Cumartesi, Kasım 22, 2008

"EGEMENLİK PAYLAŞILIR MI?"

Bize demokrasi diye dayatılan, yutturulmaya çalışılan şeyle boşuna kavga etmiyormuşum!
Erzurum'da yerel gazetede yazdığım günlerde; "Memleketin bir Türk partisine ihtiyacı var." mealinde bir yazı yazmış ve uyarılmıştım. Yasalara saygımızdan ve büyüklerimize karşı edebimizden ısrarcı olamamıştım.
Aksakallarımızdan, varlığıyla müftehır olduğum kanaat önderlerimizden, ağabeylerimden, Sayın Sadi Somuncuoğlu'nun; "Hemen soralım, demokrasilerde etnik parti olur mu? Kesin cevabı hayır." vurucu cümlesiyle başlayan makalesini, içercesine okudum.
"Ayrıca ırk, etnisite, din, felsefi gibi kümeler, sosyal kurumları oluşmadığından, yani milletleşemedikleri için, sen-ben zıtlaşmasına, kışkırtmaya ve çatışmaya kolayca düşerler."
"Bundan dolayı, milli devletlerde ve demokrasilerde, etnik parti, küme partisi olamaz. Millete ait olan egemenliğin paylaşılmasından söz edilemez. Mesela; 72.5 milletten oluşan ABD’de etnik parti yoktur. İngiltere, Fransa, Almanya, Yunanistan, İspanya vb ülkelerde etnik parti yoktur, kurulamaz. Egemenlik paylaşılamaz." tesbitini; hem kendimi teselli, hem birilerine uyarı olsun diye kopyalarken hem de hafızama kaydedeyim diye defalarca okudum.
72,5 milletten oluşan ABD'de etnik parti yok ama bizde var! Çünkü bizde demokrasi var! Dünya demokrasisinin savunuculuğuna soyunmuş ve Irak'a demokrasi getiren(!) ABD'de idam var. ABD'nin demokrasi getirdiği Irak'ta da idam var ama bizde yok! Çünkü bizde demokrasi var!...
Çarıklı erkân-ı harple, ak sakallarımızla yaptığım sohbetlerimizdeki tesbitimle: Devletler arası çekişmelerde gücü yetmeyenin yaptığının adı diplomasi; bağımsızlığını layıkıyla yaşayamayan hükümetlerce, emperyalist devletlere karşı ifâde vermenin adı da demokrasi her halde!...
Eğer arkanda emperyalist Haçlı varsa, bağımsız bir dünya devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde, bölücülüğü meşrû kılmak için etnik parti kurmak demokratlık! Ama milliyetçilik yapmak, bölünmez devlet inancını savunmak, etnik-şövenist partilere itiraz etmek, demokrasi dışı!...
Her bölücülüğe, her ihânete, her şövenizme-faşizme bu demokrasi denen acziyette yer var ama Türk Milliyetçiliğine, "Ne mutlu Türk'üm diyene." demeğe cevâz yok!...
Bilge Ağabeyim Sadi Somuncuoğlu; "Evet tekrarlayalım, çağdaş hukukta millete ait olan egemenlik paylaşılamaz, etnisite, ırk gibi topluluklar parti kuramaz. Bütün haklar, ödevler ve sorumluluklar, kökenleri ne olursa olsun eşit birey esasına göre düzenlenmiştir." şeklinde demokrasiyi tarif ederken elbette nerelere ders verdiğinin de farkında...
"..... Neticede, aynı dinin, aynı devletin, aynı tarihin, aynı kültürün mensupları, aynı kazanda kaynayarak bütünleştiler, aynı milletten oldular. Bunun değerini bilmeyenler var. İşte PKK vahşeti. ... Bir benzeri de Irak’ta kukla yönetimin başında. O da zalim, halka zulmediyor. İkisinin efendisi de aynı. Şu kadere bakın, dün Bizans’ın zulmü vardı, bugün Haçlıların. Hem de kendi çocuklarının eliyle. Hainlik daima olmuş da işleri bitinceye kadar. Kendi milletine ihanet edene, kim inanır ve hayat hakkı tanır ki?" tesbitinin üzerine söz söylenebilir mi?
Vay demokrasiymiş, yok insan haklarıymış, devletler arası diplomasiymiş, falanmış, fismekânmış!... Kurban olsunlar; "Bağımsızlık karakterimdir." diye milletliği inşa ederek gidene...
"Bana yol gösteren benden olmalı/ Olamaz Türk'e baş, 'Türk'üm' demeyen" diye şerh düşen Ziya Gökalp'e de bir daha rahmet, bin daha şükran...
Şükürler olsun ki varsın Sadi Ağabey...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: