Cuma, Eylül 05, 2008

ÇOK FAZLA DİPLOMATIZ!...

"Güç; haklının elinde fazîlet edilmezse, haksızın elinde hem de cesâret adıyla şekâvete (haydutluğa) dönüşür." diye bir tez oluşturdum...
Günlerdir, hatta haftalardır, aylardır artık çok ısınan ve kaynar kazan tarifinin de çok ötesine çıkan coğrafyamızı inceliyorum. Doğumuz, pimi çekilmiş bir bomba!... Batımız, Haçlı'nın yeniden oluşturduğu birliğinin adı olan AB adıyla ve okyanus ötesinden ABD'nin de din kardeşliği desteği ile cadı kazanı!... Güneyimizde adına savaş demeyi kendimize yediremediğimiz 30 yıllık bir ateş ortamı!... Kuzeyimizde, artık dünyanın tek kutuplu olmadığını haykıran ve "Ben de varım!" diye yeniden baş kaldıran Rusya'nın; Batı'ya, ABD'nin dünya jandarmalığına itirazıyla başlayan bir sıcak ortam!...
Boğazlardan tonajı uyan-uymayan haçlı gemileri Karadeniz'e geçiyor!... Biri girip diğeri çıkarak "21 günü aşmama kuralı" yla nasıl oynanacağını da hep beraber izleyeceğiz...
Bir şey dikkatimi çekiyor; bu ateş sahalarının tamamı, günümüzden en fazla 90-100 sene önce en kısası 300 yıl olmak kaydıyla Türk'ün kontrolündeki coğrafya! Eski tebaalarımızın tamamıyla yeni komşular olmuşuz ve öylesine enteresan bir komşuluk ki bu; dindaş olanlarımızla da, dindaş olmadıklarımızla da aramız yok!
Hem soydaşımız, hem dindaşımız olan Azerbaycan'ı da; ABD ve Rusya arasındaki santranç oyununda piyonluğa razı olarak seyredip incitiyoruz! Daha önce de, yakın bir geçmişte Kıbrıs meselemizde bize destek olan Kaddafi'li Libya'nın bize verdiği destekten dolayı ABD tarafından cezalandırılmasına seyirci kalarak aynı incitmeyi başarmıştık!
Dört tarafımızda oluşturulan bir ateş çemberi içerisinde kendimizi yalnızlığa mahkûm ediyoruz!
"Diplomasi" denilen uluslararası korkaklık maskesine çok fazla itibar etmemiz yüzünden bu da!... Toplam nüfusu 2,5 milyon olan bir Ermenistan'a; sadece müttefik(!)imiz ABD'nin gönlü hoş olsun diye Devlet Başkanı derecesinde bir maça gideceğiz!...
Maç seyredeceğiz Cumhurbaşkanımız'ın gözünden!... Milli maç!...
Aynı milli maça, Fransa mahkemelerince Türklere karşı giriştiği terörist saldırısından dolayı yargılanıp cezalandırılmış, cezasını çektikten sonra bir 'Ermeni Halk Kahramanı' olarak Ermenistan'a dönmüş biri de gelecekmiş!...
Şimdi merakımız; bu 'Ermeni Halk Kahramanı' da maça gelirse Cumhurbaşkanımız'ın tavrı ne olacak? Maçı terk edecek mi?!...
Bizde bu ense olduğu müddetçe, ensemize tokat vuran eksilmeyecektir elbette! Kabağın sahibi de bu ara bizi unuttu galiba! Çünkü dîni siyasî malzeme ederek hükümete gelmiş bir iktidarımız var ve Allah rızasına uygun hareket etmiyoruz!... Çalan çalana, titan titana!...
Ya Rabbi! Aklımıza mukayyet ol!...
Asla "Türk'üm." dememiş, Gürcü asıllı olduğu söylenen bir Başbakanımız , O'nun "yollarda beraber yürüdüğü, yağmurlarda beraber ıslandığı" bir "Kardeşi" Cumhurbaşkanımız var ve Gürcistan'a Rusya'nın uyguladığı cezalandırma saldırısını görüşmek üzere bir diplomasi başlatmak üzere Ermenistan'a gidiyor maç seyretmeğe!...
Aslında maç izlemeğe değil, deplasmana maça gidiyoruz!...
Müttefik(!)imiz ABD, git dedi! Ve Cumhurbaşkanımız gitmeden önce, müttefik(!) gemilerini de, Boğazlardan Karadeniz'e aldık!
Atla katır tepişiyor veya tepişmek üzere! Atı torbalı dövüştürme, şansımızı da kaçırdık! Acaristan'daki kırmızı çizgilerimizde sessiz sedasız silinmişti zaten! Kırmızı kalemle, haritalarda çizilmiş çizgileri ciddiye almadığımızdan mıdır bilinmez!
Bir şeyler oluyor! Dünya kaynıyor ve bizde kaynar kazanın içine düşmek üzereyiz! Oysa o kadar ocak sahibi, ateş sahibi olmaya hakkımız vardı ki!...
Rusya'nın; "Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, bütün Rusların hayatından sorumluyuz." uyarısının kime, kimlere yapıldığının bile farkında değil miyiz yoksa? Rusya'nın kontrolünde ve garantisinde olmayan hiç bir enerji hattının işlerliğinin olmayacağını, buna imkanın olmadığını anlayamıyor muyuz yoksa?
Güç; haksızın elinde şekâvete-haydutluğa dönüşmek üzere...
Gücümüzü göstermeden, gücün bizde olduğunu ve bizdeki gücün fazilete dönüşeceğini dünyaya göstermezsek, dört tarafımızdaki güçlü şakilere tahammüle mecbûr kalacağız!...
Çok fazla diplomatız, çooook!...
"YÜZDE YÜZ TÜRK OLDUĞUN GÜN CİHAN SENİNDİR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: