Salı, Kasım 04, 2008

YİNE DAĞ BAŞINI DUMAN ALDI...

Büyük Türk Milleti;
Sevgili Alperenler;
Sevgili Kardeşlerim;
Acizane yazılarıma gösterdiğiniz İlgi ve iltifatlarınıza teşekkür ederek başlayıp hemen peşine de; keşke bu can yakıcı, onur kırıcı halleri yaşamasak ve bendeniz de bu satırları karalamasam diyesim var, itiraz edesim var!...
Talihsizliği kader olarak dayadıkları bu asîl milleti, tarihsizliğe mahkûm etmek isteyenlerle mücâdelemiz! Bu yüzden bu mücâdele çok zor, bu yüzden bu mücâdele mukaddes... Hasım belli olsa, düşman belli olsa iş kolay elbette. Bilinir ki düşmandır, hasımdır ve karşı cephededir. Bilinir ki kendine yakışır şekilde hasımlık, düşmanlık edecektir ve biz de kendimize yakışan edâmızla mukabelede bulunuruz...
Ama maalesef, belki de tarihte ilk defa dostla düşman karmakarışık! Müttefik düşmanlarımız, düşman müttefiklerimiz, dost düşmanlarımız var! Kime, ne zaman, nerede, nasıl davranacağımızı bilemez haldeyiz!
Gelenin de, gidenin de ensesine bir şaplak patlattığı şamar oğlanı tarifindeyiz! Bu hâle; demokratlaşma, AB'ye girme hayalleri ile düştük, düşürüldük!...
İç politikada korkaklığın adı, sağ duyu; dış politikada korkaklığın adı, diplomasi koyuldu!Konuşulması gereken zamanlarda ısrarla susanlar, konuşulmaması gereken zamanlarda susmamacasına konuştular ve bu davranışın adına "bilgelik" dediler! Yapılmaması gereken hareketleri; âlenî düşmanla tokalaşmaları, demokratlık olarak tarif ettirdiler, renk tamamladılar, milliliği renksizleştirdiler; siyâseten önlerini açtıkları AKP tarafından düşmana "Düşman değil suçlu" tarifinin yapılmasına zemin hazırladılar!
"Diyarbakır'da yargılar, Habur'da asarım." diye çareyi net söyleyen; "Varlığım Türk varlığına armağan olsun." diye kükreyen; "Ben Türk'üm, Türk Bayraksız olmaaaaz!" diye hançeresini yırtan Anadolu Türkmen Yiğidine; edepsizce, hayasızca, namertçe; "Bölen, terk eden." diye iftiralar ettiler!...
Demokrasi adıyla, AB'ye uyum dayatmaları adıyla, yasalarımızla oynadılar! Yasalarımızı kevgire çevirdiler! ABD Büyük Elçisinin göreve başlamadan yaptığı ziyâretinde; "Sayın Genel Başkan, sizinle çok üzün süreli birlikteliğimiz olacak." tavsiye tâlimatıyla, AKP'nin bütün sıkıştığı anlarda önünü açtılar, bunu bölünme sebebi saymadılar!
AKP'li olup geçmişe küfretmeyi, mümtazlaşmayı, türk/d/öneleşmeyi bölme saymadılar! Geçmişin işkencecilerini meclise taşımayı bölünme saymadılar, "İdeolojik ağırlıkları atarak" siyâseti bölme saydırmadılar; korkaklığın değilse iş birlikçiliğin adını demokratlık ve merkezcilik koydular, bölünme sebebi saymadılar!...
"Bu memleket tarihte Türk'tü. Bu gün de Türk'tür ve ebediyyen Türk olarak yaşayacaktır." inancıyla kükremeyi, bölmek diye isimlendirdiler!... Bizler de; bu kadar milliliğe ters, bu kadar bağımsızlığı tahrip edici, bu kadar teslimiyetçi davranışlara katkı vererek, demokratlık maskesiyle korkaklığımızı saklamaya çalıştık!...
Şimdi şikâyetleniyoruz!
Ya hep beraber Büyük Birliğin inşa edilmesi, Büyük Birliğin sağlanması için; tek vücut, tek yürek, tek bilek olarak birlik adresinde toplanacak, adreste sabit duracağız; ya da bileceğiz ki dost-düşman hiç kimse tarafından kaale alınmayacağız!...
Dünyanın en güçlü, en doğru insanının dahi yanlış safta durursa yanlış tarifi alacağının farkında olarak; sür'atle doğru adreste toplanmaya mecburuz. Aksi halde gelenin-gidenin ensemize şaplak vurduğu, "şamar oğlanı" tarifinden kurtulmamız mümkün değil! Belki şamar oğlanlığı da alışkanlık haline gelebilir ama biz tavrımızı değiştirmezsek; bir olmazsak, birlik olmazsak, Büyük Birliği kuramazsak milletin talihi ve tarihiyle oynarız ki büyük vebâldir, bu vebâlden kaçma- kurtulma şansımız da yoktur!...
Çocuklarımıza, torunlarımıza; bize emânet edilen bağımsız bir ülkeyi teslim edemezsek, tarih bizi çok acımasızca yargılayacaktır!... Hep beraber, tarihten önce kendimizi yargılamaya başlar; aklımızı başımıza toplayarak Büyük Birliğimizi sağlarsak, Mehmet Akif'in; "Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'kın/ Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın." müjdesini hak ederiz...
İçerde demokratlık, dışarda diplomasi adındaki korkak uygulamalara siyâseten kafa tutabilmemiz, milletin mâkus talihine müdahele edebilmemiz için tek çaredir birlik, tek çaredir Büyük Birlik...
Şikâyetlenmeden, kimseyi kimseye şikâyet etmeden, önce kendimizi yargılamaya-sorgulamaya başlayarak; kaldığımız yerden sefere devam edebilmek hayal ve ümidiyle Büyük Birlik'in Büyük Kurultay'ını şimdiden tebrik ediyor Milletimize hayırlara vesîle olmasını niyâz ediyorum...
"Kalk Yiğidim!
Yine dağ başını duman aldı.
Parçalandı bir kıt'anın toprakları
Aslan payını aslan olmayan aldı....
Kalk Yiğidim!
Kalk Yiğidim!
Yine dağ başını duman aldı..."
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: