Salı, Eylül 16, 2008

TAYYARIN ŞAFAĞI...(Uçucunun alaca karanlığı)

Neyzen Tevfik; "Küfür, en etkili müsekkindir." diye tarif eder küfrü! Haberi, daha doğrusu yazıyı okuduğumdan beri kendimi ne kadar teskin ettiğimi ve teskin olabilmek için de ne kadar küfür müsekkini kullandığımı, tahmin bile edemezsiniz!...
Adıyla müsemma Tayyar'ın (uçucu, uçan); televizyondaki apaçık Tuncay Özkan küfürlerine nasıl tahammül edebildiğini ve "şafak"ının atmadığını, şimdi galiba anlayabiliyorum!...
Artık; iddianame adındaki edepten, saygıdan, kişi haklarından, özel hayata saygıdan uzak, ne kimin hazırladığı, ne de niye hazırlandığı belli olmayan dosyalara bakınca midem bulanıyor!...
Seçimler yaklaşıyor!
AKP yara üstüne yara aldı! Anayasa Mahkemesi'nce de; "Laiklik karşısında odak olma" suçu sabit görülerek cezalandırıldı! Yani şimdiye kadarki kadar rahat seçim yaşayamayacak! Yani artık dini eskisi kadar malzeme edemeyecek! Ayakta kalması da lâzım! Eğer yerel de olsa seçimlerde hezimet yaşarsa, dip dalgaya dayanamayarak istifa etmeleri gerekebilir! Veya yeniden bir baskın seçimle milletin karşısına çıkmaları gerekebilir!
"Hem suçlu, hem güçlü!" tarifinden (Vallahi suçlu! Anayasa mahkemesi kararı var. Güçleri de mâlûm!) uzak kalırsa; gücün ve faizden uzak yeşil para(!)cıkların etrafında toplanmış kalabalığını kaybedeceği de aşikâr! O yüzden, gününden önce, seçimlerde kendisi için tehlike oluşturabilecek yerleri, kurumları ve partileri bir türlü diskalifiye etmesi lâzım!...
MHP'nin Devlet Bahçeli Genel Başkanlığı sayesinde AKP'ye yaptığı can kurtaranlıkları da unutturması lâzım! Yoksa seçim sahalarında MHP'ye dil uzattığında milletin; "Ayıp değil mi? Sizi Köşk'e kim taşıdı? Türban meselesinden sizi kim kurtardı?" diye soracağını, bilirler!...
Her ne kadar, "Ülkü Devleri", mevcût MHP'nin Ülkücülükle alakası yok dese de hâlâ Türk Milliyetçiliği'nin siyâseten adresi tarifli bir MHP var ortada! MHP'nin alacağı her oy, daha önce AKP'ye emânet verilmiş oylardan olacaktır! Bunun önünü, gününden önce kesmek gerek!
Nasılsa; Savcılık İddianamesi ile küfür, belden aşağı, edepsizce saldırılar legalleştirildi!
Hem Başbakan, hem de müşaviri en gâliz hakaretleri ulu orta yaparak küfrü ve öfkeyi de bir siyâset şekli olarak tariflendirdiler!...
Ve yandaş gazetelerdeki "Dolma Kalemler" göreve başladı! İddianame adındaki, pislik variline ellerini daldırarak bir şeyler çıkarıp çıkarıp yazmaya başladılar!
Deniz Feneri ile ilgili Alman Mahkemeleri'nin belgelerini belge saymayacak kadar hukuka saygılı bu zevat; dinlenmesi ve kaydedilmesi ahlaksızlık olan, yasalara göre de suç olan telefon kayıtlarıyla millete saldırmaya başladılar!...
Bir kaç gün önce; "Allah İle Aldatmak" adlı eseriyle son yüz yılın tesbitini yapan Yaşar Nuri Öztürk'e saldırılmıştı! Tutmadı! Veya umdukları kadar etkili olmadı çünkü tercih ettikleri yol yanlıştı! Yaşar Nuri Öztürk'ü, bir mesaj metniyle suçlamaya çalışanların; "Yürüyen İman" diye tarif ettikleri 70 yaşındaki yoldaşlarının halini hatırladı millet hemen!... Genç kadının rahatsız olmasına izin vermediği için yüz kere birleşmeyen, 60'ta duran Şeyh'i hatırladı!... Yaşar Nuri Öztürk'ü, bu saldırıları ile susturmayı denediler! Ne kadar başarılı olup olamadıklarını hep beraber izleyeceğiz!... O'nun da sağ olsun sustuğu söylenemez...
Şimdi de Tuğrul Türkeş'e sıra geldi!
Niye mi Tuğrul Türkeş? Fısıltı Gazetesi'ni okuyan, dinleyen her kes biliyor ki Tuğrul Türkeş, alternatif bir genel başkan adayıdır! Tuğrul Türkeş Genel Başkanlığı'ndaki MHP'nin de, epeyce ilgi çekeceği malum!...
O zaman, daha yola çıkılmadan, suyu kaynağından kurutmak gerek!
Bu taktikler; Anayasa Mahkemesi'nin Cezası'ndan sonra akıllanmış AKP ve Recep Tayyip Erdoğan yandaşlarının yeni taktikleri!...
Tuğrul Türkeş'e de; bu kadar millete mal olmuş bir babanın oğlu olarak ve bu kadar göz önündeki bir siyâsi olarak, telefonlarda her zaman dikkatli olmak gerekmez mi diye sormadan edemem!...
Ve de Tuğrul Türkeş'e; "Sakın ha Oğul Bey! Bu edepsizlere cevap gibi bir gaflete düşme! Bırakın bunlar hakkında en etkili müsekkinimizi bizler kullanalım." derim...
"Paşa konağından paşa, poşa hanesinden poşa çıkar." gerçeğini de hep aklımızda bulundurarak...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: