Salı, Eylül 02, 2008

YA DURUN, YA DA BU KANI DURDURUN!...

"PKK terör örgütü, bitme noktasına geldi! PKK çökertildi. Son terörist bitirilmeden mücadele bitmeyecek!" Ve benzeri sözleri, söylemleri yaklaşık 30 yıldır duyuyoruz!
"Yine yürekler yandı - Jandarma karakolunun nöbet noktalarına saldıran hainler, açtıkları ilk ateşle Komando Onbaşı Yaşar Kaya ile er Salim Güneş, Bülent Bayram ve Serkan Özbakır’ı şehit etti, 4 askerimizi yaraladı." Gazetemize düşen kara haber aynen bu!...
"Bitti, beli kırıldı, bitme noktasına geldi." diye tarif edilen terör örgütü, Jandarma Karakolumuza saldırabiliyor! Sekiz mehmetçiğimizi kurşunlayıp dördünü şehit ederek dördünü yaralayabiliyor! 4 Türk evine şivan düşürebiliyor, bir başka dört eve endişeleri, pimi çekilmiş bomba gibi atabiliyor!...
Bütün bunlara rağmen şehit babası Adem Güneş; "Oğlumu anamın ak sütü gibi bu toprağa helal ediyorum. Oğlum bu bayrağa bu vatana helal olsun." diyebiliyor!
Sadece bununla yetinmiyor Adem Güneş; "Kusura bakmayın komutanım. Bir tane daha oğlum olsa yine askere gönderirim. Ama Allahım bana bir tane erkek çocuk verdi. Benim çocuğum 20 günlükken mevziye niye gönderdiler. Şehit olduğu değil zoruma giden, niye mevziiye gönderdiler?" diye düşünen bütün akılları, hisseden bütün yürekleri yakan sorusunu da soruyor!...
Söyleyeceklerim daha başlamadı! Sorularımı henüz sormadım!
30 Ağustos Zaferimizi kutladığımız günün ferdasında dört evimize şivan düşmüşken; Mehmetçiklerimiz; topraklar vatanlaşsın, vatanlaşmış topraklar vatan kalsın diye kanlarını toprağa katarken Adana'da başka işler oluyor!
"Adana Barış Meclisi" adındaki bir kuruluşun hazırladığı, "Barış Mitingi" adındaki şehit ailelerimizi ve bütün Türk yürekleri tahrik eden toplantıdan; "Sözde PKK flamaları açan grup, terör örgütü ve Abdullah Öcalan lehine attıkları sloganlarla mitingi PKK'nın gövde gösterisine dönüştürdü." diye bahsediliyor haber kaynaklarınca!
Ve bu bölücü toplantıda Meclis'in kırmızı plakalı araçları var! Hem canını, hem kanını veren Türk Milletinden toplanan helâl vergilerle alınmış resmi araçlarla; milletin haram ettiği milyar-milyar maaşları ceplerine koyan millet vekili sıfatlı, siyasal uzantılar, canımızı iyice yakıyor, gururumuzu incitiyorlar!
Hükümet edenler;
Devlet yönetenler; Heeeeey Ankara'dakiler! Bu manzalar bizi çok ama çok tahrik ediyor!
Özel yetiştirilmiş, özel seçilmiş gönüllülerden oluşturulan "Özel Kuvvetler" adındaki çocuklarımızı, kahramanlarımızı; bu kırmızı plakalı araçlarımızla dolaşan sahtekârların ve AB adındaki hamilerinin istekleri doğrultusunda yargılayan, çetecilikle suçlayan ve suçlanmalarına göz yuman sizler, milletin nasıl tahrik edildiğini görmüyor musunuz veya görmezden mi geliyorsunuz?!...
Bağrı yanık Şehit Babası Adem Güneş'in; "Oğlumu bu toprağa ve bayrağa helal ediyorum. Benim çocuğum şehit oldu. Bu toprağa helal olsun, vatan sağolsun. Ankara'dakiler de sevinsin." sözlerinden bir hisse alıyor musunuz?
Anne Gülcemal Güneş'in; "Kapıları açacak kimsemiz kalmadı yavrum. Gözlerimin nuru bebeği bitanem!" feryadını, duyuyor musunuz? Duyuyorsanız, ne dediğini anlıyor musunuz?
Şu kırmızı plakalarımızla, göbeğimize basa basa; bizim paralarımızla, bizim arabalarımızla caka satan, bizim yasalarımızla korunan siyasî uzantılardan hesap sormakla işe başlamayı düşünür müsünüz? Bunlardan hesap sormaya başlarsanız, milletin; sizin, diğer yaptıklarınızı daha tarafsız izleyeceğini de görmez misiniz?
Hükümet edenlerin, hiç bir şeyden şikâyetlenme lüksleri yoktur! Ya çözüm üretmek mecburiyetinde, ya da beceremiyorlarsa istifa etmeleri zorunda olduklarını bilmiyor musunuz yoksa?!...
Artık yeter! Ya bu kanı durdurun, ya da bu kanı durdurun! Yoksa bu akan şehit kanları, hainlerle birlikte çok insanı da boğar bilesiniz!...
"Durmak yok!" muş! Ya durun, ya da bu kanı durdurun!...
"MEVZUBAHİS VATANSA, GERİSİ TEFERRUATTIR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: