Çarşamba, Ağustos 13, 2008

HAK, HİÇ HAKLININ OLMAMIŞ Kİ !...

Balkanların ateşler içinde yandığı, Sırpların Müslüman, Boşnak ve Türk katliamları yaptığı dönemlerdi. Meclis Başkanımız Mustafa Kalemli, olayları yerinde incelemek için oradaydı. Kendisine tercümanlık eden bir Boşnak kızın söyledikleri, haberlere düşünce hemen hemen herkesi ağlatmıştı. "Biz burada ölürken, İstanbul'u korumak için öldüğümüzün farkında değil misiniz?" diye sormuştu Kalemli'ye Boşnak Kız!...
O yıllarda, oralardaki dindaşlarımıza ve soydaşlarımıza ne kadar sahiplenebildiğimiz sohbet götürür. Zaten yırtınıp durduk yıllarca!
Onlarca yıldır Kıbrıs'la ilgili yapılanları, dökülen kanları inkâr ederek neler yaptık!... "Çözümsüzlük çözüm değildir." tarifiyle, millî kahramanlarımızı, başta Rauf Denktaş olmak kaydıyla ne hallere soktuk!
Irak'ın bütünlüğü konusunda, Irak'ın kuzeyinde kurulması düşünülen Kürt devleti veya federasyonu konusunda savaş nedeni saydığımız ve duyurduğumuz kırmızı çizgilerimiz vardı. Kırmızı çizgilerimizi, görmezden gelerek neler yapıldı! Görmedik, görmezden geldik ve istikrar uğruna sustuk!
Teskerelerde AKP'nin kızdırdığı ABD'nin gönlünü alabilmek için; Rusya ile yaptığımız ikili ticari anlaşmaları atlayarak, ABD'nin hoşuna gidecek şekilde Gürcistan'ın Soros Pembe Devrimi ile iş başına getirilmiş yönetimine, açıkça silahlar verdik! Nerdeyse Bosna-Hersek gibi, Kıbrıs gibi, Karabağ gibi, Kerkük gibi bizim himâyemizdeymiş tarifi-görüntüsü verdik!
ABD ve bizden aldığı desteğe güvenen Saakaşvili, başından büyük bir işe kalkıştı! Afganistan'daki Talibanları, Üsame bin Ladin'i, Saddam'ı; geçmişlerindeki ABD ile ilişkilerini de unutarak, bir maceraya atıldı. Sonu elbette Kuveyt'i feth(!)e yeltenen Irak gibi olacaktı!... Tek farkla ki onu cezalandıran ABD değil; ABD ve Türkiye'ye de aynı anda cevap veren Rusya oldu!...
Savaşların haklısı haksızı olmuyor elbette! Savaşları kazanan haklı, kaybeden ise hem milleti hem de dünya gözünde haksız ve hain!...
Şu anda savaşanlar pek fazla ilgi alanımda değil!
Bir insan olarak vurulan sivillere üzülüyor, eşit güç kullanmayanlara kızıyorum elbette! Ama beni ilgilendiren; devletimin dış politikası, hatta iç politikası ve hâlâ istikrar adıyla kamufle edilen bir asayişsizliğe kurban verdiğimiz son "Dokuz Şehidimiz"...
Kırmızı çizgilerine sahip çıkamayan, sahiplenmesi gereken yerlere ve insanlara zamanında sahip çıkmayan-çıkamayan, müttefiklik maskesiyle yıllardır bize arkadan vuranlara tepki veremeyen, başımıza geçirilen çuvalın hesabını soramayan ama bütün bunlara rağmen ABD'nin hoşuna gitsin diye Gürcistan'a silah desteği veren bir Türkiye'nin; şu anda Rusya'nın kime vurduğunu fark edememesi beni ilgilendiren!...
İçeride, dışarıda; vatandaşları ve dünya milletleri nazarında kimliksizliği ile övünerek ne yaptığının anlaşılmaması yüzünden sürekli irtifa kaybeden bir muktedir olmayan iktidarın, Devletimizin başına açtığı gaileler beni ilgilendiren!...
Dört tarafımızdan kaynayan, kaynatılan bir cadılar kazanına dönüştürüldü bu cennet Anadolu!...
Dostluğunu ispatyamadığı için düşmanlığı artık önemsenmeyen bir konuma düşürüldük!
İletişimi ve bankaları milli olmayan milletlerin bağımsızlığının söz konusu olamayacağını, hepimiz biliriz ama hoyratça satılan KİT'lerimizi unutarak; PTT'nin ve bankalarımızın ne halde olduğunu unutarak mevcut hükümetten, milli dış politika bekleriz!...
Çok bekleriz ve korkarım ki düşeceğimiz halleri de çok hak ederiz!...
Alarak haklı olamazsak, vererek haksız ve suçlu oluruz sonunda korkarım!...
Okyanus ötesi ile müttefik ama sınır komşularımızın tamamıyla düşmanız! Var mı tarihimizde bu kadar yalnızlığımız veya dünyanın her hangi bir yerinde bizim kadar coğrafyasında yalnızlaştırılabilmiş ikinci bir devlet-millet varmı? Sanki işgal sırasını bekleyen bir görüntümüz yok mu? Bana mı öyle geliyor?
Adamlar; "Anam bana kör dedi. Gelene gidene vur dedi." mantığıyla vuruyor da vuruyor, biz de seyrederek tarfatarlık yaptığımızı zannediyoruz!
Ve bütün bunlar, istikrarımız uğruna mı? İstikrar buysa neye yarar Allah aşkına?...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: