Çarşamba, Temmuz 09, 2008

TRAVMA GEÇİRENLERE...

Ülkücü yüreğimin özellerinden, müktesebatına ve karakterine çok güvendiğim İrfan TOPÇU'nun, internet sitelerine düşen bir yazısını, ülkücüyüm diyen herkesle paylaşmak şart diye düşündüm. İrfan TOPÇU'yu bilmeyenimiz çıkarsa ve nmerak eder de sorarlarsa çok keyifle anlatacağımın da bilinmesini isterim.
Kendisinden izin almadan ama yüreğine olan inancımla yazısını aynen, nokta-virgülüne dokunmadan alıyorum:
"TRAVMA GEÇİRENLERE
Köyümüz eski Sovyetlere sınır bir köydü; Posof ilçesinin yeni köyü… Etrafı ormanlarla çevrili sakin ve huzurlu bir köy… Köyümüzün karşısı Ahıska toprakları idi.
Zaten biz de altı göbek önce Ahıska'nın Cağımsan köyünden Posof'un Çançak (öncü asker) köyüne, oradan da yeni köye göçmüşüz.
Kadim dedem rahmetli molla idi. Dağıstan'da ve Ahıska'da medreselerde okumuş; aydın, milliyetçi, Kurtuluş Savaşı Gazisi, madalyalı bir vatan sever idi. Savaş anılarını fazla anlatmaz, gururlanmaz, bunun bir vatan borcu olduğunu söylerdi. Kibirsiz ve asil bir Türk'tü.
İnönü dönemi köyün çocuklarını okutuyor gerekçesiyle jandarmaya şikayet edilmiş ve ağır hakaretlerle birlikte jandarmanın şiddetine de maruz kalmıştı; çok üzülmüştü. Dedemin uğradığı bu hakareti köyümüzün sınır bölük komutanı (piyade) duymuş, dedemi yakinen tanıdığı için çok üzülmüş. Dedemin gönlünü almak için köye inmiş ve dedeme canı sıkılmamasını söylemeye başlamış; "Molla üzülme, jandarma cahillik yapmış, seni tanısalar yapmazlardı" gibi sözlerle dedemin gönlünü almaya çalışmış; dedem Molla Kadim (TOPÇU) "Yüzbaşım sende üzülme, ben bunu unuttum" demiş ve Sovyet topraklarında kalan Ahıska topraklarını göstererek devam etmiş: "Komutan, karşıdaki toprakları görüyor musun? Orada da bir zamanlar minareler yükselir, ezanlar okunurdu. Minberlerde Hutbeler, Kürsülerde Vaazlar devam ederdi. Ama şimdi yok, neden biliyor musun?" Yüzbaşının şaşkın bakışları arasında devam etmiş: "Çünkü orada Türk askeri yok. Allah ordumuza bir zeval vermesin, onun sayesinde ezanımız okunuyor, namusumuz güvende. Ben iki cahile kızıp da hiç ordumuza küser miyim? Sadece biraz üzüldüm o kadar" demiş.
Şimdi travma geçiren insanlar, Atatürk'e kızan insanlar, Türk Ordusu'na kızan insanlar Kurtuluş Gazisi Kadim TOPÇU'nun savaşarak kazandığı vatanda yaşıyorlar. Rahmetli molla dedem şükürcü; biz torunları da şükrediyoruz. Onlar isyankar… Keşke onlarla aynı ülkede yaşamak zorunda kalmasaydım. Bu mantık bize yeni bir Kurtuluş Savaşı yaşatacak. Biz de dedemizle aynı kaderi paylaşacağız, savaşacağız, hırpalanacağız; ama ordumuzu milletimizi yine seveceğiz.
Not: Kızdığınız Atatürk millete travma yaşattı; desteklediğiniz Amerika, Irak'a demokrasi getiriyor, aferin size. İrfan Topçu"
Başka bir şey eklemeye kıyılır mı? Hakkında sadece, saatler sürmesi gereken sohbetlerle soğutulabilecek yorumlara dönmeyelim mi?
Bu ülkücülerin olduğu, bu üretken insanların olduğu bir vatanda karamsarlığa yer ve hayat var mı?
Biz, ülkücüler olarak; "Ya bu deveyi güdeceğiz, ya da bu deveyi güdeceğiz." Yok başka bir yolu...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: