Cumartesi, Temmuz 26, 2008

GÜÇ YETMEZ GÜÇ...

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Ergenekon operasyonu hakkında sorulara; "Hukuki süreci düşünün. Operasyon deyince benim aklıma Kuzey Irak operasyonu geliyor." yanıtını vererek;
"Halka çağrınızın amacı neydi?" sorusuna;
"Yasal olmayan hiçbir beklentimiz olamaz. Demokratik olmayan hiçbir tepki doğru olmaz. TSK’nın en büyük gücü nedir? TSK’nın en büyük gücü millettir. Millet bize çok büyük güven duyuyor. TSK olarak bizim de ona layık olup, hata yapmamamız lazım. Eh ben bir rahatsızlık duyuyorsam, o güç kaynağım olan millete söylüyorum. Bu eline silah alsın dışarı çıksın anlamına mı geliyor? Bakın, demokratik ve yasal tepki demek bütün Batı toplumlarında olan şeyleri içeriyor. Şiddet içermeyen, yasaların dışına çıkmayan tepkiler olabilir. Mesela milletimiz duygularıyla da ifade ederek destek verebilir." diyor ; "Sizi destekliyoruz’ diyorlar. 'Silahlı kuvvetlere yıpratma kampanyalarını kınıyoruz.' diyorlar. Yasal yollar olmak kaydıyla karanlık yollara sapmadan bizim beklentimiz de budur." diye devam ediyor. "Sivil toplumu da kastediyor musunuz?" sorusuna ise müthiş bir Türkçe ile cevap veriyor; "Yok ben millet diyorum. Milleti kastediyorum."
Bu çok açık ve Türkçe cevapla aklım yeniden başıma geliyor.
Yıllar öncesinden, ben fakîri de aralarına alarak yeni bir siyâsi oluşum meydana getirmek isteyen duyarlı dostlarımı nazikçe reddettikten sonra; "Bu memlekette, adını bilmediğimdem 'Güç Yetmez Güç' diye adlandırdığım bir güç var. Tamamen millî bir siyâsete soyunanın bu güce karşı direnmeğe hazır olması gerek! Bu direnmenin de iki şıklı sonu var; ya başarı, ya da ölüm!" diye düşündüklerimi seslice dillendirmiş, yazmıştım.
Adına kim ne derse desin; son operasyonları iddianameyi okuduktan sonra defalarca yorumlayacağız biliyorum.
Okumaya başladığım iddianameden anladığım kadarıyla, gününden önce ve becerebilirsem herkesten önce düşüncemi arz edeyim: Sözlü olarak 10.000 yıl, yazılı olarak 3,500-4.000 yıllık tarihe sahip olan bir milletin devleti, kendini koruyacak refleksini mutlaka göstermeliydi ve göstermiştir!
Bu olanlar; çok ağır ve sıfır hata ile işlediği için varlığını bile unutturmayı başaran Türk Devleti'nin, kendini koruma refleksi ve içinde gelişip kontrolden çıkan birim ve şahısları tasfiye hareketidir! Başka senaryoya artık inanmam.
Komplo teorisyenleri, hayal edebildikleri kadar korkarak veya Haçlı amcalarından aldıkları cesâretle; "Ergenekon iddianamesi, derin cumhuriyeti ilk kez yargı önüne çıkardı." diye ve; "1923'te kuruldu, 2008'de arınıyor." şeklinde sürmanşet haber yapacak kadar hadlerini aşsalar da, olan budur!
Binlerce yıllık teamülleriyle, kangren olan uzvunu kesip atabilecek kadar kararlı olan Türk Devleti; bu kendini bilmez hainlerin de kulaklarına yapışır veya onların ağa-babalarına gereken cevabı, gereken mahfillerde veya ortamlarda verir diye inancım var!
Güvenim yerine geldi, "Güç Yetmez Güç."!...
Sana olan inancımı hiç kaybetmemiştim Devletim!
Devletimizi korumak için harekete geçen Devlet Kurumlarım; bir ihbar da ben yapayım: Kimin ve kimlerin parasıyla çıktığı, çıkartıldığı belli olmayan bu gazete adındaki paçavrayı ve orada milletimize ve devletimize hakaret edenleri, Muhteşem Türk Atatürkümüz'ü de saçma sapan tariflere sokan kiralık dolma kalemleri de atlamayın lütfen!...
Genel Kurmay Başkanımız'ın söyledikleri ile, bu uzaktan kumandalı dolma kalemlerin söyledikleri aynı güne denk gelince aklıma; ya "Eceli gelen it cami duvarına siğermiş!" ata sözümüz geliyor, ya da "Güç Yetmez Güç diye adlandırdığım güç, Devletim değil başka bir güçmüş!" endişesi...
Devletim; lütfen bu hainleri keyfimize dokundurtma!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: