Pazartesi, Kasım 10, 2008

SİZ DE BİZDEN MİSİNİZ?...

Izdırap çek, inleme! ses çıkarmadan aşın.
Bir damlacık aksa da, bir âcizdir göz yaşın;
Yarı yolda ölse de en yürekten yoldaşın
Tek başına dileğe doğru at salmalısın... H. Nihâl ATSIZ- 1931

Sadece sese, ses verebilmek; ayrıldıkları, birbirinden koparıldıkları zannedilen "ülkü devleri"nin inadına kenetlendiğini ispata katkı verebilmek; azaldıkça çoğaldığımızı, çoğaldıkça Türkçe mütevâzileştiğimizi; hayatta en iyi bildiğimiz savaşa tenezzül etmediğimizden suskunlaştığımızı; savaşa icbâr edilirsek hasım gördüklerimizi ezip geçmeye, seller gibi önümüze katıp sürüklemeğe gücümüzün var olduğunu hatırlatmaya çalışacağım...
Kalabalıklar içinde, yalakalar arasında, saray soytarıları içindeki yalnızlıklarının farkında olarak ve bu yalnızlığa korkuları yüzünden mahkûm olduklarını bilenlere inat; yalnız kaldıkça Türkleşen, Türkleştikçe devleşen, devleştikçe-güçlendikçe affeden Ülkücülerin; hâlâ var olduklarını, dünya durup Türk durdukça var olacaklarını, var oldukları sürece hainlere korku salmaya devam edeceklerini hatırlatmaya uğraşacağım!...
"Ülkü Devleri"ni, "Dâvânın Aysbergleri"ni dışladıklarını zannederek kendilerini toplumdan, milletten kopardıklarının-uzaklaştırdıklarının farkında olamayan bizim özürlülerimize sesleneceğim!...
Muhteşem Türk Atatürk tarafından idealizmden Ülkücülük'e Türkçeleştirilerek tercüme edilen; yüzyılımızın İkinci Başbuğu Alparslan Türkeş tarafından siyâset meydanına mücâdeleye indirilen Ülkücü Hareketin; 'Türk Milleti'nin 21. Yüzyıl Felsefesi' olduğunun farkında olamayan, Ülkücünün '21. yüz yıl Türk Milleti'nin Temsilcisi' olduğunu göremeyen bizim ferâset özürlülerimize sesleneceğim!...
Gazetemiz Yeniçağ'da "Yusufiyeli Bozkurtlar" başlığıyla tefrîkine başlanan yazı üzerine; ilk bölümünü okuduğumda burkulmayıp inadına coşan ülkücü yüreğimle; "Biz de sizdeniz!" diye topluca ve; "Safımdayım! Yerimdeyim ve yerimi aslâ terk etmeyeceğim. Nöbetteyim!" diye münferîden haykırmak istedim.
Biliyorum ki, 'Balgat Cenâhı' ndan itirazlar yükselecektir! Biliyorum ki; PKK karşısında, işbirlikçiler karşısında, memleketi pazarlayanlar karşısında, dünümüzü inkâr edenler karşısında, dönen-değişenler karşısında, "halkçılık" maskesiyle milleti bölmeğe uğraşan sahte demokratlar, mozaikçiler karşısında, 'Kinci İkinci Cumhuriyetçiler' karşısınsa; Atatürk'ten ve Din'den geçinen tâcirler karşısında susmayı siyâset olarak geliştiren cenâh, bu 'Bozkurt Ses'e itiraz edecektir!...
"Tam da seçim zamanıyken ........ !" diyecekler!... Biz de; "Bekâra karı boşamak, kolay!" atasözümüzle ve istihzâ ile bakmakla yetineceğiz belki! Konuşulacak zamanda susan, susulması gereken yerde mangalda toz bırakmayan; AKP'nin bütün zorlarını kolaylaştıran ve hâlâ "Bizim(!)" tarifli cenâha, artık yüksek sesle seslenmemizin zamanı!
Yaptıklarınızı unutmaya hazırız! Biz ülkücülere küsmeği yasaklayan Başbuğumuz'a, kavlimizin ilk günü kadar sadığız. Siyâseti yine hevesli olan sizler yapın! "12 Eylül Kıyâmeti ile istiklâl mücâdelesinden istikbal yarışı" şekline sokulan milletvekilliği ve ikbâl çekişmelerini yine siz yapın! Hiç birinizin yerinde ve görevinde gözümüz yok! Sizin mevki-mâkam zannettiğiniz yerlerdir aslında sizi tarifsizleştiren!...
Yeniden ülkücüleşin! "Yeniden Türk Milliyetçiliği" inancıyla ayağa kalkın! Ayağımızın altından çekilmeye çalışılan vatan topraklarına sahiplik etmemizde bize siyâseten destek verin!
Vallahi, "Biz de sizdeniz!"...
Bir kere bile olsa, vicdânınızla başbaşa muhakeme ederek kendinize sorun Allah aşkına; Siz de bizden misiniz?
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: