Pazartesi, Ağustos 04, 2008

AL BİRİNİ, VUR ÖBÜRÜNE!...

Kendi paramla milletime ve kendime zarar vermemek için "yaygın basın"dan gazete almayalı yıllar oldu. Paramla aldığım iki gazeteden, -biri gazetemiz- ve internetten okuduğum satır arası birkaç haberden yola çıkarak; haberciliği, haber kirliliğini, insanlarımıza nasıl düşüncelerini bulandırarak hükmedildiğini anlatmayı deneyeceğim.
Fatih Altaylı, deneyimli bir gazeteci ve öylesine deneyimli ki yıllarca milyon dolarlara transferler yaşayan "dolma kalemler"le içiçe olmanın verdiği gözlem destekli bilgilerle dolu. SKY Türk'te Serdar Akinan'ın programına telefonla bağlanarak; "Hitler de seçimle gelmişti. Daha sonra kendisine muhalif 1 milyon ismi sindirdi, hapsetti... Bugünkü gözaltılar da öyle. Artık damara basıyorlar. Hurşit Tolon gibi sevilen bir paşayı almak damara basmak demektir. Dahası sırada medya patronları da var." diyor ve Altaylı'nın bu îmâsı üzerine Serdar Akinan devam ediyor; "Ben açıkça söyleyeyim. Sabahtan beri Aydın Doğan ve Ertuğrul Özkök'ün de gözaltına alınacağı yolunda ciddi söylentiler var." Şimdi iş satır aralarında. Uyduruk, boş ve hayâlî senaryolarla olduğuna inandığım, yapılan son gözaltılardan bahsediliyor. "Artık damara basıyorlar. Hurşit Tolon gibi sevilen bir paşayı almak damara basmak demektir." diyen Fatih Altaylı, diğer göz altına alınanların sevilmediğini mi söylüyor veya kendi sevdiklerinin haricinde kimseleri, kimsenin sevemeyeceğini mi zannediyor?
Milyonlarca vatandaşın ilgisini ve güvenini kazanmayı başarmış Sivil Toplum Örgütü liderlerinin göz altına alınması, nasıl kazandığı şaibeli bir patronun göz altına alınabileceği kuşkusu kadar önemli değil mi? Bir para babası olarak Aydın Doğan'ın; Başbakan Mesut Yılmaz ve Eşi'nin arasındaki saygısız, ukalâ oturuşuyla ve beceremediği alkış çalışıyla hafızalara kazındığının farkında mıdır?
Bir başka yılların gazetecisi Aykut Işıklar; "Bir politikacı “Bu memlekette bu medya düzelmeden, bu ülke düzelmez.” demişti. Çok doğru. Bu gazeteler, bu televizyonlar düzelmediği sürece olmaz. Eğer düzelirse medya beş sene içerisinde toplum da düzelir. Ruhat Mengi benim muhabirimdi. O Türkiye hakkında yorum yapıyorsa Türkiye bitmiştir. Bunların yazdığı yazıdan ne olur ki?" diyerek, açıkça isim vererek, "dolma kalemler"den bir kesimi, kadın yazarları ve kanaat önderliğine soyunmuşları tarif ediyor! Cümleyi her okuduğumda; hem Işıklar'ın kendisini ve gençliğini anlatan cümlelerinden, hem de kendi gençliğimizi hatırladığımda neler düşünüyorum neler! Benim aklımı bu kadar karıştırmayı beceren bu söylentiler, millette neler yapmaz ki?...
Bir başka ve epeyce katılımı olan bir münakaşa; 9 sene önceki asrın felâketi sayılan Gölcük Depremi'nde hayatını kaybedenlerle, Konya'da ki kaçak inşaatta hayatlarını kaybeden sabiler mukayese ediliyor! Konya'da hayatlarını kaybeden çocuklar, namazda hayatlarını kaybettikleri için şehit, Gölcük'te hayatını kaybedenler barlarda-pavyonlarda ve sarhoş olarak öldükleri için cehennemlikmiş!...
Aklımı başımdan alan, insanlığımdan hayâ etmeme vesîle olan; bu dar, çukur, câhîlane ve insanlık dışı münâkaşa hakkında bir şey söyleyebilecek çıkarsa helâl olsun!
Basına sansür uygulansa feryâd ederiz! Sansür uygulanmasa veya kontrol edilmezse kimin elinin kimin cebinde olduğuyla asla ilgilenmeden; sistemimize, cumhuriyetimize kast düşüncesiyle saldıranların işbirlikçiliklerini önemsemeden; eli tüfeklinin yanında duran av köpeği tavırlarıyla, paralı patronların yanında duran veya durma yarışına girenlerin söyledikleriyle avunur dururuz!...
Bu avunmaların, bu abesle iştigallerin adına da basın deriz! Habercilik deriz! Gazeteciliğin şerefiyle oynayarak Hasan Tahsin'lerin kemiklerini sızlatırız!...
Bu haber ve habercilerle donanmış siyasilerimize de bir iki lafım olmalı! 55 yaş ile 70 yaş arasındaki delikanlı(!)ların genel başkanlıklarındaki partilerimiz var! Hiç bir delikanlı genel başkanın yakınına 40 yaş veya civarındaki yaşlardan kimse sokulamaz bile! Hepsi darlandığında Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ve Bursa Nutku ile gençlere seslenir ama asla gençlere bir çalışma masası gösteren çıkmaz! Gençlerin adresi sokaktır, gençlerin işi sadece anarşiye ortaklıktır!...
Üçünün de rahatsız olduğunu bildiğimiz; Başbakan'a da, "İki DB" ye de geçmişler olsun! Hayırlı uzuuun ömürler!...
Al birini vur öbürüne!... Bir körler savaşıdır, bir körler yarışıdır organize edilmiş ve milyonlarca kör taraftarın alkışlar çaldığı bir siyâsi arenâdayız vesselâm!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: