Cuma, Eylül 19, 2008

YİNE DAĞ BAŞINI DUMAN ALDI...

Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı
Parçalandı bir kıtanın toprakları,
Aslan payını, aslan olmayan aldı;
Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı!..
. Arif Nihat ASYA

Şimdiden sonra susan, nâmerttir!
Şimdiden sonra seyreden kalleştir! Şimdiden sonra susan; "Küfrün karşısında susan dilsiz şeytandır!" tarifindedir!...
Gönüldaşlarım;
Yiğit fıtratlı, imanlı Türkler;
Ülkücüler, Nizâm-ı Âlemciler, Yaratılanı Yaratan'dan ötürü sevebilecek yüreklerin sahipleri, muhabbet cengâverleri;
Artık konuşma zamanı! Artık kapı kapı dolaşarak, şeref sözü vererek, Allah(c.c.) adına yeminlerle yapılacakları tek tek anlatma zamanı!...
Bu memleketin, bu Devletin, bu Bayrağın, bu Cumhuriyetin aslî sahiplerinin de; en az yalancılar kadar, en az takıyyeciler kadar, en az îman tâcirleri kadar, en az PKK'lı bölücüler kadar cesâretle ve tek tek, en yakınlarından propogandaya başlama zamanı!...
Erken çıkan yol alır Dostlar!
Hastalık belli, teşhis koyulmuş! Ahlâksızlığı, mürâiliği, riyâkârlığı, takîyyeyi, dönmeği, dönekliği, kalleşliği, kahpeliği ilm-i siyâset diye yutturan kurnazların karşısına; imânımızla, yüreğimizle, cesâretimizle dikilmenin zamanı!...
Geçen zaman kayıptır!
Sözüyle söyleyenin, birbirine çok yakıştığı bir siyâsi malzememiz var! Elli sefer anket yapılsa, ellisinde de; en doğru siyâsetçi, en doğal siyâsetçi, yalansız-riyâsız tek siyâsetçi olarak çıkacak bir önderi anlatmak işimiz!
İnadına Tayyip'çiliğin, Bahçeliciliğin, Baykalcılığın, "Şerbakan"cılığın, AB'ciliğin, ABD'ciliğin, Büyük Ortadoğu Projesi'ciliğin, iş birlikçiliğin, bölücülüğün, hatta Apoculuğun ayıp sayılmadığı bir memlekette;
Muhsin Yazıcıoğlu'culuk nasıl bir şereftir farkında mısınız?!...
Çok bizden birisinin, Türk birisinin; "Biz, aynı tarihten, aynı coğrafyadan, aynı ruh ve iman ikliminden gelen bir milletin çocuklarıyız. Dün birdik, yarın da bir olacağız. Biz, Türk’üz, Kürt’üz, Laz’ız, Çerkez’iz… Biz, Aleviyiz, Sünni’yiz. Kısacası biz, hep beraber Büyük Türk Milleti’yiz." diyen sesini, her yere taşımaktan kolay ve keyifli ne olabilir?
"Biz, Türkiye sevdalısıyız…Biz, “Tek ülke, tek bayrak, tek millet” sloganının gerçek sahibi ve takipçisiyiz…Biz, kendi çıkarları için siyaset yapanlardan çok farklıyız. Biz, gerçek birer vatanseveriz.Yüreklerimiz vatan aşkıyla çarpıyor.Biz, inançlı vatanseverler topluluğuyuz. Bizim alt ve üst kimliklerimiz yok! Biz, Türk Milletiyiz! Biz, “Büyük Birlik’iz” Birlikten yanayız…“Vatan Bölünmez” diyoruz." diyen bir Türmen Yiğidini, Anadolu'ya anlatmaktan kolay ne olabilir?
Ciğerleri ağzından fırlarcasına;"Sizi, yıllarca küresel emperyalist sermayenin uşaklığına mahkûm etmek isteyen güçlere karşı; 'Ben Türk'üm, Türk Devletsiz olmaz! Ben Türk'üm, Türk bayraksız olmaz! Ben Türk'üm, Türk Ezansız olmaz! Ben Türk'üm, Türk hürriyetsiz olmaz!' demeğe çağırıyorum! var mısınız?" sorusunu iletmekten kolay, bu soruları sormaktan daha şerefli, daha keyifli ne olabilir?
Sözle söyleyenin bu kadar birbirine yakıştığı, ikinci bir karakter örneği mi var?
Hadi Gönüldaşlarım!
Hemen bu gün, evlerimizden; analarımızdan, babalarımızdan, bacılarımızdan, kardeşlerimizden işe başlayalım! Yarın sıra komşularımıza, öbür gün akrabalarımıza gelsin...
Biz Türk'üz, Türk'ten bedbîn, Türk'ten tembel olmaz!...
"Haydi Yiğit! Haydi yeni akına/ Ülkümüzün cihan varsın farkına."
"TÜRK'ÜM VE DÜŞMANIM SANA, KALSAM DA BİR KİŞİ!..."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: