Çarşamba, Mart 19, 2008

SESSİZCE ALKIŞLIYORUM !...

"Hizmet için seçilenler; kavga çıkması, gerginlik olması için olaylara âdetâ çanak tutuyorlar! Çok net iddia ediyorum; partinin kapatılmasını, en çok siyâsîler istiyor! Yoksa bu kadar ahmakça politika güdülemezdi!" Cemil ÇİÇEK
Son on yılımızı hatta onlarca yılımızı, hele hele son bir haftamızı, bu kadar güzel târif edebilen başka bir siyâset adamı tanıyan varsa Allah aşkına söylesin!... Hükûmet Sözcüsü, Başbakan Yardımcısı, Cemil ÇİÇEK'in bu sözlerine itiraz edecek kimse çıkabilir mi?
AKP'nin ve Recep Tayyip Erdoğan'ın yerinde olsam, her konuda sadece Cemil Çiçek'in konuşmasına izin verir ama sadece iktibaslarla yani alıntılarla konuşmasını söylerdim! Çünkü iktibaslarla konuşulduğunda en fazla 4 ay falan ceza alınıyor! Sonra da "Babalar gibi" mazlûm rolüne yatılabiliniyor!
Her ne kadar BOP Eş Başkanı olsalar da, her ne kadar "Babalar gibi" satıcı olsalar da, her ne kadar milletten aldıkları oy oranında millete küfrediyor olsalar da, bu adamlar bizim! Kendileri, Atamız'ın mânevî huzurundaki saygı duruşunu; "Sap gibi dikilmek" diye yorumlayınca, demokrasiyi amaç değil araç olarak gördüklerini söyleyince, partileri kapatılıyor! Ama Cemil ÇİÇEK'in ağzından, Neyzen Tevfik'ten iktibasla; "Bana yar olmayan dört mevsimin bahârını..." diyebilirler pek âlâ ve Ziya Gökalp şiiriyle yaşadıkları mazlûmiyeti bir daha yaşayabilirler belki!...
Tarihin çok garip tecellîleri oluyor bâzen. Bâzen amaçlara ulaşmak için kullanılan araçlar, başa belâ olabiliyor! Bâzen çekiç olup parmağı acıtabiliyor, bazen de "loğ taşı" olup insanın kafasına düşebiliyor bu demokratik araçlar!
Şimdi Recep Tayyip Erdoğan'ın tarif ve söylemiyle; demokrasi adındaki, hukuk adındaki "Millî Görüş'ün egemenliği aracı", loğ taşı olup bacadan AKP'nin başına düştü! Hadise bu!
Öyle kapatılacak parti falan yok!
Sadece demokrasiyi, laikliği, Atatürkçülüğü, Cumhuriyeti amacına ulaşmak için araç olarak kullanan Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının, siyâsetten tasfiyeleri söz konusu. Ben söylemiyorum, millet söyleniyor Vallahi...
Çanakkale'de, 253.000 kişi şehîd olarak vatanlaştırdığımız, muhafaza ettiğimiz topraklarımızı "Babalar gibi" satan ve satacağını söyleyenlerin tasfiyeleri söz konusu.
Doğrusu Allah emri olan tesettürün adını "türban" ederek üniformalaştıran, milleti çift kutuplu bir hale -Allah(c.c.) adıyla kandırarak- getirmeğe çalışan, bu arada Haçlı istiyor diye, AB istiyor diye "zina"yı suç olmaktan çıkarabilenlerin siyâsetten tasfiyeleri söz konusu.
Kadına seçme-seçilme hakkını Avrupa'dan bile önce vererek, kadını gerçek hayata sokan, bu hakla bütün İslâm ülkelerinde kadının okutulmasına, iş sahibi olmasına izin verilmesini sağlayan Muhteşem Türk Atatürk'e din adıyla saldıran takıyyecilerin siyâsetten tasfiyesi bu işlem.
Önce, yani olayı ilk duyduğumda estirilen rüzgârın etkisine kapılarak ben de partilerin kapatılmasına karşıyım demiştim! Ki hep karşıydım, hep karşı olacağım. Ama ne AKP, ne de DTP, parti felan değiller! Her ikisi de bölücülüğü şiar edinmiş birliktelikler. "Ergenekon Davası"nın, "Devlet Yanlısı Çete"lerin intikamına muhatabız diyebilecek kadar karşıt çeteler! Adından görevi belli olan "Cumhuriyet Savcısı"nı, çetecilikle suçlayabilecek kadar paniklemiş çeteler!...
Bu çeteler de mutlaka ama mutlaka tasfiye edilmeli...
Başka türlüsü olsa devlet olarak kalınmaz...
Başka türlüsü olsa, devlet olarak kalmak için, toprakların vatan kalabilmesi için şehîd olacak Kınalı Kuzuları bulmak mümkün olmaz...
Kapatılan, kapatılması istenen parti falan yok! Birisi etnik bölücülükle, diğeri dinî söylemlerle ve Haçlı'nın desteklemesiyle ayakta duran, millî bütünlüğümüzü hedef almış oluşumların siyâseten, siyâsetten tasfiyeleri yapılmak istenen...
Demokrasiyi tanıyan ve hazmeden herkesin de bu Cumhuriyet yaptırımını, sessizce alkışlayarak izlemesi gerek...
Sessizce, çünkü; "Yargıya intikâl etmiş konularda konuşulmaz." diye, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan söylemişlerdi!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: