Perşembe, Ağustos 21, 2008

İÇ MÜCÂDELE, İÇ SAVAŞ!...

Muhteşem Türkler,
Gönüldaşlarım; Okurlarımızdan aldığımız iletileri, birebir yaşadığımı arz etmiştim. Ama bazılarını paylaşmak gereği duyuyorum. Adını saklayarak sadece ileti mahlası ve adresiyle yazan bir taraftarın sözlerini, sizlerle paylaşmak ihtiyacı duydum. Bu cesur taraftar; "Millî Suçlular" başlıklı yazıma, bir yorum göndermiş!
Buyurun; "Başına Devlet BAHCELİ kadar taş düşsün emi... a.i herif birde kalkmış ülkücülükten bahsediyorsun. (satukhan@hotmail.com)"
Ülkücülerin, ülkücülükten ve milliyetçilikten geçinenlerle; devrimcilerin, devrimcilik ve solculuktan geçinenlerle hesaplaşmalarını tamamlamadan; dış güçlerle ve işbirlikçilerle mücadelesinin zor olacağına inanarak; bu yazım da bendenizin, bu ve benzerlerine cevabım tabi:
Adını saklayacak kadar cesur Kardeşim;
Gerçekler can acıtsa da gerçektir ve çıplak gezer!...
Taraftarlık, nefer zihniyetli her insanın hakkıdır. Ve kimsenin kimseyi, taraftarlığından dolayı suçlamaya hakkı yoktur. Apo çukurunun bile, Ali Kalkancı adındaki uyanığın bile tarfatar bulabildiği bir memlekette, "Bahçe MHP'nin Talancısı" na taraftarlık, elbette mazurdur.
Ama bir insanın hem ülkücü, hem de Bahçeli taraftarı olabilmesi mümkün değil!...
Lütfen öfkenizi biraz kontrol ederek ve eğer varsa sağduyu ve sadakat duygularınızı harekete geçirerek sadece 2 (iki) saat Başbuğ'la ve Başbuğ'un söyledikleri ile ilgili bir iki kitap okur musunuz? Ona üşenirseniz -ki zaten üşenmeseniz Bahçeli taraftarlığı ile ülkücülüğü karıştırmazdınız- internetten bir bakın! Bahçelinin mi, Deniz Baykalın mı, Recep Tayyip Erdoğan'ın mı, Muhsin Yazıcıoğlu'nun mu, veya kimin, kimlerin Başbuğ'un ideallerine daha yakın veya daha uzak olduğunu göreceksiniz.
Görmezseniz, göremezseniz zaten sizden taraftardan başka bir şey olmaz ve mazur sayılırsınız!
Söylediklerimde -ki bu söylediklerimi yazarak söylüyorum- yalan varsa, bühtan varsa, neden incitir sizleri?! Veya neden tekzip etmezler?
Hayatımı ülkücü olarak yaşadım ben. Eğer artık ülkücülük, "Debisi düşük D.B."l erden Devlet Bahçeli taraftarlığı ise, alın ülkücülük sizin olsun! Devrimcilik te diğer "Debisi düşük D.B." Deniz Baykal taraftarlığıysa, alın devrimcilik te sizin olsun!
PKK'lıdan ve hainlerden rahatsız olmayan, bir MHP'i ile tokalaştığında temizlik hastalığı tutan ama PKK'lılarla tokalaşıp on buçuk saat yerinden kalkmadan oturabilen, Hasip Kaplan gibi tescilli bir PKK'lı ile Meclis'in rengini tamamlayabilen, Apo çukuru gibi "farklılıkların farkında olarak" bütünlüğümüzü göz ardı eden, "MHP ideolojik yüklerini atarak..." sözünü yol arkadaşlarına söyletebilen; İkiz Yasalar'la, Uyum Yasaları'yla millî bütünlüğümüzün temeline zarar verebilen, D.Bakır'da il başkanına Kürtçe oy toplamasını salık verebilen, tek dile sahip çıkamayan birisi ile durmak Ülkücülükse; alın sizin olsun!
Belki tesadüf ama korkunç bir zaman örtüşmesiyle, "Çatı Parti" ve "Çatı Hareketi"nin zıt uçlar olarak bilinen iki ağızdan çıkmasındaki plânın, hesabın farkında olamamak veya bilerek bu projeye katılmak ülkücülükse, alın sizin olsun!
"Ben bir Türk'üm, dinim cinsim uludur" demek bana çok yeter. "Türk'üm. Bu ad her ünvandan üstündür." diye -tek başıma da kalsam- naralamak bana çok yeter.
"Türk Ulu Tanrı'nın soylu gözdesi
Malazgirt Bizans'ın Türk' secdesi
Budur Peygamber'in Hakk'ka müjdesi
Engüzel marşını vurmada mehter
Ya Allah, Bismillah, Allah ü Ekber"
diye 1971'in 26 Ağustos'unda Malazgirt tepelerinden haykırarak geldiğimiz; marşımız, sloganımız, inancımız bana çok yeter!
Kahramanlarına ve ülküdaşlarına sahip çıkmayandan, çıkamayandan; ABD Büyük Elçisi'nin daha göreve başlamadan ziyaret ettiği ve ; "Sayın Genel Başkan! Sizinle çok uzun süreli birlikteliğimiz olacak." şeklindeki talimatına itiraz edemeyen birisinin, milliliği yoktur! Milli olmayan birisinin yanında durarak ta bırakın ülkücülüğü, milliyetçilik yaptığını zannetmek, abesle iştigâldir.
Son söz olarak;
Bana hitaben sarf ettiğiniz; "a.i herif" iltifatı(!)nı da, -tevâfuken- sansürleyerek yazdığım halinden hareketle bir karakaçan naralaması sayarak aynen sahibine iade edip, yargı ve kararı da Türk Milletçilerine bırakacağım...
Bütün hür akıllı, mücâdele adamlarını iç hesaplaşmaya davet ederek;
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: