Perşembe, Ağustos 07, 2008

GÜZEL GÜNLERDE UTANMAZ MIYIZ?

Kendime firardayım ya!
Padişah olup ferman çıkaran nefsime kafa tutarak; "Dağlar benimdir." diye kendime kaçaklardayım ya! Kavga ve savaş kaderim olarak yazılmış ya! Aklım mantığıma, mantığım yüreğime, yüreğim bedenime; aklım kesti keseli millet uğruna, milliyet uğruna, devlet uğruna, istiklâl uğruna, vatan uğruna, bayrak uğruna ve kahraman şühedânın uğruna savaş diye emir vermiş ya!...
Kendime olan firârımda; kendimle ve bana benzer savaşçılarla kavgaya niyetliyim!
Bir insanın suçu sabitlenip cezalandırılıncaya kadar suçsuz olduğunu hukukumuz söyler, her kes te bunu böyle bilir. Bazen hukukun suçlu gördüğü ama kamu vicdanının ak-pak bağrına bastığı, kahramanlığını teslim ettiği haller de olur!
Suçlu her kimse, elbette cezalansın cezasını çeksin! Ama bu suçlu her kimse...
Adamlar; -adam derken adama hakaret- sistemimizin, demokrasinin nimetlerinden faydalanarak, seçim sistemimizin acayipliğinden faydalanarak, terörist olarak yargılanırken seçilip Meclisimiz'e girebiliyorlar! Devletimizin zirvesinde yemeğe davet edilebiliyorlar! Aynı kişiler; Mehmetçiğimizin itlâf ettiği teröristlerin cenazelerine katılarak devletimize ve onları itlaf eden Ordumuza hakaretler edebilecek kadar pervasızlaşabiliyorlar! Devletin resmi araçlarını cenazelerin taşınmasında kullanabiliyor, itlaf edilmiş hainlerin resimlerini mecliste milletin gözüne sokabiliyorlar! Ve yerli işbirlikçiler tarafından, dolma kalemler tarafından, uzaktan kumandalı kucağımızda oturup sakallarımızı yolanlar tarafından, onların insan haklarından falan bahsediliyor!
Bizse siyâsi televolecilerce, siyâsi tele kulakçılarca toplanmış bir "Küfürnâme Külliyatı"nın yine aynı kanallarca ısrarla yazılıp çizilmesi üzerine; bölücülerle, hainlerle, sınır ötesinde veya içeride canları pahasına savaşarak görevler yapmış; şerefsiz bölücülerin ve destekçilerinin ölüm listelerine girmiş kahramanlarımızı; Paşalarımızı sadece tutuklandıkları için savunmaktan imtina ederiz!
Yuh bize! Yuhlar bize! Demem mi şimdi ben?
Adamlar, nerdeyse Muhteşem Türk Atatürk'ü suçlayacaklar! Farkında değil miyiz?
Genel Kurmay Başkanımız'ın seslendiği, güvendiği millet biz değil miyiz? Dini, Allah'ı, namazı,Kur'an'ı, imanı siyasi malzeme edenler ve yerli işbirlikçilerin el ele vererek, Atatürk'ü, Cumhuriyeti, laikliği malzeme edenlerin de gizli destekleriyle; müttefik(!)imiz ABD ve AB adındaki Haçlı'nın ısrarlı dayatmalarıyla millî değerlerimizin, Türk kimliğimizin, Türk'üm diyenlerimizin linç edildiğinin farkında değil miyiz?
İddianame diye sunulan "Küfürnâme Külliyâtı"ndan bir şey çıkmayınca, şimdi rencîde edilerek tutuklanan kahramanlarımız teker teker tahliye olduklarında yüzlerine bakabilecek yüzümüz olacak mı?
Sadece İlhan Seçuk ve Mustafa Balbay yakalandığında mı feryat edilir? Onlar da tahliye olur olmaz korku propogandası yaparak, sanki Ziver beğ Köşkü'nden gelmişlermişçesine, sanki C5'lerden, mamaklardan gelmişçesine ağlayarak milletin sindirilmesine yardım ederler ve bizler de susarız öyle mi?
Yuh bize! Yuhlar bize! Demem mi şimdi ben?
En milliyetçi tarifli partinin genel başkanı; Ülkücülüğün ve MHP'nin bânisi Başbuğ'un emanetlerini terk ederken; "Güngören'de patlatılan bombanın içimizde patlatılacağını" düşünerek Erciyes Kurultayını bitirip korkusunu açıklar; solcu, en ulusalcı ve Atatürk'ün partisi olarak övünülen parti, Genel Kurmay Başkanlığımız'la kavgaya tutuşur, bizler ise susarız!
Türk Milleti'nin mensuplarıyız, Türk'üz değil mi? "Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin değişilir topu da bir sokak kaltağına" diyerek geldik onlarca yıldan değil mi?
Mahkeme sonuçlansa ve bazıları cezalansa bile; niye cezalandırıldıklarını bilmiyor muyuz? Unutacak mıyız? Millî duruşun da bir bedeli olmamalı mı? Bu kahramanlar, hepimiz adına bedel ödemiyorlar mı?
Kendime firarlığım; bu şekilde davranırsak, sürecek gibi!
Ve sadece gücü yeten yetene tarifli bu günlerin de geçtiğini hep beraber göreceğiz! Ama o günlere kadar ben; kimseyle değil sadece kendimizle, Türk Milliyetçileriyle kavga edeceğim!
"Tarihi ben mi yazdım, tarih mi beni öğen
Ben miyim böyle tevekküle baş eğen?" diye feryad edeceğim!
Yine de o güzel günler çabuk gelsin ve bizler utanalım istiyorum!
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: