Çarşamba, Eylül 03, 2008

ÖLÜRÜZ TÜRKİYEM...

"Bir başkadır benim memleketim." diye yıllarca çınladı şarkı kulağımızda...
"Baş koymuşum Türkiyemin yoluna
Düzlüğüne yokuşuna ölürüm
Asırlardır kıratımı suladım
Irmağının akışına ölürüm Türkiyem ..." diye yıllardır dillerimizde, kulağımızda türkümüz...
İşçisi, köylüsü; memuru, esnafı; askeri, sivili; yaşlısı, genci, her kes çok sever herkes cennet tarifli diye bilir memleketimizi ve uğrunda; "ÖLÜRÜZ TÜRKİYEM"!...
Asayişi sağlamak için güvenlik güçlerine girer polis oluruz; çeteye gücümüz yetmez, hortumcuya gücümüz yetmez, hırsıza soru soramayız, siyasilerin dayıları kuvvetli esas duruş göstermek zorundayız, cemaatler arası maçlarda saf tutmazsak terfi edemeyiz, birbirimizi dinleyip kayıt altına almaktan başka istihbari çalışmamız yok ve sokak ortalarında, güpe gündüz, müttefikimiz ABD'nin elçiliğini korumak uğruna; "ÖLÜRÜZ TÜRKİYEM"!...
Yıllarca eğitim görür, tahsil yaparız. Dil ve diller öğreniriz. Hariciyeci olabilmek için ne lazımsa fazlasıyla yapar hariciyeci oluruz. Yurt dışında ülkemizi, devletimizi, milletimizi layıkıyla temsil edebilemek için sadece Türkçe davranmaya çalışsak hükümet eden siyasilerimizden, bulunduğumuz yerin insanı gibi davransak muhalefet eden siyasilerimizden tenkitler alırız! Ne yapacağımızı bilemezken "soy kırım" yapmakla suçlanan milletimiz adına, yurt dışında görevimiz başında; "ÖLÜRÜZ TÜRKİYEM"!...
Çağ atlayan, teknolojiye maşallahtan başka katkı vermeyen bir ülkede; bütün hortumlamalara, hazineden verilen trilyonların iç edilmesine, hazine yardımlarını iç edenlerin suç ortakları tarafından affedilmesine rağmen; Anayasa mahkemesi'nin 1'e karşı 10 olarak nerdeyse ittifakla "Laikliğe karşı odak olmak" fiilinden suçlu bulunan bir hükümete rağmen, yıllardır bütün ekonomistlerin söyleyip uyarmasına rağmen bir türlü küçülmeyen ve kriz yaşamayan bir ekonomiye rağmen; her gün trafiğe yabancı markalı, yeni arabalar çıkar! Bankalar sayesinde yabancılara borçlanarak edindiğimiz arabalara, çok kolay aldığımız ehliyetlerle biner, araba kullanmayı bilmeden trafiğe çıkar ve; "ÖLÜRÜZ TÜRKİYEM"!...
"Vatan borcu, namus borcu" diyerek, ellerimizi kınalatıp davul zurnalarla gideriz askere! Bizim davul zurnayla uğurlandığımız anda, mahallemize bir şehidimiz de gelse kesilmez-azalmaz coşkumuz! Namus borcumuzu, vatan borcumuzu ödemeğe; vatanımızı, devletimizi dış düşmanlara karşı korumak üzere nöbet tutmaya gideriz! Sınırlarımızı ihlâl eden müttefiklerimizin şımartıp beslediği teröristin peşinden sınır ötesine gideriz! Sınır ötesinde hainlerin inlerini başlarına yıkar, canlarını alırız intikam alırcasına! Sınır ötesinde bizim gücümüz, fazlasıyla yeterken hainlere, düşmanlara; sınır içinde, vatanımızda, nöbet yerinde saldırıya uğrar, karakollarımızda baskın yer; "ÖLÜRÜZ TÜRKİYEM"!...
Ölmeği çok seviyoruz! Ölmekte müthiş istikrarlıyız!
"Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle" diye ölümü şehitlik eder, vatan uğrunda ölmek yarışına gireriz! Ölür şehitleşiriz, kalır gazileşiriz!
Kalan gazilerimizi, komutanlarımızı, kahramanlarımızı, çetecilikle suçlarlar; cezaevlerine koyarlar hem de PKK'lı hainlerle aynı şartlarda!
Sorgu gizli olmaz! Hazırlık gizli olmaz! Karen Fogg çocukları, "Dolma Kalemler", uzaktan kumandalı yerli rüzgâr gülleri, siyasi topaçlar, yerli iş birlikçiler; ağız birliği ile PKK'ya karşı canları pahasına görev yapmış kahramanlarımızı yerden yere vururlar! Komutanlarımız izler, milletimiz izler, devletimiz izler; yapılanlara, yapılacaklara pişmanlıklar başlar, öfkeden; "ÖLÜRÜZ TÜRKİYEM"!...
Biliriz; "Keser döner sap döner, bir gün de hesap döner." Billiriz, milletimiz asla kahramanlarından vaz geçmez! Biliriz bütün bu onar yıllık periyotlarla değiştirilen tariflerle tazyiklere muhatap olan Mehmetçiğimizin Mehmetçik olarak kalacağını ve bu devamlılık adına, asla yüksünmeden; "ÖLÜRÜZ TÜRKİYEM"!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: