Salı, Temmuz 15, 2008

MÜLKÜN TEMELİ...

1960'lı yılların sonlarında Dedem'e;
- Bu memleketin hali ne olacak Dede? Diye sormuştum. 15-16 yaşın sade cesâretiyle. Dedem, yaşını başını almış bir ihtiyardı. Kurtuluş Mücadelemizi ve Cumhuriyetin tesis edilmesini bizzat izlemişlerdendi. Canlı tarihti üstelik.
- Yavrum! Serçe yeniden yürüyüş öğrenmeye niyetlenmiş! Kendi yürüyüşünü de kaybetmiş ve kalmış zıplaya zıplaya!... Diye cevaplamıştı sorumu! İçimden; "Bunamış artık! Ben ne soruyorum, o nediyor?" diye öfkelenmiştim...
Rahmetli, tesbitini 40 sene önceden yapmış. Biz anlamakta kırk sene gecikmişiz.
Dünümüzü, tarihimizi, kahramanlarımızı, var oluş mücadelelerimizi, 'Yedi Düvel'in bize ettiklerini unutmuş; bir daha yürüyüş değişmeye niyetlenmişiz ve zıplamamız aşikârlaşmış!
Önce Şemdinli'de bir savcı bulmuşlar, görevini yapan Silahlı Kuvvetlerimizin Komutanına -ki ilerde genel Kurmay Başkanı oldu- "Gladio, Çete, Derin Devlet, yargısız infazcı" dedirtmişler!
Bölücünün, hainin, eşkiyânın, PKK'lının adı; Özgürlük Savaşçısı edilmiş, gerilla diye sıfatlandırılmış; Vatanının bütünlüğünü, devletinin üniterliğini, Cumhuriyetini ve sınırlarımızı korumak için can verip can alan kahramanlarımıza "çete" denilmiş! Fark etmemişiz!
Zaman hızlı geçmiş, sahnelenen oyunun oyuncularının başarıları yüzünden, bir de demokratlık maskesiyle onları alkışlayan işbirlikçilerimizin de yardımlarıyla, gerillalaştırılan teröristlerin uzantıları Meclis'e kadar gelmiş! Meclis'e gelen terörist uzantılarından daha önce; onları alkışlayarak sırım oy sevdasıyla yanıp-tutuşan işbirlikçiler, Meclis'ten Muhteşem Türk Atatürk'ün mareşal üniformalı resmini kaldırtmak istemişler! Görmemişiz!
Sonra Ümraniye'den bir Savcı bulmuşlar! Yakalanan bombalarla ilgili tahkikatın adını hemen "Ergenekon"laştırmış ve "Devlet Yanlısı Çete" diye de sıfatlamışlar! Atatürk'ü sevenler, Cumhuriyet kazanımlarını savunanlar, gerçekten laiklik ve demokrasiden yana olanlar, Türklükleriyle iftihar edip "Ne mutlu Türk'üm diyene." diyenlerden yana olanların nerdeyse tamamını da, bu "çete"ye dahil görmüşler, göstermişler! Duymamışız!
Neyle suçlandığını bilmeden 13 ay cezaevinde kalan, orada yakalandığı hastalık yüzünden ölümüne 2-3 gün kala tahliye edilen ve çıkar çıkmaz başına ne geldiğini bile bilmeden, bir insanımız ölmüş! Bu ölen insan, güya bu "devlet yanlısı çete"nin kasasıymış! Ama ne hikmetse kefen parasızmış! Cenazeyi devlet kaldırmış! İncinmemişiz, canımız yanmamış! Olanları fark etmemişiz!
Bizim bildiğimiz ve gördüğümüz; bir insan her hangi bir gadre, hakarete, haksızlığa uğradığında şikâyetçi olur. Şikâyet merciinin adı, Cumhuriyet Savcılığıdır. Cumhuriyet Savcılığı müracaatı inceler ve şikâyeti haklı bulursa hemen bir iddianame ile yargının başlatılmasını ister. Hukuk yani yargı da, ne gerkirse onu yapar ve asla itiraz da edilmez!
Yeniden yürüyüş öğrenmeye niyetlenip serçeleştik ya! AB'ye gireceğiz yalanlarına inanarak olmaz güvercin taklaları atıyoruz ya! AB'ye girecek olan bu demokratlaşmış, hukuk devletinin İstanbul Cumhuriyet Baş Savcısı; 13 ayda zor hazırlanan 2500 sayfalık iddianame hakkında basına bilgi vererek kamuyu bilgilendiriyor! Ne güzel! Olması gereken! Ama aynı Savcı; soruşturması gizli olması gereken bir dava hakkında basının çoğu yanlış bilgiler verdiğinden şikâyetlenmiş!
Oysa yanlış bilgilerle milleti yanıltan ve dosya hakkında bilgiler veriyorlarmış edalarındaki işbirlikçi basın hakkında en az 3-4 kere ben suç duyurusunda bulundum! Bir şey olmadı!
Benim de aklıma; İstanbul'da Cumhuriyet Baş Savcılığı yapan, atamalarını Adalet Bakanlığı'nın yaptığı bir savcının, bir sabah kalktığında Şırnak'a tayin edileceği korkusu geliyor!
Neyse!...
İddianamesi 13 ayda zor tamamlanan, hele ek iddianamelerin de hazırlanacağı söylenen bu dava, artık yargının işi! Bu kadar kısa sürede iddianamesi hazırlanan dava, her halde bir 9-10 sene sürer! Şeriatın kestiği parmak ta acımaz!
Umarım bu arada, cumhuriyet kazanımlarımızdan bir bölümünü daha, AB-D'ye ödün olarak vermeyiz!
Nerdeyse özerkliğini ilan etmiş olan Diyarbakır'da, gözlerimizin içine baka baka bayrağımıza el uzatıldı! Farkındasınız değil mi Cumhuriyet Savcıları?
"ADALET, MÜLKÜN (DEVLETİN) TEMELİDİR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: