Cuma, Temmuz 25, 2008

ATLA İTİN İZİ...

Kapı bekçiliğinin, sahibine sadakatin; aynı zamanda karın tokluğuna hürriyetten vaz geçişin, karın tokluğuna ırkına ihânetin timsali olarak tarif edilen, anlatılan ve çok sıkça örnek olarak kullanılan, iki yüzlülüğün de tarifi olan "it"e takıldı aklım!...
Hiç düşünmeden aklıma peş peşe gelen; hemen her kesin, her gün, bir kaç kere kullandığını zannettiğim "it"li sözleri sıralayacağım! Aklıma gelen son "it"li sözle de duracağım!
"İt, itin ayağına basmaz."
"İti an, çomağı hazırla."
"İt, itle boğuşur, yolcunun işi rast gider."
"İt, iti biner, döner kıçını yalar."
"İte vurma sinsidir, bu it te o itin cinsidir."
"İtin sahibi, karnını doyurandır."
"Taşlamayla sürüye giden it, koyunu kurda verir."
"İt, korktuğu yere ürür."
"Yürümesini bilmeyen it, ürümesine kurt çağırır."
"İtin ahmağı, kayganadan pay umar."
"Kapıya it alırken doğan kancığı araştır."
"İte bulaşmaktansa, çalıyı dolaşmak iyidir."
"İtten korkan kurt avına gidemez."
"At izi, it izine karıştı."
Bir çırpıda aklıma gelen bunlar! Düşünerek yazarsam veya siz dostlardan ufacık bir yardım istesem, zannedersem yüzlerce, "it"le ilgili söz buluruz, daha doğrusu biliriz. Metropolde yaşayanımız da, apartmanda yaşayanımız da, bahçeli evde yaşayanımız da, kırsalda ve köyde yaşayanımız da iti bilir, iti tanırız!
İti sevmeyenimiz olmadığı gibi itten korkmayanımız da yok!
Son yıllarda, aylarda ve çok sıklıkla son günlerde; "At izi, it izine karıştı." diye bir söz var dillerde, cümlelerde... Zannederin bu yüzden de o sözde karar kıldık!...
Bildiğim veya yorumlayabildiğim kadarıyla at izi ile it izi; ancak sürek avlarında bir arada olur ve karışabilir! Demek ki; onlarca yıl süren bir sürek avı sonrasındaymışız!...
İtten geçilmez sokaklarımızda! Sokaklarımızda açlıktan, soğuktan ölüme terk edilen insanlarımız varken; onları bağımlılıkla, tinercilikle, toplum dışılıkla suçlayan en-tellek-tüellerimizin ısrarlı istekleriyle, sokak köpeklerine barınma evleri yaptırarak asrîleşiriz!
Yani itlik, mükemmel bir ayrıcalık oldu günümüzde hem de en-tellek-tüellerimizin avrupaîlikleri sayesinde!...
İtin hukukî hakkı var, sokak köpeklerinin barınak hakkı var, korktuğun ite taş atmak hakkın yok! Hukuk devletiyiz ya!...
Taşlar bağlı, itler başı boş, sokaklarda! Her yere olduğu gibi sokaklarımıza da hukukumuz hakim ya!
Onar yıllık periyotlarla ve onlarca yıldır hiç şaşmadan, aksamadan teamülleştirilen bir gelenekle; on yıl öncenin hâinini kahraman, on yıl öncenin kahramanını hâin ederiz! Sonra da; "At iziyle it izi birbirine karıştı!" diye itiraz eder, feryâd ederiz!
Biliyorum ki ve Allah ömür verirse göreceğim ki; bu günün hâinlerini de, on yıl sonra kahramanlaştıracağız! Hele bir kaç tanesini AB ve ABD istedi diye bi asabilsek! Seyreyle şimdiden on yıl sonrasını!
İâde-î İtibar mı, anıt mezarlar mı, demokrasi kahramanlıkları mı, şehit mi, mücahîd mi?...
Onlarca yıldır iti itle boğuşturan, atı torbalı dövüştüren at ve it bakıcılarını tanıyamamışız, ona yanarım!
İt itle boğuşurken yolcunun işi rast gelmiş gelmesine doğrudur da, bir gün de biz yolcu olamadık mı bu kadar yıldır?!...
At izi, it izine karışmış mış!
Atınıza da başlarım sizin, itinize de!...
"TÜRK'ÜN HER ŞEYİ GÜZELDİR VE HER ŞEYDEN GÜZELDİR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: