Perşembe, Eylül 25, 2008

YEM OLAN YEMİNİMİZ !...

Demokrasi maskesiyle saklanmış, demokratlık maskesiyle amaçlarına ulaşmış korkakların zulmüne muhatâbız!
Korkakların merhâmetsiz oldukları, bilinen bir gerçektir. Her kesi en az kendileri kadar korkutup sindirinceye kadar zulümlerine devam ederler.
Çaresizliğin, çare; sistemsizliğin, sistem; başarısızların, vaz geçilmez dayatılarak zorla alkışlatıldığı, acayip bir dönemde yaşıyoruz! Ve bu acayip dönemin müsebbipleri de kendimiziz!...
Bu sağ cenahta da, sol cenahta da, hatta sistemsizlik adındaki sistemin kurallarına göre siyâset yaptığını zanneden partilerin tamamında aynı!...
Zâlimin zulmü yüzünden dün kızdığımız, yerdiğimiz ve acımasızca tenkîd ettiğimizi, bu gün savunmak zorunda bırakılıyoruz! Çünkü bir adamı sevmememiz, ona uygulanan haksızlığa seyirci kalmamızı gerektirmiyor! Seyirci kalırsak, susarsak sıranın bize de geleceğini biliyoruz çünkü!...
Kocaman kocaman, anlı-şanlı Paşalarımız'a uygulanan zulme seyirci kalmayarak karşı çıkıyoruz; adımız, darbeci oluyor!
Sivil darbe yapmış, demokrasiyi araç olarak kullandığını yıllarca söyleyerek gelmiş hükümete muhalif duruyoruz; adımız, Ergenekoncu oluyor!
Türklüğümden hareketle elbette Ergenekoncuyum! Elbette; "Ergenekon yurdun adı/Börteçine kurdun adı/Dört yüz sene durdun hadi/Çık ey yüz bin mızrağımız." destanıyla büyüyen bir Ergenekoncuyum...
"Kubbeleri miğfer minâreleri süngü" diye tarif eden samimi duyguların sahibine ortaklık eden ve bu yüzden cezalandırılan Mazlûm'un, müthiş demokratik zulmüyle muhatabız, bu düz mantık yüzünden!
İktidar zâlim! Muhalefet yok!
İktidarın tarifiyle, "Yavru Muhalefet"; siyâset literatürüne soktuğu, "suskunluk"la fark bile edilmiyor!
Ama dedik ya; "Kötüye, başarısıza mecburuz!" İtiraz etsek, dört beş yandan "Hain!"likle itham edileceğiz! İtiraz etmesek, kendimize saygımız bitecek!...
"Yeniden Türk Milliyetçiliği" iddiasının samimi sahibi, Prof. Dr. Ümit Özdağ'a sorulsa -ki soruluyor biliyorum-; "MHP'ye oy vermeliyiz. Bölünmemeliyiz!" der!...
Dışlanmış, ocağından-teşkilâtlarından zorla uzaklaştırılmış Ülkücülerin gönüllerinde alternatif Genel Başkan Adayı Sn. Koray Aydın; "Bu yerel seçimlerde MHP %25 oy almalıdır." diyorlar. Yani MHP'ye oy verilmelidir. Bölünmemelidir işâreti veriyorlar!...
Müktesebâtına ve vicdânına inandığım, varlığıyla müftehîr olduğum Prof.Dr.Özcan Yeniçeri'nin, "Kasırganın Söktüğü Kök: Ülkücülük" başlıklı makalesinden anladığımız yine MHP'ye oy verilmesi!... MHP'den dışlananlara, zorla uzaklaştırılanlara yakıştırdığı; "Bizim evin hırsızları" sıfatından, başka bir şey anlamak mümkün değil!...
Tamam diyelim istiyorum!
Bu kadar kanaat önderimizin ağız birliği ile söylediklerine uyalım diyorum! Diyorum demesine de; o zaman bu kadar başarısız, bu kadar ülkücüden rahatsız, meselenin ve partinin temellerinden bu kadar uzak birisinin genel başkanlığını, ölünceye kadar tescillemez miyiz?
Bu kadar insafsız bir mecbûriyeti; kimin, kimden isteme ve bekleme hakkı olabilir?
En son Hakk'ka uğurladığımız Ülküdaşlarımızın, bir kaç ay önce uğurladığımız Mehmet Gül'ümüzün; kaçamak bakışlarla, hasretle partiye bakarak, partiyi özleyerek dünyalarını değiştirdiklerini ve bu hasretin sebebini unutalım mı? Bizim de bu kadar vefasızlaşmaya hakkımız var mıdır?
Sanırım bu benim kaderim veya kadersizliğim!...
Yürekten muhalif olduklarıma, gönül dostlarımızın muhabbet tazyîkleriyle yeterince muhalefet edemiyor ve yenilgi üstüne yenilgi alıyorum! Ve bu yenilgileri, Vallahi hak etmiyorum! Hak etmiyoruz!...
Sonuç olarak; -maalesef- korkaklar %47 olarak yek vücûd, cesur muhalifler 53 (elli üç) parça!...
"Unutursan nara yan
Şehit Dursun verdi can
Almaz isem kana kan
Gök girsin kızıl çıksın." diye yemin edeli, çok mu zaman oldu? Yeminimizin hükmü düştü mü kefâretini de ödemeden?!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: