Pazartesi, Kasım 24, 2008

GAZETECİLİĞİN NÂMÛSU...

"Şimdi İstanbul'da olmak vardı anasını satıyım!"
Şimdi Ankara'da olmak, tanıdık AKP'li kurmaylara yalakalıklarla, gizli pazarlıklarla günü kotarmak, şahsi ikbâli ve parayı yakalamak varmış!
Yandaş medya ve basında, dolgun dolgun maaşlarla çalışıp, ekran ekran endam sergilemenin yolunu öğrendim galiba sonunda!...
Yapmadığım bir iş yaptım. Tayyar Şafak okudum! Tayyar Şafak; adı kadar dişli çıkamayan Dişli'nin, Sanem Altan'la yaptığı konuşmayı işlemiş! Becerebildiğince de dişsiz Dişli'yi tehdît ederek dişlemiş gûya!...
Kopyala-yapıştır şeklinde olmadığı için aylardır yayımlanmasını beklediğim kitabıma ve Bilgeoğuz yayınevi'ne de atıf yaparak izninizle, becerebilirsem bir iki kopyala-yapıştır yapacağım.
Tayyar Şafak yazısında; "AK Parti İstanbul Milletvekili Şaban Dişli hakkındaki iddiaları biliyorsunuz." diye girmiş konuya ama bu cümleden önce; "Önce dişini çürüttüler sonra dolgu yaptılar!" demiş!...
Kopyalamaya devam; "Dün baktım, Dişli, Vatan Gazetesi'nden Sanem Altan'a konuşmuş. Dişli'nin açıklamalarından oluşturulan başlık şöyle: 'Bu hesabı sadece ben değil Alman usulü herkes ödeyecek.' Sanki çürük dişe 'dolgu' yapılmış, bir nevi, 'aba altından sopa' hali... Gerçi bunda garip bir durum yok. Şaban Dişli, Aydın Doğan'ın eskiden 'duygusal' danışmanıydı. .... Neyse, lafı daha fazla uzatmanın manası yok, Dişli'ye tavsiyem şudur: Eveleme, geveleme. Ne biliyorsan çık anlat, anlat ki, bu millet gerçekleri öğrensin. Sakın ha, şantaj psikolojisine kapılma..." dedikten, taraftarlığını da belli etmeden belirttikten sonra dişsiz çıkan Dişli'ye aba altından da değil, apaçık sopasını göstermiş! Sekiz başlıkta Dişli'ye sorular yöneltmiş.İşte sorular:
"1- Kılıçdaroğlu'nun basın toplantısından sonra hangi medya patronunu aradınız?
2- Görüştüğünüz medya patronu size ne söyledi?
3- O patron için danışmanlık yaparken ücret aldınız mı, aldıysanız ne kadar?
4- O patronun banka satın almasında rolünüz oldu mu?
5- Yardım için hangi yüksek tirajlı gazetenin genel yayın yönetmenini aradınız?
6- Çırpınırken medet umduğunuz bir gazeteci damadı oldu mu?
7- Vatan'a yaptığınız açıklamada, 'Tayyip Bey istifamı istemedi, bunların deli saçması olduğunu söyledi' derken yalan söylediğinizi düşünüyor musunuz?
8- Başbakanın size ne söylediğini, sizin bana aktardığınız cümlelerle yazmamı ister misiniz?"
Bir kişinin, yandaş gazeteci kimliği ile bir siyâsiyi nasıl tehdit edebileceğinin tarihi vesikası olabilecek türden soruları, millî vicdanlara havale ederken, ben de Tayyar Şafak'a bir iki soru sormak durumundayım:
İktidar Partisi'nin Genel Başkan Yardımcılığı gibi çok mesûliyet isteyen bir yerde görev yapan bir siyâsi hakkında, böyle müthiş bilgileriniz vardı da, neden milletle paylaşmadınız? Dişli'nin istifasından önce Başbakan'ın söylediklerini madem ki bizzat Dişli'den dinlemiştiniz, neden kamu oyuyla paylaşmadınız? Şimdi adamı, kendi sözleriyle tehdit ederek susturmak değilse, bu davranışınızın bir adı var mıdır? Gazeteci olmadığım ve galiba olamayacağım için ben bilemiyorum!...
Aydın Doğan'la Dişli arasındaki organik bağlardan bu kadar haberdar bir gazeteci olarak, bir medya patronuna danışmanlık yaptığını bildiğiniz ve anladığım kadarıyla bir medya patronunun banka almasında, dahlini-katkısını bildiğiniz halde, bu güne kadar neden milletten sakladınız? Yayınlanmaması ricasıyla söylenmiş idiyse, şimdi bu yaptığınızın adı nedir? Bu mudur millet adına gazetecilik? Bu mudur sizin entel jargonunuzla etik?
Bu mudur gazeteciliğin ahlâkı ve vicdânî nâmûsu?
Kendi sözüyle de bitireyim; "Eveleme, geveleme. Ne biliyorsan çık anlat anlat ki, bu millet gerçekleri öğrensin. Sakın ha, şantaj psikolojisine kapılma..."
Bir uyarı da benden: Sakın haaaa sakııın!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: