Cumartesi, Şubat 09, 2008

KORK, ALLÂH'TAN KORKMAZDAN!...

Bazı ülkücü-milliyetçi sitelerde; şahsıma yapılan seviyesiz saldırılar nedeniyle yazılarıma ara verdiğimi, nezâketen bildirince, "Bahçeli MHP" taraftarı bazı arkadaşlarımın, tenkîdlerine muhatap oldum!...
Bu tenkîdleri, siz Dostlarımla paylaşmak istedim...
Bu taraftarlıkla ülküdaşlık arasındaki farkın, farkında olamayan kardeşlerimizden birisi:
"Dalından kopan yaprağın yönünü rüzgar belirlediği gibi, rahmetli başbuğumuzun hak yolu hakikat yolu Allah yolu dediği MHP ve ülkü ocaklarından kopanların yönünü de günübirlik çıkarlar, sahte inançlar ve şekilcilik belirler." diye buyurmuş! Eyvallah!...
Eyvallah ta kopacak dal mı kaldı Kardeşim? Türk Milleti'nin refleksi adını almış Ülkücü Hareket'in içini bolaştarak millete yabancılaştırmadılar mı? Milletin sabrıyla oynayarak milleti gerenlere karşı, ne yapıldı? Dinler Arası Diyalogcularla, medeniyetler Arası İttifakçılarla, Büyük Ortadoğu Projesi ve projenin Eş başkanıyla aynı tavırlar sergilenerek milletin tarihî düşmanlarıyla ittifaklar yapılmadı mı?
Milletin gerildiğini; "Çankaya ile Anıttepe arasına gerilen çelik halat" olarak tarifleyen Bahçeli de sanırım, milletin gerginliğinin farkında!... Ve umarım; bu gerginliğin oluşmasındaki hissesinin de farkında!...
Güzel kardeşim; ağzından sayılı toplantılarda, sayılı kelimeler arasına saklı olarak, zorlamalarla çıkarılan "Sayın Türkeş" tanımlamasıyla Türkeş'e sadâkat olmaz!... Taraftarlarının gûya bizi tenkîd ederken söyledikleri; "Siz, Türkeş'le hiç bu kadar oy alabilmiş miydiniz?" söz ve sorusuyla "Türkeş"in ötekileştirilmesine müdâhele etmeyenlerin, Türkeş'e sadâkati söylenebilir mi?
Başbuğumuz'un dünyasını değişmesi ile; bize emânet edilen bütün mîrasları da, değişti-değiştirildi, bilmiyor musunuz?!...
Buna itiraz ettiğimiz için bizleri daldan kopan yaprağa benzetmeniz insâfla bağdaşır mı?!...
Biz, bilhassa bendeniz, yıllardır ve ısrarla; "Ben MHP'yim, onlar MHP'li..." diye feverân eder nârâ atarım duymaz mısınız?!...
Asr-ı Saâdet ve Halîfe-î Râşidîn dönemlerinden sonra; mezheplere ayrılan müslümanlar ne kadar dinden çıktıysalar; Başbuğumuz dünyasını değiştikten sonra; MHP, Bahçeli ve 'Yol Arkadaşları'nca işgâl edildikten sonra, onların yanında durmayı kendilerine zûl sayarak, Bahçeli'yi terk edenler de, o kadar ülkücülükten çıkarlar!... Bir kişinin ülkücülüğüne veya ülkücülükten tardedilmesine de; ne Bahçeli'nin, ne de başka hiç kimsenin yetkisi ve haddi olamaz!...
Güzel Kardeşim;
Bizim kuşağımızdan hiç kimsenin üzerinde Devlet Bahçeli'nin zerre kadar hakkı ve katkısı yoktur. Ama bütün ülkücülerin Bahçeli'den en azından bir vefâ alacakları vardır. Bunları, hiç aklınıza getirmezsiniz değil mi? Aklınıza getirseniz bile söyleyemezsiniz değil mi? Eğer söyleyecek olursanız; ne kadar fanatik taraftar olursanız olun gözünüzün yaşına bakılmadan ihrâc edileceğinizi biliyorsunuz değil mi? Ve bütün bu sessizliğinize, eyyâmcılığınıza rağmen gerçek dâvâ adamlarını, mücâdele adamlarını, dalından kopan yaprağa benzetme cür'etini gösteriyorsunuz farkında mısınız?
Bu cesâretin adı, câhil cesâreti değilse büyük bir ihtimâlle gaflettir Kardeşim!...
Mevcut MHP'nin; son, -AKP'lilerce türban, milletçe baş örtüsü adlı- Allah emri tesettür mes'elesini, siyâsî malzeme edilmekten kurtaran ve AKP'nin kucağında patlamaya hazır bomba hâline getiren davranışının hâricinde bir müsbet tavrını söyleyebilir misiniz?...
Allâhınızı severseniz varsa söyleyin ki biz de bilelim!... Bizim bilmediğimiz doğruları varsa yemîn ederim kabul eder ve alkışlarım, söz veriyorum...
Bu başarılı başörtüsü atağının da parsasını, yine AKP topluyor farkında mısınız? Balgat'ta genel merkez binasında oturarak milletle beraber olunmaz! Millete inmeden, çat kapı milletin sofrasına oturmadan, doyasıya milletle tokalaşarak ısrarla elleri yıkamayıp beklemeden, milletle beraber olunmaz!...
Her ne kadar demokrâsinin de, seçme-seçilme haklarının da genel başkanlara teslîm edildiği bugünkü ucûbe sistemden rahatsız olsak ta, sadece MHP'de değil bütün siyâsî partilerde bu genel başkan sultası mevcûtsa da; bizler, yıllarımızın alışkanlığı ile teşkilât uygumalası deyip kabullensek te, sistemin can çekiştiğinin farkında değil misiniz?
Muhteşem Türk Atatürk ve O'nun emânetleriyle artık açıkça yapılan savaşın farkında mısınız? Bu savaşta, kimlerle berâber göründüğünüzün farkında mısınız?
Elbette sistemin aksaklıkları, eksiklikleri, çağa uymayan noksanları tamamlanmalıdır ama AKP'lilerin yetiştiği "Milli Görüş" atmosferinin, artık bütün Türkiye üzerine kâbus gibi çöktüğünün farkında değil misiniz?...
Bu vahîm olayların, gelişmelerin farkında değilseniz AKP'den farkınız mı kalır?
Milletin; meydanlara milyonlar olarak inmesini kendilerine oymuşçasına algılayan ve katıldığı her meydan toplantısındaki heyecânı söndüren CHP'nin beceremediği Atatürk'e sahiplenme misyonunu bu gün üstlenemeyen MHP'nin, diğer cemâatçi-irticâcı oluşumlardan farkı ne?
Yapmayın Allâh aşkına!...
Söylediklerinize kendinizin de inanmadığınız, cümlelerinizin sönüklüğünden belli! Ülkücü heyecânı, ülkücü coşkusu bu mudur Allâh aşkına?...
"Ad ister alperen olsun ister büyük birlik olsun değilmi ki bu kutsal yola tümsek yapıyor. Ancak bu tekerlek bu tümseği de aşacak hiç kimsenin şüphesi olmasın." buyurmuşlar!...
Buna da eyvallah ta! Bütün yolların; AB'ye çıktığı-çıkarıldığı, bu Haçlı işbirlikçisi-ittifakçısı parti ve partilerin, hangisinin yolu kutsaldır?!...
Bu Bahçeli ve Yol Arkadaşları tekerleği; sizler gibi birkaç samimi ülkücünün omuz vermesi ile, iteklemesi ile bu kocaman millet muhalifi tepeyi, aşabilir mi zannediyorsunuz?
"Sen dinlerine uymadıkça ne Yahûdiler ve ne de Hristiyânlar aslâ senden râzı olmazlar. Eğer onların arzû ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki Allâh'tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır." (Bakara-120-) Âyeti'ni lütfen candan, hissederek okur musunuz bir kere...
"....onların arzû ve heveslerine uyacak olursan, bilmiş ol ki Allâh'tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır." uyarısının tecellîsini yaşadığımızı, milleti bunu yaşamaya mecbur edenlerle ortaklık yaptığınızı fark edemeyecek misiniz hâlâ?...
Milletin şeytânı olmaya bu kadar hevesli olarak hâlâ ülkücüyüm diyebiliyorsanız; sizlere sadece; "Mâ-şâ-Allâh!" diyebilirim...
Yine de bozuk saatin de, günde iki kere zamânı doğru gösterebileceğini bildiğimizi hatırlatarak; Bahçeli ve 'Yol Arkadaşları'nın ikinci doğrusunu, sabırsızlıkla beklediğimizi, söyleyebilirim!...
"Söylesem te'siri yok, sussam gönül râzı değil!" diye yüzlerce yıl önceden, duyarlı bütün gönüller adına sitemini tarihe düşen Fuzûlî'nin sözleri, günümüze ne kadar uygun farkında mısınız?...
"Kork, AllÂh(c.c.)'tan korkmazdan!" sözü, size bir şey söylüyor mu?
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVÂNDAN ÜSTÜNDÜR."
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: