Pazartesi, Mart 10, 2008

BİLMECE-BİLDİRMECE...

Varlığıyla müftehir olduğum; bir 'Tevâzu Devi' ve bir 'Ülkü Devi', Ağabeyim'den, "Doğunun Başbuğu" Yılma DURAK Beyfendi'den dinlemiştim. Dinlediğim günden beridir de insanlık hakkındaki kanaatim, insanlara bakış şeklim değişti...
Aktarabildiğim kadarıyla, dinlediğim bu muhteşem sözleri, ulaşabildiğim ulaştırabildiğim herkesle de paylaşmıştım. Çok ihtiyâcımızın olduğuna inandığım bu günlerde, tekrâren bir daha hatırlatmak ve nasibi olanlarla paylaşmak istiyorum:
"Allah(c.c.); hayvanlar âlemini yaratırken, hayvanlara mükemmellik bahşetmiştir. Her hayvan, mükemmel bir yaratıktır. Ama her hayvan, bir tek işi mükemmel yapmak üzere dizayn edilmiş ve mükemmel yaratılmıştır. Bu yüzden her hayvan, sadece bir tek iş yapar ve mükemmel yapar. Meselâ; arı, mükemmel bir yaratıktır ve mükemmel bal yapar. İnek; mükemmel bir yaratıktır ve mükemmel süt verir. Balık, mükemmel yüzer. Kuş, mükemmel uçar v.s... İnsan; bu işlerin, tamamını yapar ama eksik yapar. Yani eksiklik, insanın yaratılış özelliklerindendir. Buradan hareketle; bir eksiğim varsa, insanlığımdandır!..." diye seslenmişti binlerce ülkücüye Yılma DURAK...
Ben de kendilerinden izin alarak son, üç kelimelik, bağlayıcı ve muhteşem cümlesine, iki kelime eklemiştim. Ve; "Eksiğim varsa insanlığımdandır." muhteşem cümlesine iki kelime daha katarak demiştim ki, derim ki; "Eksiğim varsa insanlığımdandır ve insanlığınıza sığınırım!..."
Buradan sonra insanın, insana karşı görevi başlar zannederim. Herkesin -eğer insansa veya insanlığının farkındaysa- en yakınındaki insanın eksiğini kapatmak üzere faaliyete geçme mecbûriyeti başlar. Birbirinin eksiklerini tamamlayan iki kişi, üçüncünün; o üç kişi, dördüncünün; dört kişi beşincinin derkeeeeen eksikleri tamamlamak üzere ekipleşen insanların işbirliği ile mükemmele yaklaşmak mümkün olabilir...
İnsanlıklarının farkında olamadıkları için hayatlarında, kalıcı hiç bir şeye sahip olamamış ve "Hiçbir şey" olarak kalmış "Hiç"lerin eksiklerini tamamlamak ta, bu insanlıklarının farkında olan insanlara düşer!...
Her insanım diyen insanın, artık hiç düşünmeden ve açık yüreklilikle önce kendini terbiyeye başlaması sonra da doğru zamanda, doğru zeminde, doğru safta, doğruca durması zamanıdır... Zamandan yana fukarayız Dostlar!...
Her zararın telâfisi mümkünken, geçen zamanın telâfisi mümkün değil... Yarını, "Çok geç kalmışlık" sayarak artık herkesin faaliyete geçmesinin zamanıdır. Yoksa yıllardır şikâyet edilegelen "Hiçbirşeyler"in, asla hak etmedikleri yerleri işgâllerine son veremez ve bizlere âzâp vermelerini bitireremeyiz!...
Hatalıya ve hatalı gördüklerimize hatalarını hatırlatmıştık!...
Ama hatalılar, hatalarında ısrarla suç işlemişlerdir!... Tarih önünde, ma'şerî vicdânda suçludurlar!... Ve bu suçlulara verilecek destek, aynı suça ve bunun vebâline iştirâk değil midir?...
En birlikte olmamız, en diri olmamız gereken bu zor günlerde gereksiz zamanda, gereksiz davranışlarla, kendi başımıza dövmenin bir mantığı var mıdır? Siyâseten yapılan hataları, siyâseten düzeltmek varken; siyâsi erkin verdiği görevi, verdiğinin fazlasıyla başaran Silahlı Kuvvetlerimizle kavgaya tutuşmanın bir getirisi var mıdır?
Ve son cümle olarak yine; "Hatamız varsa insanlığımızdandır ve insanlığınıza sığınırız." öğretisini, yukardan aşağı herkesin -hiç değilse bir kere- tekrarlayarak düşünmesinin, hiç mi faydası olmaz?!...
İnsanlar insanlara, firâriler mağaralara, köstebekler yeraltına, hâinler kuvvetli zannettikleri yerlere, köpekler kurttan korkunca sahiplerine sığınmazlar mı?...
Çok mu "bilmece-bildirmece" gibi oldu?!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: