Pazartesi, Temmuz 07, 2008

35.MADDE ENGELİ VE ORDU KORKUSU...

İkinci Dünya Savaşı dönemleri... Casusluk, devletlerin ayakta kalabilmeleri için olmazsa olmaz argümanlardan. İstihbaratı kuvvetli olan devlet, diğerlerine üstünlük sağlıyor. Bu dönemlerde Fransızlar, Almanların Paris'i bombalayacağı istihbaratını alıyorlar. Ve hemen tedbiren, bomboş bir arazide sahte bir Paris yapıyorlar. Almanların bombalayacağı istihbaratını aldıkları gün, bütün Parisi karartıyor ve sahte Parisi ışıklandırıyorlar. Almanlar'da sahte Paris yapımı istihbaratını alıyorlar tabi! Ve bilinen bombalama günü; sahte Paris'e, sahte paraşütçülerle yani kuklalarla, sahte bombalar atıyorlar!...
Biz, aynı sahteliklerle başbaşayız ve sahte çetelerle, sahte ve hâlâ oluşturulamamış iddanamelerle, sahte zamanlarda, sahte gündemlerle ve devlet adına sahte işlerle uğraşıyor, uğraştırılıyoruz!
Olay edilmek istenen bir sahte senaryoya göre; ilk haliyle "Ümraniye Bombaları" diye başlayan ve sonra nasıl becerildiyse; "Ergenekon" adına ve "DEVLET YANLISI ÇETE(!)" tarifine büründürülen bir sahte olayla karşı karşıyayız!
Hayatını Devlet-i Ebed-Müddet inancıyla, üniter bölünmez devlete sadakatle, laik-sosyal-hukuk devleti tarifli Muhteşem Türk Atatürk ve Cumhuriyet kazanımlarına sadakatle, son yüzyılın ikinci Başbuğu Alparslan Türkeş'in siyasi kulvarında, milletine ölesiye sadakatle geçiren birisi olarak, hemen , bu "DEVLET YANLISI ÇETE(!)"nin mensubu olmaktan gurur duyacağımı açıklamıştım!
Sağından da, solundan da, altından da, üstünden de bakıldığında; İkinci Cumhuriyetçilerin Atatürk'ten ve ideallerinden intikama soyunduklarını; yaklaşık seksen yıldır bu intikamlarını engelleyen tek güç olarak gördükleri Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef aldıklarını, körler gördü! Okyanus ötesinden ABD ve İngiltere, biraz beriden AB adındaki Haçlı, biraz daha burnumuzun dibinden İsrail adındaki terörist devletin desteklediği yerli işbirlikçiler; el birliği ile, ağız birliği ile, milletin bağrından çıkmış, tek kelimeyle kahramanlarımız olan Ordu mensuplarımızı deşifre ve rencide etmeye soyundular!
Muhteşem Türk Atatürk'ün, Başkomutan olarak bir sözüyle şekillenen; "Türkiye Cumhuriyeti ve Türklük camiasını korumakla görevlisin." emri ve Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi'ni değiştirmenin, ilk hedefleri olduğu, artık apaçık! Anayasa'nın, devletimizin aslî kurucuları olan Türk Silahlı Kuvvetlerine verdiği bu görevden, hemen herkes rahatsız! İktidarı-muhalefeti, nerdeyse bütün partiler, bu maddeden şikâyetçi!
"Nedir bu 35. madde?" diye merak ettim. Araştırmaya başlar başlamaz, gördüklerimle bir daha hayret ettim!...
Süleyman Demirel, 31 Ekim 2005'te; "Ülkemizde ordu müdahalesinin legal desteği, TSK İç Hizmet Kanunu'dur... Bunun 35. maddesi söyle diyor: Silahlı Kuvvetler'in vazifesi Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamaktır. Eğer bir ülkede Anayasa her 10 senede bir, her 20 senede bir kenara atılıyorsa... Yenisi geliyorsa... Ve Meclis 10 senede, 20 senede bir kapatılıyorsa... Halkın bir kısmı buna iyi, bir kısmı da kötü diyorsa... Halkı birlik ve beraberlik içinde tutmak fevkalade zordur." demiş!
Ana Muhalefet Lideri Deniz Baykal, 2004 yılında, Demirel'den bir sene evvel; ".....darbelere 'mazeret' diye yutturulan TSK İç Hizmet Kanunu'ndaki 35. Madde'nin TBMM'de değiştirilmesi için hükümete çağrı yaptı." diye haber olmuş!
Biz bunları atlamışız, unutmuşuz!
Her kes, yakalamaya kimsenin gücü yetmeyen sahte gündemlerle meşgul edilirken; İkinci Cumhuriyetçiler'in, önlerindeki tek ve aşılmaz engel Türk Silahlı Kuvvetlerini pasifize etmek, millet nazarındaki itibarını zedelemek için ne lâzımsa yapılıyor!
Tamamen sahte operasyonlarla, sahte ve iddianamesiz uygulamalarla, milleti korkutup sindirdikten sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki -kendileri ve Haçlı'nın talimatına göre- "Büyük-Balığa" ulaşmaya, ulaşamazlarsa da, onu da; "Bak! Haaaa!" tehdîde soyunuyorlar!
Çarıklı erkân-ı harp yani millet, bu sahte senaryoyu yemedi, ama maalesef en-tellek-tüellerimiz hem yediler, hem de korktular!
Ben de şimdi ve inadına Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, şu meşhuuuur İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini ve o maddenin yüklediği görevini hatırlatıyorum. Darbe yapsınlar demiyorum! Darbeye külliyen karşıyım ama "koruma ve kollama" görevlerini yapsınlar!
Ne AKP'den, ne İkinci Cumhuriyetçilerden, ne Haçlı'dan, ne de Haçlı'nın yerli işbirlikçilerinden zerre kadar pervalarının olmaması gerek! Çünkü milletin onlardan pervası yok!
Kim nasıl anlarsa anlasın, kim nasıl yorumlarsa yorumlasın ve kim ne yaparsa yapsın;
"MEVZU BAHİS VATANSA, GERİSİ TEFERRUATTIR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: