Cumartesi, Kasım 08, 2008

AKILLA VİCDAN MUHASEBESİ...

Dünümüzle bu günümüzü, elbette kıyaslamak gerek.Dünümüz nasıl bizimse;nasıl bu günümüzü dünümüzün tecrübesi ile yaşıyorsak, yarınımızı da bu günümüzün üzerine kurmak durumundayız!...
Değerlerimize; yetişmiş kardeşlerimize, yıllar yılı yoldaşlık ettiğimiz, ülküdaşlık ettiğimiz gönül dostlarımıza, her zaman kıymet vermeye devam etmezsek, görevde oldukları zamandan daha fazla ihtirama ihtiyaçları olan Ülküdaşlarımıza gereken sevgiyi gösteremezsek, korkarım yarın hepimiz yalnızlığa mahkûm oluruz!...
Hiç bir ortamda, hiç bir kulvarda fikrî kimliğimi saklamaya tevessül etmemiş birisi olarak; yaşadığımız bu günlerde bile Türkiye'nin neresinde olursa olsun, kendi evimiz gibi girebileceğimiz adresler oluşmuşsa; bunu, aklımız kesti keseli sergilediğimiz, değişmez duruşumuza borçluyuz. Ezildiğimiz, üzüldüğümüz, sıkıntılar çektiğimiz dönemler elbette oldu! Bu çektiklerimizin karşılığı olarak Yüce Rabb'im bize, sarsılmaz temellere oturmuş bir "Muhabbet Dünyası" bahşetti. Bunu reddetmenin adı, en hafifi ile inkarcılıktır!...
Bizler; değişemeyiz! Bizler; dönemeyiz! Bizler; ancak ve ancak çağa uyum sağlamak adına, daha doğrusu çağı yorumlamak adına, tekâmül edebiliriz. Tekâmül etmeliyiz... Tekâmül ettikçe ve düz orantılı büyüdükçe, tevâzumuzu da netleştirmeliyiz... Kimse elbette bulunmaz değildir. Elbette her işi yapanın daha iyisi, her zaman bulunur. Ama Ülkücü'nün alternatifi yoktur, olmamlıdır. Ülkücü; Müslüman Türk Milleti'nin, 21. yüzyıl temsilcisidir...
Teknoloji ile barışıktır. Kopyalayan değil icat edendir... Yabancı veya gayr-ı millî düşünürlerin fikirlerini ezberleyerek taşıyan değil, 21.yüzyılın Türk'ü olarak düşünendir. Sadece düşünmekle kalmayıp, düşündüğünü de uygulayandır! Allah'tan korkan yüreğinde, başka bir korkuya yer vermeyendir.
Günümüz, dünümüzün aynısı olmamalıdır! Günümüz, dünümüzün aynısı ise, zarardayız. Bu gün dünümüzü, yarın bu günümüzü geçmekle mükellefiz! Dünümüzdeki canlarımızı, nasıl hürmet ve rahmetlerle anıyorsak; hedefimiz, yarın aynı şekilde muhabbetle hatırlanmak olmalıdır. Bu işler, kolay değil, ama zor da değil!...
Hatırlanmanın bir tek yolu vardır: sadakat... Nankör, unutmayanı unutanın adıdır! Dönek, dününden utananın adıdır!... Döneklik; törede, ahlâkta hor görülen bir davranıştır. Dönenin, terk edenin başarılı olması, başarısının sürekliliği mümkün değildir, olmamıştır...
Her kulvara, her ortama, her platforma hatırlatırım ki; tek eden terk edilir, unutan unutulur!Mahkeme kadıya mülk değildir, unutulmamalı. Görevde olan her kes bilmelidir ki, bu bir nöbettir. Bu nöbette, millet yararına hizmetler yapılmaktadır ve bu hizmetler iman ile, ahlâk ile yapıldığında ibâdettir. Hem de makbûl ibadettir. Münferîden yapılan ibadetin faydası, ibâdet sahibinedir. Oysa millet yararına yapılan hizmetler, topluma şâmil olduğu için daha makbuldür. Bu hizmetlerin tek mükafatı da, Allah(c.c.)'ın rızasıdır...
Allah rızası için hizmet etmiş ülküdaşlarımızı; dışlamak, unutmak gibi bir lüksümüz, asla olmamalıydı, -maalesef- oldu!...
Türk'ün Ülkücüsü, zor ve nâdir yetişir. Yetişmiş ülkücülere sahip çıkmak ta yine ülkücünün görevidir... Ülkücü hareketin her döneminde görev yapmış ülküdaşlarıma, bütün yüreğimle sadığım. Bu ben fakîrin hayat tarzımdır... Terk edenler, bu tavrımdan muaftır. Giden gitsin, kalan bizimdir der geçerim... Gidip gelenlere de elbette eyvallah ama onlar, gidip gelenlerdir... Sabit duran Ülkü Devleri ile onlar arasında elbette fark olacaktır. Ama bu fark, gönüllerimizde saklıdır...
Şahıslar, eski ünvanı alabilirler ama Teşkilat asla eskimeyendir. Her görev yapan, günü geldiğinde görev anlamında eski ünvanı alacaktır ama "Ülkücü" asla eskimeyendir, eskitmeyendir. Asla eskimeyenlere, eskitmeyenlere, eskimekten korkanlara, selamlar olsun!... Bu gönül bağını bizlere miras bırakan Başbuğum'a da rahmetler, rahmetler, rahmetler olsun...
"YARINLAR BİZİMDİR, ELBET BİZİMDİR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: