Cumartesi, Temmuz 05, 2008

TRAVMA-KOLİK'LERE...

Sorduğumuz için olsa gerek bütün yasalar da, yasaklar da bize galiba!
Mahkemeye intikâl etmiş bir olay hakkında konuşulması yasak. Ama sadece bize! Başbakan; iddianamesi bile olmayan bir meseleye savcı edasıyla sahiplenip; "Gittiği yere kadar gider." diye ahkâm kesebilir!
Hadi o başbakandır icrânın başıdır söylesin!
Ya hükümet borazanı gazeteler? Ya Soros parasıyla basıldığı söylenen TSK'ya saldırma görevini üstlendiği belli olan 2000 tirajlı, kuş kafesi altlığı gazetenin "dolma kalemler"i?
Lagendijk adındaki haçlı sözcüsünün; "Önemli olan büyük balığa ulaşmak." temenni ve talimatından hemen sonra; işbirlikçi gazetelerden birinin manşeti; "Nihayet Bazı Büyük balıklar." diye çıkar! Büyük balıklar diye tarifini aldıkları gibi verdikleri emekli paşaların resimleri, üniformalıydı! Batının, okyanus ötesinin, Haçlı'nın kimleri hedef aldığı, kimleri kimlere hedef gösterttiği hâlâ belli değil mi?
Yasayı ihlâl etmek sayılmıyorsa bunlar; bu hakkı, ben de kullanmak istiyorum! Artık aklımdan geçenleri ben de söyleyeceğim!
Meselâ diyorum; YÖK Başkanı'nı atamayı başaran siyasi hakimiyet, yarın Anayasa Mahkemesi'ne de istedikleri kişileri atasa; Yargıtay'ı, Danıştay'ı aynı şekilde atamalarla doldursa, Meclisteki sayısal çoğunluğundan hareketle; "Seçime falan gerek yok! %45'in üzerinde oy alan parti milli iradeyi temsil ettiğinden, mevcut genel başkan hayatta olduğu sürece başbakan kalır." diye bir yasa çıkarsa, kim müdahele eder? Müdahele kimin anayasal görevidir?
Meselâ diyorum; Genel Kurmay Başkanlığı'na haber verildiği ve lojmanların askeri savcı ile arandığı belli olduktan sonra; kamu vicdanında "silah arkadaşlığı"na verilen kutsiyeti de hatırda tutarak, kırk yıllık silâh arkadaşlarına reva görülen bu uygulama; bir iki ay sonra mevcut Genel Kurmay Başkanı'na da uygulanırsa, onun da hakkını koruyacak kimse çıkmayacak mı? Cumhuriyetin ve Atatürk'ün "travma yaratan" ilke(!)leri değiştirilmeye kalkışılırsa, S. ÖNKİBAR'ın deyimiyle; "Cumhuriyet’i korumaya mecbûr ve korumaması durumunda ihânet etme durumuna düşecek olan kurum" ların hali ne olacak?
Şimdi beni de darbeci ilan edecekler! Zaten destanımdan dolayı Ergenekoncuyum da! Darbenin ne olduğunu, darbeyi yapan ekibin başı ne derse onun olduğunu, 12 Eylül ABD müdahelesinden dolayı yaşayarak bilenlerden biri olarak benim de darbe çığırtkanlığı yaptığımı söyleyecekler!
Söylesinler, listelesinler, fişlesinler ama gelirken mutlaka kelepçeli gelsinler! Başka türlü kendimi eksik hissederim!
Çünkü ben; Türk'ü, Muhteşem Türk Atatürk'ü, Türkiye'yi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, Bayrağımı, Ezânımı ölesiye ve karşılıksız sevenlerdenim! Ne emekli paşayım, ne de siyâseten başbakan veya bakan!
Dünki Jandarma Genel Komutanım'a;
Dünki Ordu Komutanım'a, dün Apo kahpesini-alçağını-çukurunu sorgulayan Kahraman Albayım'a;
Dağda-taşta PKK'lı köpeklerle ölesiye mücadele eden dünki kahramanlarıma; bu gün uygulanan bu siyâsi lince rağmen, çocuğunu Mehmetçik ederek, hainlerin üzerine gönderen ve her gün "Şehit" rütbesiyle bağrına basan Türk Baba'yım ben!...
Ellerini kınalayarak vatana kurban olarak gönderdiği evlâdının şehadet haberini aldığında; "Vatan sağ olsun! Devlet var olsun!" diyen Türk Baba'yım ben!...
Ne kendime, ne oğluma, ne de nasibolursa bir kaç yıl sonra torunuma "Allahçı-dinci" doktorlardan çürük raporu almaya tenezzül etmeyecek kadar samimi, Türk Baba'yım ben! Çürük raporlu oğluma belki gemicik alamam ama, şerefli bir ad bırakacak Türk Baba'yım ben!...
"Kahramanı olmayan ve kahramanı ölmeyen topluluklar millet olamaz." inancında, ha bire kahraman üreten Türk Baba'yım ben!...
Beni iletilerle, telefonlarla ve bizzatihi uyaran ve beni sevdiklerini zanneden Dostlara da cevabım olsun; "Mevzu bahis olan vatansa gerisi teferruattır." inanç ve cesaretiyle, "devlet-i ebed-müddet"diyebilen Türk Baba'yım ben!
Gelmek isteyen gelsin! Almak isteyen alsın! Belki paşalarımızın silâh arkadaşları demokratlık adına arkadaşlarından vaz geçerler ama biz; ne devletimizden, ne de Cumhuriyetimizden asla ve kat'a vaz geçemeyiz!
Muhteşem Türk Atatürk'e böyle söz vermedik biz!...
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: