Çarşamba, Şubat 18, 2009

MİLLETİM; İŞ BAŞA DÜŞTÜ...

Bu yanlış ve sakat gidişe "Dur!" diyecek ortak aklı, bulmak zorundayız artık!
Yoksa; demokrasi denen, ne milletin anladığına ne de millete yaradığına inanmadığım bu sistem, Türk Devleti'ni yok etmek için mi var?
Tayyip Erdoğan, başbakan kalsın diye; hem yandaşlarını, hem başkalarının burslarıyla okuyacak kadar sıkıntıdaki ve askere gidemeyecek kadar hasta ve "çürük" çocuklarını zengin etsin diye, milletliğimiz yok ediliyor!
"Gömlek değiştim!" diyen biri Köşk'e çıksın diye; metropollerde ve Başkentte on beş yıllık belediye başkanlarıyla yağma, talan devam etsin diye; okul arkadaşlarından ve yakınlardan oluşan "yandaş" kalemler, kazançlarına kazanç katsınlar diye, sitem çökertiliyor!
ABD'nin ve AB'nin, Haçlı'nın plânları aksamasın; Başbakanımız(!)'ın BOP Eş Başkanlığı devam etsin diye; Yugoslavya ve Gürcistan gibi Irak'ta resmen parçalansın, Irak'ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurulsun diye, Kırmızı Çizgilerimiz, millî siyâsetimiz fedâ ediliyor!
Dinciler; Atatürk'ten, laiklikten intikam alsınlar diye, Cumhuriyetimiz lağvediliyor!
Devlet Bahçeli'nin genel başkanlığı devam etsin diye; Deniz Baykal'ın Ana Muhalefetliği devâm etsin diye, bölücülerin temsilcilerinin vekillikleri devam etsin ve "Meclis'in rengi" tamamlansın diye, Vatan bölünüyor! Buna da siyâset veya demokrasi deniliyor!
Şehitlerimiz; tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek dil ve bölünmez vatan için ölüp öldürmediler mi? Tek dil mi kaldı? Güneydoğu'da, metropollerde devlet otoritesi mi kaldı?
Devlet Bahçeli veya Deniz Baykal seçim mitingi yapmak için Güneydoğu'ya gidebilir mi? Başbakan dahi, devlet güçleri, özellikle de Ordumuz'un koruması olmadan gidebiliyor mu?
Bana ne kardeşim,sizin genel başkanlık ihtirasınızdan? Bana ne, sizin Başbakanlık ihtirasınızdan? Devletimi zora, milletimi dara soktunuz! Milletimi parçaladınız! Devlet Televizyonundan, dil bütünlüğümüzü bozarak PKK isteklerine, boyun eğdiniz! Otuz binden fazla vatandaşımızın -ki çoğunluğu Kürtlerdendi-, yaklaşık on bin görevlimizin, Mehmetçiğimizin kanını yerde koydunuz! Devlete baş kaldıranların, teröristlerin insan haklarını savunmak gibi bir acziyete düşerek Devletimize itibar kaybettirdiniz!
İktidarı, muhalefeti; Devlet otoritesi, üniter bütünlüğümüz, vatan savunması söz konusu olduğunda, millî durmadınız, duramadınız! Olanlarda hepiniz suçlu, hepiniz suç ortağısınız! Maskeniz insan hakları, kalkanınız demokratlık, aracınız demokrasi! "Demokrasi treni"ne bileti iktidardan alanları, en görkemli duraklarda indirdiniz! Muhalefet, sizler de yardım ettiniz! Deniz Baykal; Tayyip Erdoğan'ın yasağını kaldırmaktan; Devlet Bahçeli, "Demokrasi treni"nin Çankaya Köşkü'nde durmasından ve oraya İktidardan biletli birinin indirilmesine yardım etmekten suçludurlar!
Muhterîs insanların, şahsi hesaplarından bana ne? Devletim darda, milletim zorda! İşsizlik, aşsızlık yetmez gibi talan, yalan boyu aştı! Al birini vur ötekine! Millî duruşlu siyâsi partilerin adını, kendi yaptırdıkları anketlerde "diğerleri" diye özellikle küçük tarif ettirerek, "demokrasi treni"ne yolcularını bindirip indiriyorlar! Her yerine ingiliz anahtarı uydurularak gevşetilen sistem, artık kendini koruyamıyor! Devlet, korunma refleksini kaybetmek üzere!
Artık kurumlardan umudumu kestim! İş başa düştü! Türk Milleti; Allah aşkına, kendilerini dünyanın merkezi zanneden bu bencillere hadlerini bildirelim! Meclisteki dört partiyi de sandığa gömüverelim ne olur? Bunlar millete, yani size, yani bize aptal muamelesi yapıyorlar! 29 Mart'ta ya aptallığı kabul edelim, ya da bu renksizlere hadlerini bildirelim artık...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: