Çarşamba, Mart 05, 2008

"MERMİ, SESTEN ÖNCE GELİR !..."

Siyâsilerin saf değiştirmişçesine, Ordumuza karşı takındıkları tavırla, aklım karıştı!... Yıllardır sesli-sessiz Ordumuz'la çekişenler, Ordumuz'u savunurken, yıllardır Ordumuz'a alkış vuranlar, tenkîde başladılar!...
Ben de; Ordu, îman, vatan sevgisi, "ülke hepimizin" diye peşkeş çekilen vatan, sıcak temas, ölüm, ölümle diriliş, teslîmiyet, kahramanlık kavramları arasında kaybolacak şekilde bir tefekküre daldım!...
"Sıcak Temas"la başlasam... "Sıcak Temas"tan bir sivil olarak anladığımla başlasam. İki kişinin, birbirlerini dokunarak hissetmesi ve algılaması diye anlıyorum bu deyimi. Yâni, şimdi Ordumuz'u tenkîde soyunan Devlet Bahçeli'nin Gâzi Meclisimiz'de PuKaKa'nın siyâsî temsilcileriyle tokalaşması gibi bir şey!... Ve bu temâsın memnûniyet verdiğini veya yeterince rahatsız etmediğini Devlet Bahçeli'nin, her tokalaşmadan sonra ellerini yıkayıp üç kolonyalı mendille dezenfekte etmeyişinden hatırlayarak ve unutmamacasına!...
"Sıcak Temas"ı, bir de Askerlerimiz'in anlattıkları gibi anlamaya çalıştım. Burada; hasımla, düşmanla can almacasına, can vermecesine bir temâs söz konusu. Yâni, eksi otuz derecelik bir dondurucu soğukta sağlanan, yakıcı sıcaklıkta bir temâs bu! Ya can alır, ya can verir!...
Ordumuz'u erken dönmekle tenkîd eden Bahçeli, yaptığı konuşmasında Başbakan'a hitâben; "Bu ülke hepimizindir." dediler!
Yok öyle bir şey! İtiraz ederim. Millet, cami avlularında bu tarife itiraz ediyor!
Bu ülke; toprak vatanlaşsın diye uğrunda ölenlerindir. Toprak vatanlaşsın diye uğrunda ölenlerin ailelerinin, Türk Milleti'nindir. Bu ülke; Türk'ün ve "Ne mutlu Türk'üm diyene." diyenlerindir. Alt-üst kimlik vehimleriyle kimliksizliklerini açıklamaktan çekinmeyenlere, bir şey düşmez bu ülkeden! Türk Milleti; vatan olsun diye bu topraklara düşen Mehmetçikler'in kanlarıyla-canlarıyla bedelini verdikleri bu ülkeyi, kimliksizlerle paylaşmaz! "Otur oturduğun yerde, sen kimsin?" şeklindeki kendi hitâpları, yeter de artar onlara!...
Hep Ordu, hep Asker, hep Mehmetçik bizi koruyacak değil ya! Şimdi de Millet, onları koruyacak ve koruyor!... Nöbet nöbet bu iş te askerlik gibi...
Milletin ne kadar onlara, onların cesâretlerine, onların canları pahasına verdikleri mücâdeleye, onların başarılarına ihtiyâcı varsa, Onlar'ın da Milletin sevgisine, milletin duâsına ihtiyâçları var. Bu sevgi ve duâyı hissetmeğe ihtiyâçları var...
Siyâsîlerin Ordu'yu tenkîdlerine öfkemi; 2004 yılı Şubat ayında ilk baskısı yapılan "5.Tim" adlı kitabı tekrar okuyarak kontrole çalıştım. Abdullah AĞAR'ın, dört yıl önceden "Güneş Doğsun İsteriz!" diye adını koyduğu harekâtı, kimsenin tenkîde hakkı olmamalı.
Okumayan siyâsîlere, harâretle okumalarını tavsiye ederim. Okuyan her siyâsînin; sadece konuşmuş olmak için konuştuğunu anlayarak tenkîdinden pişman olacağına eminim. Tabi insanlığını siyâset çukuruna düşürmemişse!...
Sıcak Temas'ta, itlâf ettikleri bir terörist cesedini; "Dahası bana acınası, ne uğurda öldüğü belli olmayan bir zavallı...." diye tanımlayan insan yüreğini tanıyan kim, tenkîd edebilir?!...
"Buradaki yaşam, 'herşeyin bittiği yerde yeniden başlamayı sağlayacak bir gücün varlığını' bize hissettirmişti. Ve o gücün bizi her an koruduğunu ve kontrol ettiğini." satırlarındaki muhteşem, îmanlı teslîmiyeti okuyan hangi îmanlı yürek, bu Mehmetçiği tenkîd zalimliğini yapabilir?!...
Sıcak Temas, 'ülke hepimizin' sayıklaması, vatan sevgisi, sevgisi uğruna ölebilecek kadar samîmiler,vs. derken nerelere geldik!...
Son cümleyi de Abdullah AĞAR söylesin sıcak temâs hakkında;"Kimileri için, ilk merminin sesini duymak bile çok büyük bir sevinçtir. Çünkü o ses, yenmemiş bir merminin işaretidir. İlk mermi daima sesten önce gelir."
Arslanlarım, Mehmedim, Mehmetçiğim, Ordum;
Türk Milleti sizlerle iftihâr ediyor biliyorsunuz değil mi?
Siyâsîlerin ki, lâf ü güzâf...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: