Cumartesi, Ağustos 16, 2008

MÜSTEMLEKE MİYİM KARDEŞİİİİİM?...

Dağda PKK!...
Kırsalda PKK!...
Büyük şehirlerimizde PKK!...
Başkentimizde PKK!...
Yetmemiş, yetmediiii!
Meclisimizde, PKK'nın açık desteği ile bağımsız olarak seçimlere girip, sonra partileşenlerden birisi; "Üniter yapıya saygılıyız, ancak tek millete asla, asla... Bizi kimsenin farklı alana itmeye hakkı yok. Cumhurbaşkanı'nın dediği farklılıklar, kravat veya elbise değil, kültür ve dildir. Başbakan, 75 Kürt milletvekili olduğunu söylüyor. Uçakta aklına Kürtler geliyor. Burada siz niye hatırlamıyorsunuz? Kürt milletvekilleri niye konuşmuyor? PKK, bu ülkenin bir gerçeği; hayır mı diyelim?" diye nara atıyor!
Yani PKK'lılığı asla asla ayıp saymayan, PKK'yı terör örgütü görmeyen, PKK'nın siyasallaşmışları mecliste!...
Onların tarif ettikleri şekilde saysak ve -haşa- hepsini PKK'lı saysak toplam nüfusları 6-7 milyon. Bu memleketin nüfusu 75 milyon beğleeer!...
Heeeyyyy!
Neler oluyor? diye sorasım geldi ama cevabım da hazır: Günaydın!...
Bu işlere; laik-antilaik münakaşalarının kutuplaşmaya gitmesine izin vererek geldik! Muhteşem Türk Atatürk'ümüzü, solculara; dinimizi, siyasi malzeme olarak kullanan 'Milli Görüş'çülere; Cumhuriyet ve demokrasiyi onlarca yıl "halklar, halklara eşitlik, halklara özgürlük, halkların kardeşliği" teraneleriyle inkâra hazırlanan sinsi demokrasi havarilerine teslim ederek bu günlere geldik!...
Kimsenin cenâbetlikten sonraki gusül suyunu, kimsenin üstüne serpmeğe hakkı yok!...
"Sen 'Ne mutlu Türk'üm diyene' dersen birileri de ne mutlu bilmem neyim der." dediler, sessizce seyrettik! Kendilerine oy vermeyen samimi müslümanları "Patates dinliler" diye tarif ettiler, seyrettik! Muhteşem Türk Atatürk'ü dinsizlikle itham ettiler, sustuk seyrettik! Dünyanın en imanlı ordusunu nerdeyse "Allahsız!" tarifli ettiler seyrettik! Asker; devletin korunma refleksi olarak tepki verdi, "Cunta" dedik, "dikta" dedik!
Şimdi demokrasi gereği olsa zoruma gitmeyecek ama AB'nin zorlama ve dayatmalarıyla ordumuz nerdeyse erk olma tarifini kaybetmek üzere ve birileri, "Ordu nerede?" diye feverana başladı! Onu bunu bilmem artık! Birilerinin; inisiyatif kullanma zamanı, eğer bu gün değilse ne zaman? Demokrasi sekteye uğrarmış! Seçme seçilme hakkına saygısızlık olurmuş!
Kürsü dokunulmazlığı muhafaza edilmeseymiş, meclisten DEP'li vekiller tevkif edilerek götürülürken Meclis Başkanı'nın istediği imzayı atsalarmış, şimdi Cumhurbaşkanı'da, Başbakan'da siyaset yapamıyor olacaklarmış!
Gördünüz mü Meclisimizdeki PKK uzantılarının demokrasi kahramanlıklarını!...
Eğer dedikleri gibi idiyse, bahsettikleri kişiler siyaset yapmasalardı Bayrağım yarıya mı inerdi?Bu kadar yıl kandırılmayı hak edecek ne günahımız var? Bu kadar yıl, gözlerimizin içine baka baka kandırılmayı hak edecek kadar Aziz Nesin tarifli miyiz? Devlete, millete, vatana sadakat, ne zamandan beri bu kadar affedilmez bir suç sayıldı?
Bize bu uygulamaları reva ve mubah görenler, bu milletin öfkesinden hiç korkmazlar mı? Şimdi benim bu yazdıklarım, birilerini tahrik mi sayılacak? Mecliste "Tek millet asla asla..." diye haykırış beni tahrik etmesin mi? Tahrik olur ve itiraz edersem, suç mu işlerim?
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/ Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır."diye feveran edersem, bu sessizliğe baş kaldırırsam suç mu işlerim?...
Toprağım, vatan; bayrağım bayrak; devletim, devlet kalsın diye Türkçe ölüyorum, inancıma göre ve Kur'an tarifine göre de şehitleşiyorum zaten, kör müsünüz?!
Üniter Devletimi, bölünmez vatanımı, tek milletliğimi ölümüne savunacağım. Savunuyorum. Bunu suç sayan, suç saydıran AB'nin de, ABD'nin de, yerli işbirlikçilerin de Allah belâlarını versin!...
Müstemleke miyim Kardeşiiiiiim?...
Ve Türklüğümle kimi, kimleri rahatsız ediyorsam onların inadına Türk'üm Türk...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: