Cumartesi, Kasım 22, 2008

HAKK'IN HUKUKU...

Adımımca fersâha, "Küçüktür!" derken
Bir baktım, bir santim gitmemişim ben!
Çıkmazlar önümde açık beklerken
Nasıl olmuş ise yitmemişim ben!...

Felekler kavrayıp ânında beni
Ömrümün ellili donunda beni
İkbâlli kucaklar beklerken beni
Üşümüş, titremiş gitmemişim ben!...

Umutlar kurmuşum Ülküm üstüne
Bilerek gülmüşüm ömrüm kastine
Hayaller yükleyip gönlüm destine
Umana hiç küfür etmemişim ben!...

Yakmışım gönlümü alevli korda
Ateş yüreğimde, rüzgârım nerde?
Kolayı arayıp müşkülde zorda
Yolda yoldaşımı satmamışım ben... (27 Mayıs 1996-İzmir)

Kaf Dağı'ndan kar gelmiş, fener ışığında ihsân olarak dağıtılmış mış!...
Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a, Genel Kurmay Başkanı'na, millî değerlerimize, kimliğimize, millî karakterimize, dinimize, Peygamberimiz(s.a.v.)'e, Kelime-i tevhîdimize olmadık saldırılar, olmadık iftirâlar yapılabiliniyor ve bunun adı demokratlık oluyor da; isim benzerliğinden çok fazla alâkalı olduğunu demokrat(!) basından öğrendiğim bir derneğe dilimiz dokununca, hukuk şahlanıyor!
Yasama savunmasız, Ordu'm savunmasız, Atatürkümüz'e her şey demek, devletimizin-milletimizin aleyhinde her şeyi yapmak demokratlık ve serbest ama bir derneğe dilimiz değdi mi yasalar ayakta! Olmadı! Olamaz da!...
Beğler; bir hukukun hakkı, bir de Hakk'ın hukuku vardır! Hukuk adamı, Hakk'ın hukukunu aklından çıkarmazsa adâlete yakın olur. Yoksa; avukata neden ihtiyaç duyduğunu anlamakta sıkıntı çektiğim, kendi deyimleriyle bir "Hayır Kurumu"ndan alınan ücretle yapılan, isnâtsız savunma adındaki saldırılarla hukuk adamlığı olmaz!
Bahse konu "Deniz Feneri Derneği" ile Almanya'daki derneğin sadece isim benzerliğini hadi kabul edelim. Hukûken öyle tarifli çünkü! Yıllardır, yöneticilerinin Türkiye'de olduğu söylenen Almanya'daki derneğe, isminizi kullandıkları için niye itiraz etmediniz? Hukukun bu konuda yaptırımı yok mu?. Bu sükûtu ikrârdan kabul eden ben mi suçluyum şimdi?
Birileri; "Millet, aslanlar gibi yardım etmeğe devam edecektir." ; "Kendim ısırır, köpeklere yalatmam!" diye ölümüne sahiplenirken, ben de; "Deniz Feneri Derneği'nin Ankara Pursaklar'daki hizmet binâsının ihtişamından rahatsız oldum." demeğe devam edeceğim!Hayırsever insanlar gibi, hayır kurumlarının da mütevâziliği şarttır! Sağ elin verdiğini sol elin bilmemesidir doğru olan. Yardımın reklâmı olmaz! Bu, ahlâki ve imâni bir ölçüdür. Adı ne olursa olsun, hayır amaçlı kurumlardaki isrâftan, lüksten, rahatsızım. Her kesin de rahatsız olduğundan da eminim.
Yazıma itiraz eden Hukukçu Kardeşim'den ricam; lütfen derneğin kayıtlarına bakarak kaç kere arandığıma bakarlar mı? Hakk'ın hukukuna inanan bir hukukçu olarak kaç kere arandığımı lûtfedip bana da bildirirler mi? Lâzım olacağına ihtimâl vermediğim için kaydetmedim de...
"VE TEVEKKEL A'LALLAH"
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: