geçen kervandan, yüküne göre haraçlarını alırlar. Tüccarlar, bu haraçtan rahatsızdır ama hükümdarın gücü Kırk Haramiler'e yetmemektedir. Şikâyetçi olan tüccarların haraçları da artmaktadır. Tüccarın biri, epey hazırlıktan sonra sefere çıkacaktır. Ama Kırk Haramiler yüzünden huzursuzdur. Mallarını az göstererek nasıl geçirebileceğini düşünürken, birinden bahsederler. Ali Baba adındaki bu cengâver; tek başına ordular bozmuş, tek başına kaleler fethetmiş biriymiş. Kırk Haramiler'in hakkından gelirse ancak Ali Baba gelirmiş! Tüccar, sonunda Ali Baba ile görüşmeye karar verir. Ali Baba, anlatılanlardan daha heybetli bir cengâver. Meseleyi konuşurlar. Ali Baba, kervanı Kırk Haramiler'den 1000 altın karşılığında geçirmeyi taahhüt eder. Ücretini de kervanı kurtardıktan sonra ister. Kırk Haramiler'e verilecek haracın yanında, 1000 altın çerez bile değildir. Pazarlıkta anlaşırlar.
Ali Baba'nın, yolculuk için bazı özel istekleri olur. Kendisine kecâbalı bir bir deve tahsis edilecek ve yetecek kadar şarap hazırlanacak... Bunlar da kabul edilir. Yolculuk başlar. Ali Baba, kecâbasında, şarabını içerek, keyifle, güzel bir yolculuk yapmaktadır. Kervandakiler, Ali Baba'nın varlığından dolayı huzurlu, Ali Baba ise bu rahat yolculuktan memnundur. Huzur ve keyifle süren bir kaç günden sonra kervan, Kırk Haramiler'in konuşlandığı boğaza girer. Develeri duyan haramiler; "Duuuur!" diye komutu patlatırlar. Tüccar; "Ali Babaaa!" diye seslenir. Kırk Haramiler, bu seslenişi kaale almazlar ve yükün onda birini isterler. Kervancı bu kere biraz daha yüksek sesle; "Ali Babaaaaa!" diye seslenir! Kırk Haramiler, merak ederler Ali Baba'yı ve sorarlar. Kervandan biri, Ali Baba'nın kiralanmış bir fedai olduğunu söyleyince Haramiler öfkelenirler. Bu sefer yükün yarısını isterler! Kervancı bir daha ve bu sefer çaresizce; "A-li ba-baaaaa!" diye inler! Harami başı, Ali Baba'yı ister. Ali Baba, kecâbasında, sızmıştır! Sürükleyerek getirirler. Harami başı, bu sızmış sarhoşa iyice öfkelenir; "Soyun bu sarhoş pezevengi! Sırayla üzerinden geçin!" emrini verir. Söylenen uygulanır! Haramiler, sırayla Ali Baba'nın üzerinden geçmeye başlarlar. 1,3,5..10..15..20...30...38,39. da Ali Baba uyanır! Halini ve üzerinde bir adam görünce çıldırır! Kılıcını kaptığı gibi Haramileri darmadağın eder. Olanları seyreden Tüccar, öfkelidir! Ali Baba'nın 1000 altınını verir ve bir daha görünmemesini söyler. Ali Baba, görevini yaptığını söylediğinde Tüccar; "Haklısın da! Ya haramiler kırk değil otuz dokuz olsaydı halim nic'olurdu?" diye sorar...
Tüccar çok! Harami çok! Kecâbalarda zevkli seyyahlar çok! Kervan da boğaza girdi! Ali Baba var mı? Bilemem!... 2009'dan kırkı bulan ve bu hesâbı alkışlayanlar bilsin...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: