Salı, Kasım 04, 2008

CEVABIM. "HER KESE GİDER."

Büyük Milletim;
Alperenler, Dostlar;
Bendeniz fakîre ihtiram gösteren ve yazılarımı okuyup yorum göndermek zahmetinde bulunan her kese çoktan da öte ehemmiyet veririm. Bu yorum sahipleri içerisinde, çok istifâde ettiğim kanaat önderleri de vardır. Şimdi bahse konu iletinin sahibi Nurcan Hayriye Yazıcı Kardeşim de bu kanaat önderlerinden biri... İletisini, çok edebî bir üslûpla tevdî ettikleri sorularını, O'na ve şahsında bana bu soruyu yöneleten bütün Dostlara, cevabımı arz ediyorum. İleti aynen şu; "Mustafa Bey, nasılsınız, Coşarak, taşarak yazılarınızı yazıyor, bizlerede aynı duyguları yaşatıyorsunuz. ELLERİNİZE SAĞLIK. Her zamanki saygım ve dost yüzümle soruyorum... "Ya hep beraber Büyük Birliğin inşa edilmesi, Büyük Birliğin sağlanması için; tek vücut, tek yürek, tek bilek olarak birlik adresinde toplanacak, adreste sabit duracağız; .."DİYORSUNUZ, BUNU "Büyük Birliği kuramazsak milletin talihi ve tarihiyle oynarız ki büyük vebâldir, bu vebâlden kaçma- kurtulma şansımız da yoktur!..."OLARAKMI, YOKSA "milletin mâkus talihine müdahale edebilmemiz için tek çaredir BBP" olarak mı anlamalıyız. Kendinize iyi bakın. Sağlıcakla kalın."
Sayın Nurcan Hayriye YAZICI Hanfendi;
Çok sevgili Gönül Dostlarım;
Terecilere tere satmak gibi bir ukalâlığım aslâ olmadı olmazda hâşâ...
Çaresizliklerin çare diye dayatıldığı ve adının da demokrasi koyulduğu bu despot zihniyete, bu faşîzan yönetime; bir türlü cevap vermek, bir türlü karşı koymak zorunda hissediyorum kendimi sadece...
Orta yaş veya orta yaş üstü bir kuşak mensubu olarak, Türkiye'nin şu anki halinden kendimi de sorumlu tutanlardanım! Çok fazla olmasada bazı "keşke"lerim var ki, bu keşkelerim canımı çok acıtıyor!...
Bu memlekette hala ülkücüyüm diyenler, devrimciyim diyenler, milli görüşçüyüm-akıncıyım diyenler, sosyal demokratım-demokratik solcuyum diyenler, cemaat mensubuyum diyenler, laikim-Kemalistim diyenler, İkinci cumhuriyetçiyim diyenler, liberalistim diyenler; kapitalistim, komünistim, ırkçıyım, halkçıyım, demokratım diyenler varsa; bunlar içerisinde en sinsileri ve başarılıları "Kinci İkinci Cumhuriyetçiler"se; ve bu kendilerini türlü-türlü tarif eden insanlarımızın, gençliğimizin bir araya gelmeleri, bir arada durmaları mümkün görünmüyorsa; bu manzarada 35 yıllık öfkemizden, geçmeyen can acılarımızdan, çıkamadığımız yaslarımızdan, ve asla denemediğimiz affetmememizden dolayı, sorumluyum!...
Can yanmazsa gözden yaş gelmezmiş. En az bir devrimci kadar, en az bir Kemalist kadar, en az bir Atatürkçü kadar, en az bir milli görüşçü kadar ülkemi ve milletimi seven biriyim. Korkarım ki; kırk gruba ayrılmış ve ayrılma nedenlerimizi de vatan-millet sevgisi olarak tariflemiş bizlerin, bu perâkendeliğimiz yüzünden AKP denen belâ, giderek yerini sağlamlaştırıyor, giderek kalıcılaşıyor!...
Ne geçim sıkıntısı, ne günlük zamlar artık zerre kadar ilgimi çekmiyor! Zamlar yapılmasaydı, geçim sıkıntıları olmasaydı, bu memlekette terör adıyla maskelenen bölücülük olmayacak mıydı?
Memleketin Başbakanı, bir şehrine gidemez halde! Güvenlik güçlerimizin AB zorlama ve dayatmalarıyla elleri-kolları bağlı! Anlı şanlı Paşalarımız cezaevlerinde hayati tehlikeler atlatıyorlar ses yok ama 40.000 insanımızın katiline işkence yapılıyor bahanesiyle, ülke parsellendi!
Yaklaşık 15 yıl önce; "Birinci Deprem Çadırı" adını koymuş olduğum ANAP iktidarı döneminde, bir hava yolculuğumuzda devrin ve günümüzün sermaye patronlarından birinin üst düzey bir yetkilisi ile yolculuk yapıyorduk. Bu üst düzey patron temsilcisi Türk asıllı olmayan vatandaşlarımızdan... Sohbet heyecanlandı, hamaset boyu aştı. Bizim hamasetimiz karşısında bocalayan, patron temsilcisi üst düzey yönetici; "Amaaaaan! Vatan sizin, toprak bizim! Gidin çarpışın." demişti. Elektrik çarpmıştı beni! İlk "Keşke!"mi yaşamıştım...
Şimdi "İkinci Deprem Çadırı" döneminde; BOP Eş Başkanlığını övünerek telaffuz edebilen bir zihniyetin Başbakanlığında bir hükümetle yönetil/m/iyoruz!...
İki kere ezici çoğunlukla seçim kazanan bu Deprem Çadırı'nın programlarına bakarsak, yerel yönetimlere vermeyi hayal ettikleri yetkiler adıyla ülkeyi federasyonlara bölmeğe hazırlandıklarını hemen görürüz. Ama; muhalefet yokluğundan, ehven-i şerr düşüncesiyle vatandaşımızın Deprem Çadırı'na sığınmasına mani olamıyoruz!...
"Debisi Düşük İki DB" yüzünden; Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli'nin yanlış veya bilerek yaptıkları zorla ötekileştirmeler yüzünden milleti çaresizlikten AKP'li ederiz! Ve bu iki debisi düşük DB'ye rağmen hala, tarifsiz ve mantıksız bağnazlığımızla inadına, Devlet Bahçeli yanında durmayı ülkücülük; Deniz Baykal'a destek vermeyi sosyalistlik diye tanımlarız!
Bağımsızlık düşüncesi olmayan; memleketinde asla gidemeyecekleri yerler olan ve oralara gitmektense aday göstermemeyi demokratlık olarak savunan zihniyetlerle siyasete devam ederek AKP'ye dur demek mümkün değil!...
Bana kıymeli okurlarımın, aynen siz kıymetli dostumun da sorduğunuz gibi; "Hocam, ne yapacağız?" sorusu çok sıklıkla sorulmaya başlandı...
Bendeniz de acizane, şahsen tanımakla müftehir olduğum, birlikte büyümem hasebiyle karakterine kefâlet vereceğim Muhsin Yazıcıoğlu Bey'le siyasete devam etmenin bir çare olduğunu açıkladım.
Yalan konuşmaz. Asla hangi şartlarda olursa olsun bir dostunu yalnız bırakmaz. Müktesebatını, millet diliyle konuşarak asla gösteriş malzemesi yapmaz. Köylüyü bilir, köylü; şehirliyi tanır, şehirli; açlığı bilir çünkü yaşamış; tokluğu bilir ve sofrasında asla tek yemez; ata biner düşmez; üç yılda beşe yakın hayati derecede tarfik kazası yaşar, korkmaz; hepsinden önemlisi, çok Türkçe bir duruşla ve çok Türkçe bir ifadeyle; "Diyarbakır'da yargılar, Habur'da asarım." diye terörist alçaklara karşı tavrını açıklar.
Öyle inanarak; "Varlığım Türk varlığına armağan olsun." derki, her dinlediğimde cana gelir ve her yorulduğumda dinleyerek dinçleşirim.
Son söz olarak, sizin ;"milletin mâkus talihine müdahale edebilmemiz için tek çaredir BBP" yorumunuzu aynen almakla yetineceğim...
Önümüzdeki günlerde Büyük Birlik Partisi'nin, Büyük Kurultayı var. İnşallah katılabilirsem orada olacağım bütün varlığımla. Katılamazsam, bana; "Hocam, ne yapacağız?" sorusunu soran bütün gönüldaşlarımı kurultaya davet edeceğim vesselam...
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: