Çarşamba, Şubat 18, 2009

SAYGISIZIM! VAR MI ÖTESİ?

Alan memnûn, satan memnûnmuş! Ya seyrederken ağzı sulanarak, midesini yutkunarak şişirenlerin ağız dolusu küfürleri... Abdulhak Hamit; "Bu millet söylemez, söylenir." demişti.
Laik-antilaik veya Cumhuriyet ve Atatürk taraftarları ile Atatürk düşmanları ve 2. Cumhuriyetçiler diye netleşmiş iki kutuplu Türkiye’de millet, sesli söyleniyor!
Artık sadece fısıltıyla söylenmedikleri için de uçmuyor söylentiler! Elden ele, dilden dile; gazetelerden on iki saat, televizyonlardan sekiz saat önce de internetten milyonlara ulaşıyor! Yazılı olduğu için de kalıcı! Kimin yazdığı veya kimin kayda aldığını tesbît te mümkün!
Yâni Ergenekoncular’ın milyonları aşan sayısını, tesbît te mümkün!...
Kendimi yargılıyorum! Bölücünün, PKK’lının, işbirlikçinin, dinlerarası diyalogcunun, medeniyetler arası ittifakçının, vatanı "babalar gibi" satanların, hortumcunun, hazinenin verdiği trilyonu iç eden imanlıların serbestçe dolaştığı hatta ikbâlin zirvesine konduğu günümüzde, Türkçe öfkeliyim!
Beni de al/dır/ırlarsa antrenmanlı olayım diye kendimi hazırlıyorum! Sorulacağını tahmîn ettiğim sorulara cevaplarım hazır:
*Cumhuriyet’in neresindesin? Tam merkezindeyim. Çünkü cumhurum, cumhurdanım.
*Demokrasinin neresindesin? Vallahi onun da tam göbeğindeyim! "Demokrat ve demokrasi taraftarı değilim! Apo alçağının yakınlarının oyları ile aynı güce indirgenmiş oyumdan utanıyorum!" diyebilecek kadar, yazabilecek kadar hürriyetimin tadını çıkarıyorum!
*Atatürk’le aran nasıl? Tek Muhteşem Türk’üm. Şükürler olsun ki O’na bu ûnvanı ben verdim. Hep "Muhteşem Türk" diye hitap ediyorum. Ama hiç “Atatürk Milliyetçisiyim” demedim! Fransa’da Napoleon, Amerika’da Kennedy, Arabistan’da Faysal, bilmem nerede ne milliyetçiliği diye aptalca bir tarif yok! Muhteşem Türk gibi, Türk milliyetçisiyim. Türk Milleti’ni Atatürkçe seviyorum.
*Laikliğin neresindesin? Onun da tam göbeğindeyim. "Eşhedü en lailâheillallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûluhu" diye haykırarak, yazarak ikrâr ettikten sonra; "Amentü’de birliğimiz var. Lailaheillallah desek yeter. Muhammeden resulullah demesek de olur." diyen dindışı diyalogculardan da her iki cihanda davacıyım. Adına latin alfabesi diyerek küçümsemeğe çalışanları çatlatmak için; "Türkçe yazdım. Türkçe düşünüyor, Türkçe konuşuyor, Türkçe okuyup yazıyorum. Muhteşem Türk’ün, harf inkîlâbından memnunum." diye nâra atmaktan keyif alırım.
*Ya tesettür? Kıyâfet inkîlâbı ile de aram hoş! İstediğim kıyâfeti giyiniyorum. Eşimin, kızımın, gelinlerimin, bacılarımın ve annemin kıyafetleriyle de sorunum yok. Meslekleri gereği, başları açık olan da var, başörtülüler de ama asla türbanlı değiller!...
*İktidara neden muhalifsin? Bir kişi de kalsam; cumhuriyet ve demokrasinin bana tanıdığı, Muhteşem Türk Atatürk’ün bana bahşettiği huzûrumu, bin AKP'ye, bir milyon Recep Tayyip'e, bir milyon Bahçeli'ye veya Baykal'a, bölücülere toleranslı demokratlara değişmem!
*Ergenekon'un neresindesin? "Ergenekon yurdun adı/Börteçine kurdun adı/Dört yüz sene durdun hadi/Çık ey yüz bin mızrağımız." desem, yerim belli olur mu?
Öfkeden bencilleştim mi? Vallahi değil! Recep Tayyip Erdoğan’ın, megalomanlık fışkıran egoizminin milyarda birini; Devlet Bahçeli'nin, Deniz Baykal'ın bencilliklerinin milyarda birini bile, kullanabilmiş değilim!
Bunları söyledim diye saygısız mıyım? Tekrar edeyim; Atatürk’üme, Türklüğüme, Devletim'e, Şehîdime, Kahramanlarıma, Cumhuriyetim’e saygı göstermeyenlere saygılı davranıp yalakalaşamam! Evet saygısızım. Var mı ötesi?
TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: