Perşembe, Mart 13, 2008

MİLLİYETSİZ MİLLİYETÇİLER...

Bana birileri cevap verinceye kadar, ya da kendi kendimi bitirinceye kadar bağırıp-çağıracağım!
CHP; Muhteşem Türk Atatürk'ün kurduğu bir parti olmasına, 6 ilkesinden birinin 'Milliyetçilik' olmasına rağmen onlarca yıldır "Milliyetçiyim." demedi!...
DYP; Menderes'ten beridir sağ ve sağcılık adına her tür söylemi kullandı ama "Milliyetçiyim." demedi!...
Diğer sağcı partilerin tamamına yakını,"Muhafazakarız, Sağcıyız, Ümmetçiyiz, laikiz, Atatürkçüyüz", gibi akla gelebilecek her şeyi söylediler ama "Milliyetçiyiz." diyemediler!...
Sadece MHP, siyaset sahnesine Türk Milliyetçisi olarak çıktı. "Milliyetçi-Toplumcu" diye bir tarif yaptı. Ona da, sağcı ve solcu partilerin tamamı tarafından "Nasyonal Sosyalist" veya "Faşist" diye hücûmlar yapıldı!...
Bu konuyu, Türk Milliyetçileri olarak bizler de teferruat sayarak veya önemsemeyerek göz ardı ettik. Bu memlekette Türk Milliyetçiliği'nin tehlike görülmesini, tüzüklerinde olmasına rağmen "Milliyetçiyiz." diyemeyenler, el birliği ile sağladılar!
Atatürk'ün 20. yy. şartlarında ortaya koyduğu devlet olmanın olmazsa olmazı kurallarına, sahiplik edemedik! Onlarca yıl Atatürk'ün partisi CHP'de ki Atatürkçü olmayanların sağladığı hakimiyet yüzünden, "Milliyetçilik" ilkesi unutturularak CHP, 5 oklu bir parti edildi.
Sağcı ve muhafazakâr kimliği ile arz-ı endâm eden DP, -daha önceden- AP, saflarında başka bölücü ırkçılara yer vererek Atatürk düşmanlığının beslenmesine yardımcı oldu! Altemur Kılıç'la geçmişte birlikte cezaevinde yatarken Atatürk düşmanlığını ve intikam duygularını çekinmeden söyleyebilmiş Melik Fırat'ı, Millet vekili ünvanıyla Meclis'e taşıdı!...
Daha sonra tek siyasi malzemesi Atatürkçülük ve halkçılık(!) olan solcu bir partimiz, PKK'nın siyasi temsilcilerini Meclis'e taşıdı. Bu bölücülük temsilcileri, Meclis'teki yemin töreninde yaptıklarıyla Meclis tarihine ve tarihimize kara bir leke olarak düştüler...
Günümüzde de, tarihimizin bu kara lekeleri, İnsan Hakları maskesiyle bir insanlık yüz karası ucubenin haklarını savunmak adına Kürtçülük- bölücülük yapıyorlar. Yaptıklarını, insan hakları ve AB dayatmaları arkasına saklanarak yaptıkları için bizim 'milliyetsiz milliyetçilerimiz' de aval-aval yapılanları seyrediyorlar!...
Onlar; ihanetleri tescillenerek idam edilen Şeyh saitlerine, Şeyh Rızalarına sahip çıkarken, İmralı hükümlüsüne 'Sayın' deyip dolaşırlarken; bizimkiler, Devletimizin kurucusu, Muhteşem Türk Atatürkümüz ve silah arkadaşlarını sahipsiz bırakıyorlar!
Bize ısrarla fanatik parti taraftarlığı yaptırıyorlar ve bizler de bu oyuna gönüllü olarak alet oluyor ve her defasında bu basit tuzağa düşüyoruz! Bu apaçık oyunlara -maalesef- defalarca düştük, düşüyoruz ve korkarım daha düşeceğiz de!
Hiç bir partinin, kimsenin, kendi hatasını görmeye ve kabullenmeye niyeti yok! Her kes kendi yanlışlarına ideolojik bir ad koyarak, ısrarla savunmakla meşgul! Çok gariptir bizler de millet olarak ne bu yanlışları, ne de bu yanlışlarını savunanları görmedik, görmüyoruz ve korkarım görmeyeceğiz de!
Bu kadar gafletin, bu kadar dalâletin içinden de elbette ihânetler başarı olarak görünerek çıkacak!... CHP'de, MHP'de ve DYP'deki birbirinin aynısı rahatsızlıkların tek sebebi de işte bu aymazlık!
30.000 insanımızın katili bir şerefsizin, 'insan Hakları' savunulurken ve bu savunma arkasında açıkça bölücülük yapılıp vatanımızın bölünmez bütünlüğü hedef alınırken, siyasilerimiz seyrediyor bizim de yüreğimiz inciniyor!
Sağcısı da, solcusu da, milliyetçisi de, ümmetçisi de ister parti ister dernekler adıyla bu insanlığın yüz karasının savunulmasına sessiz kalınca milliyetçiliğimiz tahrik oluyor! Ermeniciliğin, Rumculuğun, Kürtçülüğün daha bilmem neciliğin İnsan Hakları maskesiyle siyasi malzeme yapıldığı vatanımızda Türk Milliyetçiliğinin tehlike görülmesindeki mantığı anlayamıyoruz! Atatürk'ün kurarak Türk adını koyduğu Devletimiz yetkililerinin, son zamanlarda ayyuka çıkan Milliyetçilik ve Devlet düşmanlığına seyirci kalışlarını, hazmedemiyoruz!...
Siyasi "Sindiremiyorum." cuları da biz sindiremiyoruz!
Artık CHP, altı okundan biri olan 'Milliyetçilik' ilkesini, öne çıkarmalı. Artık sağcıyım diyen partiler, halk arasındaki fısıltıyla söyledikleri 'Milliyetçiyim.' söylemlerini, propoganda malzemeliğinden çıkararak ilke olarak açıklamalı.
Artık MHP, Türk Milliyetçiliği'nin aksiyoner hale gelmesindeki ilk hatta tek görevini süratle hatırlamalı ve bunu belli etmeli. Artık milliyetsiz milliyetçiler(!), millete deşifre edilmeli...
"Milli" kavramını da arapça anlamıyla ve işlerine geldiği gibi söyleyerek siyâsi malzeme olarak kullanmaya başlayan "Milliyetsiz milliyetçilere", siyâseten dur denilmeli. Bu milletin yani bizlerin işimiz olmalı. Siyâseten BOP Eş Başkanı ve yerli işbirlikçilerle mücadele etmesi gereken muhalefet partilerinin, devletimizin olmazsa olmaz kurumlarının başında gelen Ordumuz'la -Genel Kurmay Başkanı'nın şahsında- oluşturulan suni ve zararlı polemiğe son vermeleri lâzım...
Sağın ihânete varan davranışları yüzünden, bütün milliyetçilerin de sol ile olan mücadelelerini askıya almaları lâzım...
Önümüzdeki yerel seçimlere, gerçek milliyetçilerin AKP'ye haddini bildirmek üzere mevzilenerek hazırlanmaları lâzım...
Aslında en lazım olan, tek vücut-tek yürek olmak ama bırakmazlar ki!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: