Çarşamba, Ağustos 20, 2008

"ASKER MİLLET"İN DEVLETİ...

Mademki insanız, eşref-i mahlûkatız mademki, mademki aklımız var, düşünmeliyiz, fikretmeliyiz ve bu özelliği bize nasibedeni zikrederek şükretmeliyiz...
Devletle milleti ayrıştırdık bilerek-bilmeyerek!...
Milleti; halklara ayrıştırarak halk ettik bilerek-bilmeyerek!... Kullanımı doğru olan "Türkiye halkı" ile, kullanımı milletliğimizi hedef alan "Türk halkı" kavramlarını karıştırdık birbirine!...
"Devlet; milletin teşkil etmiş halidir. Teşkilatlanmış halidir." Tarifini bile bile; millete çok yabancı, milletten çok uzak, milletine ve halklarına hasım bir teşkilât çıkardık ortaya!
Devlet ve devletçilik oynayanlar kendi hallerinde; millet kendi başının çaresine bakmak için cebelleşip durmakta!
Vergi veren yok! Verginin alınabilmesi için kazancın kontrol edilebilmesi mümkün değil! Ekonomimiz YTL veya TL birimiyle hesaplanır, bağlanır ama piyasada dolaşan para dolardır, eurodur! El koyulan milyon-milyon eurolara kadar çok dikkatle izlediğim ve muhabbetle yad ettiğim Sinan Aygün'ün kasasından -ki TOBB Başkanı aynı zamanda- YTL çıkmayınca ürktüm! Oysa ben de, yıllardır cüzdanımda; bir liramız bir dolar olduğu gün yakmak hayaliyle bir dolar saklarım!...
Yastık altında saklanan birikimlerin; resmen kayda alınması mümkün olmayan yabancı paralarla yapıldığı bu şartlarda vergilendirilebilmesi mümkün müdür?
Devlet; "Kör tuttuğunu..." mantığıyla, bordroya dahil ettiği kişilerden kendi verip, kendi keserek vergi topladığını zannediyor! Daha önce çalışanlarının tamamı bordro içinde olan KİT'lerimizi tek-tek özelleştirme adıyla elden çıkaran hükümetler sayesinde, bordroluları da elden çıkardık! Elden çıkan, çıkarılan kurumlarımızın tamamına yakını da; içleri boşaltılıp, makina ve motorları, başka ülkelere nakledildikten sonra çürümeye terk edildi!... Ve hâlâ; "Babalar gibi" satarız!...
Yasa koyucu-yasama var! Yasaları uygulayacak olan yürütme var! Yasaların ve yürütmenin var olduğunu ispatlamaya yarayan yargı da var ama ne hikmetse asayiş yok! Huzur yok! Hemen hemen her yerde anarşi var! Dağ kanunları hükmünce gücü yeten yetene!...
İmam Hatip Liselerimiz var. İlâhiyat Fakültelerimiz var. Yıllardır buralardan mezun olmuş, ehil olmaları gereken sayısız dinî eğitim-öğretim almış insanlarımız var ama nerdeyse tamamına yakını okur-yazar olmayan şeyhlere tâbi! Okur-yazar olmayan herhangi bir şeyhe intisaplı olmayanın, ikbalinden emin olması mümkün değil!
Devletimizin kurucusu ve kurduğu devleti koruması, Anayasa'da hükme bağlanmış Ordumuz var. "Asker millet" tarifli milletin, bütün olumsuz şartlar ve olumsuz tariflere rağmen güvenilirlikte ilk sıradan asla indirmediği, dünyanın sayılı güçteki ordularından biri tarifli bir ordumuz var. Ama sınırlarımız yol geçen hanı!
Orduya yapması gerekeni söyleyemeyen bir siyasi iradesizlik yüzünden, Ordumuz; emir bekleyerek ne yapacağını bilemez durumda! Sadece savunmaya geçtiği için gelenin vurduğu, gidenin vurup kaçtığı ve hemen her gün şehit veren bir ordu!...
Artık milletin gönlünde ve gözünde istisna makam ve ünvanlardan olan kurmaylık ve paşalık sıfatları da korkunç şekilde irtifa kaybetti!...
Emniyet güçlerimiz, Polis teşkilâtımız var. Araştırma Planlama Koordinasyon adıyla kurulmuş ama onlarca yıldır sadece APK diye adlandırılmış ve kızağa çekilmiş personelin maaş kartlarına mecbur edildiği bir müdürler biriktirilen daire başkanlığımız var! Görevden alınan herhangi bir emniyet müdürünün yerine talip olarak bekleyen yüzlerce müdür var APK'da!... Müdür olmalarına rağmen müdür edilmeyen bu birikim, görev alabilmek için ya bir şeyhe ya da iktidarın etkin bir milletvekiline yağcılık-yalakalık yapmaya icbâr edilmiş!...
Kurumlarımız birbirinden kopuk ve nerdeyse birbirine rakip; bürokratlarımız ya kendi yerlerini muhafaza, ya da bir başka kadroyu alabilmek için bir başkasının açığını yakalayabilmek için pusuda; milyon dolarlık ve belgelenmiş rüşvet alan millet vekili dokunulmazlığı zırhına sahip başbakan danışmanlarımız var ve devletimiz var!...
Böyle bir devletten de, ancak günümüz yönetimsizliği beklenir ki bu; bu dünya nizamından mesul milletin kaderi, sayılabilir mi?
Devletle milletin çekişmesinden, kavgasından kim veya kimler yararlanır? Fikretmeyelim mi?
Bir daha bize fikretme gücünü vereni zikrederek şükretmeyelim mi?
"ZAMANI TANRI YAŞAR. İNSANOĞLU HEP ÖLMEK İÇİN TÜREMİŞ."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: