Pazartesi, Eylül 08, 2008

"SAVAŞ BAŞLADI!..."

Gazetemizin sıcak haber olarak verdiği başlığı aynen aldım izin almadan...
ABD, NATO ve AB ile Rusya arasında müthiş bir çekişme var! Bu çekişmede milletin düşüncelerine aykırı veya milleti rahatsız edici bazı diplomatik girişimler içindeyiz! Soydaşımız Azerbaycan topraklarında işgalci durumda olan Ermenistan'a; Irak'ta işgalci durumda olan Haçlı'nın silahşörü, müttefik(!)imiz ABD'nin ısrarı ile bir maç yapmaya özür dilerim seyretmeğe gittik!...
Boğazlarımız, yol geçen hanı tarifine büründü! "Çanakkale geçilmez." düstûrumuz, artık kırmızı çizgi de değil!...
Yeni Genel Kurmay Başkanımız; Ümraniye Bombaları diye başlayıp sonra 'Ergenekon'laştırılan, dosyalar kirliliği içinde kaybolmuş bir davadan dolayı göz altına alınarak bütün millete şok yaşatan Paşalarımız'ı, Türk Silahlı Kuvvetleri adına ziyaret ettirdi! Vallahi çok ta hoşumuza gitti...
"Dolma Kalemler" ve yerli iş birlikçiler, uzaktan kumandalı Karen Fogg Çocukları ateş püskürüyorlar!...
"Deniz feneri" adıyla hizmet veren ve Allah adıyla milletten topladığı yardımları, ihtiyaç sahiplerine dağıttığını söyleyen bir kuruluşun yaptıkları, Alman Mahkemelerince yargılanıyor ve bu yargılamada Başbakanımız'ın adı da geçiyor!...
Önümüzde Yerel Seçimler var!
AKP önümüzdeki seçimlere; Anayasa Mahkemesi'nce, 9'a 1 (dokuza-bir) şeklinde tezahür eden ezici bir çoğunlukla, "Laikliğe Karşı Odak Olma" cezalandırmasıyla girecek!...
Amma velâkin;
Ne iç ne de dış politikalarımızdaki bu hayâtî meseleler önemli değil! Ekonomideki krizin naraları önemli değil! Elektriğe yapılan zam önemli değil! Fındık üreticilerinin , fındık bahçelerini yaktıkları, fındık fidanlarını kestikleri önemli değil!...
Önemli olan; Türk siyasetinde bir ilk olarak, açıkça Başbakan'la bir Medya Patronu arasındaki başlayan veya başlatılan savaş!...
Başbakan, Alman Mahkemelerinde başlatılan Deniz Feneri ile ilgili mahkemeden Bahseden Deniz baykal'ın sözlerinden haberler veren Doğan Gurubu'na korkunç kızgın ve; "Bundan sonra artık saygılı götürelim, gizli götürelim yok, her şeyi açık ve net millete duyuracağız." diye tehdidini yaparken bir de itirafta bulunuyor! Demek ki bu güne kadar saygılı ve gizli götürülen bir şeyler varmış! Neresinden bakarsak bakalım, özrü kabahatinden büyük, canımızı inciten bir söyleyiş!...
Aydın Doğan, daha önceki yaptığı yazılı açıklamayla yetinmeyip bir televizyonunda canlı yayında; "Türkiye krallıkla mı, demokrasiyle mi idare ediliyor bunu öğrenmek lazım. Bizim yayın organlarımızda biat kültürü yok. Biz biat etmeyiz." diye karşı atakta!...
Bir savaş başlatıldı! Belkide hep vardı! Hatta kesinlikle bu güçler savaşı hep yapılagelmişti ama ülke yönetiminde kesin söz sahibi "Siyasi Erk" ile, ekonominin olmazsa olmazı "Sermaye"nin savaşı, hiç bu kadar açık olmamıştı!
Hiç bir parti kogresinde; "Vur vur inlesin, Aydın Doğan dinlesin!" diye slogan attırılmamıştı!
Artık maalesef mi desek, şükür mü etsek; 'Siyasi Erk' ile 'Sermaye' arasında, günümüze kadar kapalı kapılar ardında gerçekleşen pazarlıklar ve paylaşım, bu savaş sayesinde birinci ağızdan canlı yayında anlatılıyor!
Canlı yayında dinlediğim sözleri, Doğan Gurubu'nun gazetelerinden aynen alıyorum: "Ben Başbakan'a, Sayın Başbakan 2.5 milyar dolar paramız var biz bu ülkede yatırım yapmak istiyoruz....... Ben sadece bir ruhsat istiyorum. Bu ruhsatta yatırım yapıp direkt 2000 - 2500 kişiyi iş vereceğim. En direkt yolla 15 bin kişiye iş vereceğim ve 3 yılda da bu işi bitireceğim, rafineri kuracağım dedim. Nerede kurucaksın dedi. Ceyhan'da dedim. Hayır dedi. Orayı bizim Çalık Grubu istiyor ona söz verdik dedi. Dedim ki Çalık da kursun ben de kurayım petrol dağıtıcısıyım dedim. Çalık müteahhit. Ceyhan- Samsun arasını yapıyor. Yok bu işin içinde Putin var, Berlusconi, ENİ var dedi. Ocak ayında bu iş konuşulacak bir de ocak ayında konuşalım dedi. Peki dedim."
Artık meselenin haklısı da haksızı da belli değil!...
Artık kim, kimi ne kadar geri bastırır; kim kimi ne zaman susturur, hep beraber izleyerek seyrederek öğreneceğiz!...
Bu başlatıldığına inandığım sûnî kavga ile, perdelenen veya perdelenmek istenen neler var onu da hep beraber beklerken birden bire fark edeceğiz!
Demiştik ya; "Bizde bu ense olduğu müddetçe şaplak vuran çok olur!"
"TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH"
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: