Cumartesi, Mart 08, 2008

ZALİMİN ZULMÜ...

Kavgada önemli olan ve kazanmak için şart olan, kuvvetli vurmak değil kuvvetli darbeye dayanmaktır.
Kuvvetin tarifi, elbette kişiden kişiye değişir. Kimine göre pazu kuvvetidir, kimine göre para, kimine göre de Milli Eğitim Bakanı gibi mevkî-mâkamdır kuvvet... Kuvvetlinin merhâmetli olması, gücünün yettiğini ezmemesi de inancımızın öğretisi ve gereğidir ama, Milli Eğitim Bakanı, mâkamından aldığı ve asla tükenmez zannettiği güçle, yıllardır bir bürokrata zulmediyor! İnançtan, îmandan, sosyal adaletten dem vuran hiç bir yol arkadaşı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı da bu zûlme dur demiyor nedense!...
"İnadına Tayyip!" rüzgârı ile girdiğimiz ve AKP'nin ezici bir çoğunlukla iktidarı ele geçirdiği, ilk seçimleri ve öncesini hatırlıyorum. O dönemde, 10. kere Milli Eğitim Bakanı'nca görevinden alınan Fevzi Budak, AKP'nin oluşmasında ve oy almasında epeyce emek vermişti. Tabi ben de bu davranışına epeyce gönül koymuştum! Hatta AKP'den siyâset yapmak üzere aday adayı bile olmuştu Erzurum'dan. Adaylığı olmamıştı. AKP Genel Merkezi, her yerde olduğu gibi milletin tanıdığındansa kendi tanıdıklarını listeye koymuştu. Ve Erzurum'u da -gene her yerde olduğu gibi- Erzurum'u tanımayan ve Erzurum'un tanımadığı adaylarla, 7-0 almıştı!...
AKP Hükûmetince, aday adayı olmuş ve partinin yayılmasında bayağı emeği-katkısı olan Fevzi Budak'ın terfî ederek bir yerlerde değerlendirilmesi beklenirken, görevden alınarak millet şaşırtılmıştı!...
Böylece AKP'nin, kuvvetten ne anladığı ve kuvvetlenince ne yapacağı anlaşılmış olmalıdır zannederken AKP, Erzurum'u bir daha 7-0 aldı!...
İkinci kere kurulan AKP Hükûmeti'nde ikinci kere bakan olan Hüseyin Çelik'te, yenilmez güç vehmettiği hükûmet etme gücünden hareketle salvolarına devam etti. Nedenini şahsen bilmediğim, Fevzi Budak'tan başka kimsenin de bildiğini zannetmediğim bir kin ve öfke ile bir il milli eğitim müdürü'ne karşı linç uygulamasına devam etti!...
Büyük bir ihtimalle, -ikisinin de aynı meslek erbabı olduklarından hareketle- zannederim ki, geçmişinde Fevzi Budak'ın altında bir yerlerde görev yapmış olması muhtemel Hüseyin Çelik, o zamanlar güç yetiremediği veya ölesiye kıskandığı Fevzi Budak'tan intikam alıyor!... Veya intikam aldığını zannediyordur! Bir bürokratın dokuz kere görevinden alınmasını, hukuk dokuz kere haksız buluyorsa ve dokuz kere hukuk nazarında haklı görülen bir bürokrat onuncu kere görevinden alınıyorsa, bunun adına linç denilmezse, işkence denilmezse, zulüm denilmezse, aşağılık kompleksi denilmezse ne denir?!...
Bu haksız, yanlı, partizan ve zâlimâne uygulamaya ısrarla kafa tutan ve bir bürokratın yapması gerekeni yaparak ısrarla örnek bir "Cumhuriyet vatandaşı" olduğunu ispatlayan Fevzi Budak'ı da bir öğretmen olarak bütün kalbimle tebrik ediyorum. Şahsen tanımakla ve dost hânemde olmasıyla müftehîr olduğum Fevzi Budak'a da âcizâne bir tavsiyem olacak: "Fevzi Abi, el yumruğunu yemeyen kendi yumruğunu balyoz zannedermiş! Senin eline güç geçtiğinde senin onu affederek, öğretmence cezâlandıracağını bilememe rağmen, inadına siyâseti dene ve Milli Eğitim Bakanı ol. Bu makamından güç alan karakter fukarasına da erkin nasıl kullanılacağını göster n'olursun!... Erzurum, seni siyâseten sahipsiz bırakacak kadar vefâsız değildir. MHP'yi bilemem ama, ana muhalefet partisinin de senin gibi kalifiye bir elemanı siyâsette değerlendirmekten kaçınmayacağını zannederim... Senin yerine bu zalimden nasıl intikam alınır diye düşünüyorum. Sürç-i lisanım varsa bağışla lütfen Fevzi Abi..."
Kendini kuvvetli sanan, kuvvetli vurduğunu zanneden Hüseyin Çelik'in, Fevzi Budak'tan yiyeceği tek yumrukta nakavt olacağını bilmek için de artık kâhinliğe gerek yok değil mi? O kadar acemi ve torpilli bir boksörki çünkü!...
Zâlimin zulmü varsa, mazlûmun Allah'ı var...
"Mağrûr olma Padişahım, senden büyük Allah var."
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: