Salı, Şubat 26, 2008

DAR'ÜL HARP TÜRKİYE!...

Edepsizlikte tekleriz
Kimi görsek etekleriz
Hak'tan da umut bekleriz
Ne utanmaz köpekleriz!...

Biz bakarken sağa sola
Düşman girdi İstanbul'a
Vatanı sattık bir pula
Ne utanmaz köpekleriz!...

Gitme vatan kavgasına
Yetiş rütbe yağmasına
Daldık dünya sefasına
Ne utanmaz köpekleriz!... Namık KEMAL

Kimler ne yapar? Kimler ne der bilemem? Ama bu yapay çekişmelerden sıkıldı millet!...
Devrimcilerin de, solcuların da, milliyetçilerin de, ümmetçilerin de, ateistlerin de, cumhuriyetçilerin de, 2.cumhuriyetçilerin de, laiklerin de, Atatürkçülerin de yaptıklarından iğrendiklerini söylüyor artık millet!... Gûya bu yapay çekişmeler de milletin huzûrunu temin için!...
Namık Kemal'in, bu şiiri yazarken kızdığı toplumun adı "Osmanlı"... Yönetim mâlûm. Pâdişâh ta var, Halîfe de! Kadıların idaresindeki şer'i mahkemeler de var, Şeyh'ül İslâm'da!... Atatürk ve arkadaşlarını şâki, haydut, hâin, din düşmanı diye ilan ederek ölümlerine ferman çıkarabilecek kadar da yetkililer!...
Ama başkent İstanbul dâhil, ülkenin bir çok yeri işgâlde! İngilizler İstanbul'da! Yunanlı İzmir'de! İngiliz yönetimine methiyeler dizen, İngiliz askerlerine dua eden asiiiiiil yetkili müslümanlar var! Ve bu dua edilen İngilizin işgalindeki İstanbul'da ve işgâl altındaki şehirlerimizde camilerimize atlar bağlanıyor, camilerimizde dansözlere göbekler attırılıyor!
Ve o ülke dar'ül harp değil!...
Sonra; pâdişâhın hâin dediği, Şeyh'ül İslâm'ın kâfir ilan ettiği; O, sarı adam çıkıyor ortaya. İşgâlden kurtarıyor kurtarabildiği kadar vatan toprağını. Ve kurtardığı yerlerde camilerimiz yeniden dîni hüviyetini kazanıyor. Yeniden dansözlerin oynatıldığı, atların bağlandığı camilerimizin minarelerinden Ezân-ı Muhammedî okunuyor.
Bitmiyor bu kâfirin, bu şâkinin işleri. Saltanata son veriyor Cumhuriyet'i îlân ediyor. Şeyh'ül İslâmlığı kaldırıyor, hilâfete son veriyor, yerine Diyânet İşleri Başkanlığı diye bir kurum ihdâs ediyor.
Sadece devlet ile din işleri birbirine karışmayacak diyor. Askerin tayin, terfi, emeklilik, savaş ve barıştaki ikbâlini Genel Kurmay Başkanlığı; imamların tayin, terfi ve diğer hayatını da Diyânet İşleri başkanlığı sevk ve idare edecek diyor.
Ülkeyi kâfirleştiriyor!
Ve bu kâfir ülkede; ezanlar okunuyor, câmilere gidip gelenlere karışan yok, câmilerde dansöz oynatılamıyor! Ve bu ülke, dâr'ül harp!...
Niye mi? Kızlarımız resmî yerlerde ve üniversitelerde başlarına türban denen üniformayı takamıyor diye!... Hele bakın îmansızlığa!...
Beğler! Vallahi çarpılırsınız!... Sarı Paşa'nın emekleri çarpar adamı!...
On bin çocuğumuz, eksi kırk derecelerde karların altında vatan bütün kalsın, devlet hür kalsın diye savaşıyor!
Müttefikimiz ABD adındaki Haçlı'nın işgâlindeki Irak'ta tecavüz edilmemiş Müslümân kadın kalmadı nerdeyse! Bir milyondan fazla Arap katledildi! Bunlar, kimseye bir şey söylemiyor mu?
Hiç değilse Ordumuz, cepheden dönünceye kadar; ana-babalar cephedeki Mehmetçiklerini -döndüklerinde- kucaklayıncaya kadar, bu basit çekişmeye son verin artık!...
Millet; îmanlıya da, îmansıza da küfrediyor biliyor musunuz?!... Hem de câmi bahçelerinde!...
Milletin kalbi, cephede askeriyle birlikte üşüyor farkında değil misiniz?
TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: