Pazartesi, Ağustos 25, 2008

ARTIK KARŞI DEĞİLİM !...

Artık ne AB’ye karşıyım, ne de AB'ci olanlara!...
Ne misyonerlere karşıyım, ne de papazın ekümenikliğine!...
Artık ne "Diyalogcular"a karşıyım, ne de "Medeniyetler ittifakı"na!…
Camilerimiz mezhepler taasubundan kurtarılıp, cemaatler taasubuna merkezler haline getirilmişken bana ne havradan, bana ne kiliseden? Bana ne hahamdan, bana ne papazdan?!...
Siyasetimizin, hukukumuzun, eğitimimizin, emniyet güçlerimizin, idareci atamalarının ve dış politikalarımızın, cemaatlerin kontrolüne alındığını izlediğim Türkiye’de, nelere ve niye karşı olayım?!...
Nasılsa ben ne dersem diyeyim, takıyyeyi en geçerli siyaset olarak kabul ettirenler tarafından istedikleri gibi yorumlanıp, istedikleri gibi anlatılacak ve bize istedikleri gibi bühtan etmek gazetecilik sayılacağına göre, neye ve niye karşı olayım?!...
Onlarca yıldır, ordumuzla dinimizi kavga ettirebilmek için olmadık seneryolar üretildi!...
Onlarca yıldır baş örtüsü adıyla kamufle edilen, tesettür denilen Libya kaynaklı ve tamamen siyasi bir ünüforma olan kıyafeti engellemekle suçlayarak Ordumuzu dinsiz ilan edebilmek için, olmadık taklalar atıldı!...
Dini ihmalleri veya ibadetleri engellemeleri varmış gibi uyduruk ve iftira seneryolarla, milleti Orduyla ters düşürebilmek için olmadık entrikalar çevrildi!...
Ölüden şeytan bile el çekmesine rağmen, çok namertçe saldırılarla Atatürk ile dini kavgalıymış gibi bir hale getirdiler! Dünya Savaşı'ndan yeni çıkmış olmamıza, Arap yarımadası ve Afrika'daki hakimiyetimizi Haçlı'ya devretmiş olmamıza rağmen; Suudi Kralı'nın Haçlı'dan aldığı destek ve anlaşılmaz bir mantıkla Peygamberimiz(s.a.v.)'in kabrini yıkacağını duyar duymaz; "Bir taşına el sürerseniz orduyu aşağı gönderirim." diye telgraf çekerek müdahele edecek kadar dinimize ve Peygamberimiz(s.a.v.)'e sahiplenebilen bir müslüman devlet adamına, dinsiz dediler ve bu tarifi tutturdular! Karşı oldum da ne oldu?!...
Muhteşem Türk Atatürk’ü; Atatürkçülük adıyla piyasada dolaşan Atatürk hainleri ziyan ettirdiler!...
Bu memlekette Atatürk’ü sahipsizliğe mahkûm ettiler!...
Şimdi de yıllardır sahnelenen seneryolarının başarısı sonucu AB, resmi daire ve kuruluşlardaki Atatürk resimlerinden rahatsızlığını ifâde edebiliyor ve Kemalizmin suç sayılmasını tavsiye edebiliyor!... Onların istemesine gerek yok ki zaten! Hainlerimiz, AB'den çok önce Atatürk’le uğraşmaya başlamışlardı!... İtiraz ettim de ne oldu?!...
Yok saydıkları yasalarımızla, YÖK’ü kavgaya tutuşturdular!... Kavgaya hakemlik ettiler gûya! Sonucunda YÖK'ü teslim aldılar!...
Cumhurbaşkanı ile çekişiyormuş gibi göstererek Çankaya ile çekişe çekişe, Cumhurbaşkanlığı'na, Çankaya'ya sahip oldular!
Yasalarla istedikleri gibi oynaya oynaya; asıl suçlu ilan ettikleri Anayasa'yı değiştire değiştire bu günlere geldiler!
Basınla, medya ile dövüşe dövüşe; basını da ele geçirdiler, medyayı da! Hâlâ; "Durmak yok! Yola devam!" kararındalar!...
Ümidimiz belki de sadece benim ümidim Anayasa Mahkemesi; nerdeyse ekseriyet sayılabilecek bir çoğunlukla "Laikliğe karşı odak olmak" suç tarifinde birleştiler! Laikliğe karşı odak olduklarını kabul ve deklare ettiler ama bu suçluyu yeterince cezalandırmadılar!
Cumhuriyet Baş Savcısı'nı haklılığıyla başbaşa bıraktılar! Neye ve niye karşı olayım ki?!
Siyasetin tamamen güdümünde, kazanan partinin hükümetindeki Adalet bakanlığı tarafından koordine edilen bir adaletin, neyine ve niye karşı olayım ki?!
Adalet Bakanlığı adındaki bakanlığın; kuruluş, işleyiş mantığına karşıydım ben!...
Tamamen bağımsız ve yansız olması gereken hakimlerin, savcıların atanmalarının; bir siyasi partinin seçilmişinden olan bir bakanca yapılmasının, meşru sayıldığı bir sistemde, neye ve niye karşı olayım?!
"Bir millet, iki devlet." diye tarif edilen Azerbaycan'a, Ermenistan'ın; AB, ABD ve Rusya'nın desteği ile yaptıklarını atlayarak, Gürcistan'a yine ABD ve Rusya'nın birbirlerini denemek için yaptıkları, yaptırdıkları uygulamanın farkında olmayarak, Ermenistan'a tavizler vererek Azerbaycan'ı incitmeyi göze alabilen ve meşrû olan bir hükümetin yönetiminde, neye ve niye karşı olayım?!
Beni; haksız olduklarını bildiğim kişileri savunmaya icbâr edenlerle, mahşer gününde görüşeceğim inşallah!... Bunlara; bu dünyada da, ahrette de hakkımı asla helal etmeyeceğim!…
Ve bu şartlarda ne ezenden ne de ezilenden yana değilim!...
Bu hak ve haklıya yandaşlıktan Devletim zarar görüyor, görüyorum!...
Bu yüzden de ben artık; ezene de ezilene de karışmıyorum!...
Nasılsa yok sayılıyorum! Hiç değilse bîtaraf olduğum için bertaraf edildim diyerek teselli bulabilmeliyim!...
"Başlarım bal alana da, pekmez satana da!"
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: