Cuma, Ağustos 29, 2008

FİRARDAYIM, KAYBOLDUM!...

Zordayım Dostlar, Ülküdaşlarım dardayım!...
Kendime firarımda, kayboldum!
Beni, benim kadar tanıdıklarını zannettiğim yarım asra yakındır tanıdıklarımın çoğunu tanıyamamış olmamdan dolayı kendime kırgınım! Bildiğim tek şekilde yaşadım hayatımı! Ülkücülükten başka bir şey bilmedim, bilemedim, merak ta etmedim!
Milletini sevendi Ülkücü. Vatanını sevendi. Tarihine, geçmişine, inancına, ceddine ve soyuna sadıktı!... Davet beklemeden, başlatılmış bir "Kutlu Sefer" e katılan, isimsiz süvariydi. Ödülü Allah rızasıydı Ülkücünün...
Alınmaz, satılmaz; terk etmez dolayısıyla da terk edilmezdi Ülkücü! İkbalini düşünmez, verilen görevden kaçmaz, verilen göreve kendisini yetersiz görüyorsa yerini bir ülküdaşına şevkle, hevesle verirdi...
Seçerdi ülkücü, seçilmezdi! Ülkücünün ülkücüden farkı olamazdı çünkü...
Emânetin ehlini bulabilmek için beynini patlatır; ehîl, liyâkatli Ülküdaşını bulabilmek için gerekirse Türkiye'yi dolaşırdı sessiz sedasız!
Ülkücü, ülkücünün kardeşiydi! Ülkücü, ülkücünün yoldaşıydı! Ülkücü, ülkücünün kader ortağıydı! Ülkücü İmanlı Türk'tü, İmanlı her Türk ülkücüydü ülkücüye göre!
Yakın hedef olarak; "Yüz milyonluk milliyetçi Türkiye", uzak ve nihaî hedef olarak "Turan"ı bellemişti. Rehberi Kur'an, hedefi Turan'dı ülkücünün...
İçerde kimlikli ve muktedir, dışarda karakterli ve adil bir devleti olmalıydı Ülkücünün! Her ferdi tek tek ülkücüleşmiş Türk Milleti, dünya nizamından sorumlu olmalıydı! Ezilenlerin hamisi, ezenlerin hasmı olmalıydı ülkücünün millî devleti...
Ya devlet ülkücüleşmeli, ya da ülkücüler devletleşmeliydi!
Ülkücü; ne iş yapıyorsa en iyisini yapmakla mükellefti! Ülkücüden daha iyi birisi ancak bir başka ülkücü olmalıydı!...
Her kesin, her ülkücünün kendisiyle amansız ama sessiz bir yarışı vardı. Liderin, Başbuğ'un ülkücüyü tanımasına gerek yoktu, tanıması elbette şerefti ama bilmesi çok yeterdi! Başbuğ'a yakın mesai yapanlara gıpta ederdi her ülkücü sessizce ama asla, kimsenin Başbuğ'a yakın yerine de heveslenmezdi!...
Ve her yerde vardı, her yerde hissedilirdi ülkücü! Gezişinden, duruşundan, elindeki kitabından, hitâbından; edebinden, âdâbından belliydi ülkücü!
Her ana-babanın tek hevesiydi çocuğunun bir ülkücü arkadaşının olması! Çocuğunun ülkücülüğü ile her ana-baba iftihar ederdi!
Gençtik, hatta çoğuna göre çocuktuk ama en ekâbirlerden saygı alırdık! Büyüğe saygılı, küçüğe sevgili, yasalarla sıkıntısız, devlete-millete sadık insanlardık!
Parasız pulsuzduk, aşsız işsizdik ama varımızı verirken asla elimiz titremezdi! İflas etmiş babamızın kalan mallarından gizlice alarak cezaevlerindeki ülküdaşlarımıza götürebilecek kadar malımıza hasımdık! Açılmış bafra sigaramızı karakoldaki arkadaşımıza elimiz titremeden verebilecek kadar bonkördük!
"Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin; her şey Türk tarafından, Türk'e göre, Türk için." diyecek kadar bağımsızlığa inanır öyle davranırdık! Türk'ü Türk olduğu için sever, "Ne mutlu Türk'üm diyene." diyeni baş tacı ederdik. Kimseyi ama kimseyi ötekileştirmemiştik, ötekileştirmezdik!...
Bize, bizim nazarımız mı değdi?! Bizi, biz mi harap ettik?! Bize, bizden başka hiç ama hiç bir kuvvetin, hiç kimsenin gücü yetmezdi, yetebilmezdi!
Çok severek, hevesle ölebiliyorduk Devletimiz-Milletimiz uğruna! Ölerek çoğalıyor, ölerek diriliyorduk!...
Ne oldu bize? Her yere hakim olmamız, her yeri kontrol etmemiz gerekirken neden yok olduk bu kadar çokluğumuza rağmen? Büyüdükten sonra ölenlerimizi hatırlayarak korktuk mu? Yoksa hep korkarak mı büyümüştük ve bu yüzden mi şehit olamamış, ölememiş sağ kalmıştık?
Ülküdaşlarım;
Allah rızası için bir yol gösterin! Dedim ya kendimde kayboldum! İdeolojik yüklerini atarak merkez bir parti olmaya soyunmuş partimde çok yabancıyım! Partim de 43 seneden sonra bana çok yabancı!...
Ve bu yabancılıktan canım yanıyor! Kalbim ağrıyor! Sıkılıyorum, hazmedemiyorum artık!
Ülkücüyüm demekten, ülkücülükten geçinen lümpenler yüzünden utanıyorum!...
Bu acayip utançla yaşamayı da asla kabullenemedim, kabullenemiyorum!
Kayboldum! Kayboldum! Ülkücülükten başka bir şey de bilmiyorum!...
Türkiye'de, Türk Yurdu'nda Türk kimliğimle garibim!
Sesimi duyan bir ülküdaşım var mıııııı?...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: