Pazartesi, Temmuz 14, 2008

MUHARRİR HINCAL ULUÇ'A ALKIŞIM...

Ortalık toz duman! Göz gözü görmüyor!
Ormanlarımız yanıyor! Kapımızın önünde ABD'ye kızanlar, gencecik fidanlarımızı-polislerimizi kurşunluyor, ciğerlerimiz yanıyor!
Mutfaklarda başlayan yangın, pazar yerlerine ulaştı, ceplerde-cüzdanlarda yangın var!
Niye tutuklandığını, neyle suçlandığını öğrenemeden sapasağlam girdiği cezaevinden, ölüler çıkıyor, adalete sıçradı ateş, vicdanlarımız yanıyor!
En güvenilir kurum olmaktaki yerini hala ve işbirlikçilerin inadına sürdüren Silahlı Kuvvetlerimizin komuta kademelerine de, siyaset ateşi sirâyet etmişki, emekli olduktan sonra generallerimiz yanıyor!
Başımıza çuval geçirilirken demokratlaşan, "Kırmızı Çizgilerimiz" ihlâl edilirken güvercinleşen; siyasilere ve basına ordunun baskı yaptığı iftirasının, "O, Genelkurmay Başkanı olduğunda" biteceğinin Fetullah Gülen'ce söylediği anlatılırken, haykırılırken tekzip bile etmeyecek kadar demokratlaşan Paşa; emekli olduktan sonra da suskunluğuna devam ederek nerdeyse kendisini unutturmuşken yangına körükle giderek ortaya çıktı!
Paşalarımız arasında da, müthiş çekişmeler varmış! Taraf bir taraftan, tarafın işbirlikçi taraftarları bir taraftan saldırıya geçtiler; akıllarımızda, muhakeme yeteneklerimizde, sevgilerimizde, seven yüreklerimizde yangın var!
Bu kadar yangın telâşesi içinde, nerdeyse kaybolmaya yüz tutan bir erkek duruş var! Gazeteciliğin -herkese göre olması gerekirken- bana göre yüz akı, bir erkek yüreğin sesi, ya işitilmedi ya da işitilmesi engellendi bilinerek!
Hükümete yakın birilerine, hükümet tarafından, bir kaç günde devredilen Sabah Gazetesi'nin yaptığına, köşesinden aslanlar gibi kafa tutan bir gazeteci yürek oldu Hıncal Uluç!
Sabah Gazetesi'ndeki köşesinden; "Sabah'ın Haberciliği" diye nara attı Hıncal Uluç! 12 Temmuz 2008 günü, Hıncal Uluç'un köşesinden yaptığı, "muharrir gibi muharrir" liği görecek muharrir kalmadı mı Türkiye'de?
Milyon-milyon dolarlara transferler yaşayıp, "Şeyh'ül Muharririn" ünvanlarını da satın alan "Dolma Kalemler"in arasında, mesleğinin ilk yıllarındaki bir kaç sözleşmenin haricinde sözleşme bile yapmamış olan Hıncal Uluç'un sesini duyacak duyarlılıkta kulak, kalmadı mı ülkemde?
Kendini anlatırken ki kendi deyimiyle; ""Türkiye'nin en büyük sosyal demokratları ile solcularının ve sendikalarının kazığını yedikten sonra kendi kendime dedim ki kendinden ve Allah'tan başka güveneceğin kimse yok." tarifli Hıncal Uluç'a hiç değilse; "Tebrik ederim." diyebilecek bir "Şeyh'ül Muharririn" yok mu?
Ben tebrik etsem bilirim ki ukalâlık olur. Hadsizlik olur. Ama Hıncal Uluç izin verirlerse, mekteplerde bana öğretilen Muharrire çok benzeyen Hıncal Uluç'u, ayakta alkışlamak isterim. Başka bir şeye gücüm yetmiyor Hıncal Ağabey!
Babası Albay Fuat Uluç'un yakın dostu olması hasebiyle; "Aslan Amca"laştırılacak kadar samimi bir aile dostlarından da bahsetmek isterim ama öküzün altında buzağı arayanlar; "Dolma Kalemler", kalemşörler, şak-şakçılar, yağcılar korkarım ki bu yüreği üzmeye niyetlenirler! Güçlerinin yetmeyeceğinide bilirim ama yine de tedbîren, saygımdan dolayı bu konuyu bilerek atlayacağım.
Sipariş yazı yazanlara, -hükümete yakınlığı maharet bilerek- köşelerinden haber diye yağdanlık yapanlara, mahkemenin kadıya mülk kalmadığını unutarak kraldan fazla kralcı olanlara, eğer atlamışlarsa Hıncal ULUÇ'un; 12 Temmuz 2008 tarihli "Sabah'ın haberciliği.." başlıklı yazısını okumalarını tavsiye ederim. Ayıbı benim olsun!...
Hatta Basın-Yayın okullarında, bu yazının, müfredata alınması gereğini hatırlatırım.
Merakla bir daha hayatı hakkında bilgilenmeye çalıştığım Hıncal Uluç'un; bütün başından geçenlerden sonra, Bernard Shaw'ın; ""Yapan yapar, yapamayan eleştirmen olur." sözünü hayata geçirişini, ibretle ve yine izinleriyle ayakta alkışlayarak okudum keyifle...
Sütten bir kaç kere ağzım yandı! Allahını seversen beni yanıltma Hıncal ULUÇ! Bu toz dumanda keyfime değme!...
"Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytan gibidir."Hz.Muhammed(s.a.v.)
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: