Çarşamba, Temmuz 02, 2008

AĞUSTOS'TA KAR VAR, TİTREYECEĞİZ!...

Yine sûni bir gündem, yine sanal bir fırtına, yine devâsa meselelerin üzrine sis bombası!....
Böylesine zorbalığın cenneti bir ülkede demokrat olmaktan kolay ne ola ki?! Nasılsa "Seçin!" dediklerini seçtiriyorlar, sonra seçtirdiklerini seçenlere istedikleri hakaretleri ediyorlar; seçtirdikleriyle mecliste sağladıkları ezici çoğunluğa güvenerek kurumları birbirine düşürüyorlar, ahbap-çavuş ilişkileri ayyuka çıkan eski kadrodan arkadaşları ehil elemanların başına dikiyorlar, Sultan Abdulhamit Han'ın istihbarat örgütünü çöpe attırabilecek kadar güçlü bir istihbarat ağı kuruyorlar, her kesin bir takip edeni ve her takip edenin de bir takip edeni var!
Aleyhte konuşanları, önce listeliyor, sonra kendi gazetelerin de adını açıklayarak alt yapıyı hazırlıyor ve sonra da der-dest ediyorlar! Buna itiraz etmeye niyetlenenlere ise; "Her kes yargıya güvenmelidir!" diyorlar. Doğru söylüyorlar aslında! Her kes elbette yargıya güvenmeli ama kendilerine karşı açılan dâvâdan dolayı "Hukuk Darbesi" diye feryat ediyorlar! Nedeeeeen?
Aklıma neler neler geliyor! Ama söylemeyeceğim!
Bu memlekette ABD'nin onaylamadığı hiç bir işin hele bir darbenin asla mümkün olmayacağını, kadim müttefikimizin yetkilileri söylüyorlar! Uzun yıllar, bu memleketin Milli İstihbaratının sevk idaresini ABD'nin, CIA'nın yönlendirdiğini söylemeyen ve bilmeyen yok! Tezkere olaylarında mani olan, engel olan olarak gördükleri Silahlı Kuvvetlerimize acayip tazyikler uyguluyorlar! Başımıza çuval geçiriyorlar! Kırmızı Çizgilerimiz(!)i, renk körü oldukları için görmüyorlar! BOP Eş Başkanı edecek kadar kendilerine sadık bildikleri Başbakan'ı, tezkere olayından dolayı cezalandırıyorlar! Önce vaz geçip sonra, nedense bir daha sil baştan sahipleniyorlar!
İncirlik Hava Üssü'nün nükleer bir cephaneliğe dönüştürüldüğünü, bağırıyor milli basın! Üzerimizden geçerek Irak'a girememenin hesabını, göbeğimize basa-basa İran'a saldırırken görecekler besbelli! Gül/mey/en Hocayı önce, burada berat ettiriyor, sonra gönderiyorlar!
Bu arada hükümet te onlar ne emrederse harfiyyen yapıyor! Milleti o kadar kendi canıyla ve midesiyle başbaşa bıraktılar ki; artık nerdeyse kimsenin, İran'a yapılacak bir saldırının bu memlekete neye mal olacağının hesabını yapmasına zamanı yok!
Zamlar peşpeşe ve can yakıcı! Habire dolar ve euro ile satılan vatan topraklarını korumak uğruna, hemen her gün şehit veriyoruz! 2001 deki krizden çok daha fazla, nerdeyse iki katı fazla işyerinin kapandığını, yarı resmi ağızlar rakam-rakam açıklıyor! Aç ve işsiz sayımız gün geçtikçe artıyor! Köyler, kasabalar, ilçeler, hatta bazı küçük vilâyetler korkunç bir hızla göçüyorlar! Metropol şehirlerimizin yerlilerini bulabilmek mümkün değil. metropollerimizde asayiş, hak getire!
Çöl sıcaklarından daha fazla milleti bunaltan, bu son baskılarla ilgili iki şeyi; biri uygulanan, biri dikte ettirilen iki olayı mutlaka cevaplanmak üzere sormak istiyorum:
1- Logendijk adındaki densizin; "Önemli olan büyük-balığa ulaşmak." talimatından rahatsızlık duyan bir vatan evlâdı yok mu? Adamın sözünü, milletin de benim de "büyük-anıt" olarak algıladığımızı fark eden duyan kimse yok mu? Yoksa, gırtlağımı parçalayarak; "Nedeeeeeeen?"
2- Tercüman gazetesi genel yayın Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi'nin derdest edilişinde kameraların çekmesine mani olmak için; "Çekerseniz kelepçeleriz!" diye tehdit edip, çekimin devam ettiğini görünce kelepçeleyerek rencide ederlerken; devletini, cumhuriyetini, milletini ölesiye seven bütün Türklerin rencide edildiğinin farkında olan yok mu? Bu hukuk veya hukuksuzluk, yarın onlara da lâzım değil mi? Bir yılı aşkın bir süredir iddianamesi bile olmayan bir dosya için milletperverlere reva görülen bu hakaret, bu baskı nedeeeeeen?
"Canım dediklerim canımı aldı/ Gönül sarayımı yıkıp gittiler." Artık milletimden ve kendimden başka kimseye, gü-ven-mi-yooo-ruuum!...
Çöl sıcaklarından sonra, Ağustos'ta güvendiğimiz dağlarda kar var her halde! Meteoroloji raporlarına göre titreyeceğiz!...
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: