Cuma, Şubat 08, 2008

GERİSİ VALLAHİ TEFERUATTIR !...

Sevgili Dostlarım;
Muhteşem Ülküdaşlarım;
Ya benim kendimi ifâde edebilme becerimde bir eksilme oldu, ya da okuduğunu anlama sıkıntısı çekenlerin sayısında bir artış!...
Allah(c.c.) rızâsı için, çalakalem uğraştığımız, yazılarımızı bizi kendilerine yakın sayan hiç bir yerden sakınmadığımız için, ve de "Dolma kalemler" gibi bize ulaşılabilecek adreslerimizi saklamadığımız; her halde aşırı kendilerine güvenden olsa gerek site yöneticileri de yazıların altına yorum almanın sakıncalarını önemsemedikleri için, olmadık saldırılara muhatabız!...
Sakın şikâyetlendiğim falan zannedilmesin!
Bir kurdun peşinden yüz köpek ürümezse o kurdun kurt olmadığını, taaa Orta Asya'dan getirdiğimiz Türk Atasözü'nden bilirim!...
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın bu konuda koyduğu yayın yasağına rağmen Yaygın Basın'ın, adını "devlet yanlısı çete" olarak koyduğu Ergenekon Operasyonunu yorumlamıştım.
Herşeyden önce; "Eğer bir çete varsa ve devlet yanlısı ise getirisi-götürüsü ne olursa olsun o çeteye mensûbiyeti şeref sayarım!..." demeliyim.
Hemen bir gün sonra, ağa babaları ABD'de mûkim; Dinler Arası Diyalog'un, Medeniyetler Arası İttifak'ın, Büyük Ortadoğu Projesi'nin, BOP Eş Başkanlığı ve Eş Başkanı'nın fedâiliğine soyunmuş, yerli işbirlikçi basının başını çeken Zaman adındaki gazetede, emekli bir istihbârâtçının -ki onun da görevden alındığında soluğu ABD'de aldığını çok net hatırlıyorum-, bölücü başı hâin, İmralı Hükümlüsü'nü de çeteye dahil eden bir kitabı, belki de daha piyasaya çıkmadan gündeme oturtuldu!...
Samîmiyetlerinden asla endîşe duymadığım sürekli okurlarımdan ve dostlarımdan, ülküdaşlarımdan bazılarının; "Hocam; 'Çeteye dahil Sayılır mıyız?' yazınızı okudum. Şimdi de Ergenekon Çetesi'ne Apo'nun da dahil olduğu yazıyor! Hangisine inanalım?" sorularına muhatap oldum!...
Üzüldüm. Üzüldüm. Üzüldüm!...
Artık yazılarımı koymamalarını üzülerek istirhâm ettiğim "Milli Ocak Sitesi"nde, bendenizi tenkîd ettiğini zanneden bazı fikir fukarâları da, Fetullah Gülen'in bir yazısından alıntı yaparak, yakında türban ve çarşaf giymiş provokatörlerin olaylar çıkarabileceği endişesini ve devlet yönetenlerin müteyakkız olmaları gereğini hatırlatmışlardı! Tabi milletin, AKP iktidâra gelinceye kadarki türban lehine protesto hareketlerinin bıçakla kesilir gibi kesildiğini unuttuğunu zannederek!...
Ben biliyorum ki; emperyal büyük senarist; devletimi, memleketimi ve milletimi oyalamak için hazırladığı senaryoyu, Fetullah Gülen ağzıyla dikte ettiriyor!... Fetullah Gülen'in endişeleri diye dikte ettirdiği provokatif olayları artık her an beklemedeyim!...
Bana; "hangisi doğru?" sorusunu yönelten güzel Dostlarım'a; 12 Eylül 1980'de ABD'nin "Bizim çocuklar" ünvanlı kişilere yaptırdığı askerî darbenin kurduğu, göstermelik mahkemelerde, Başbuğumuz Alparslan Türkeş ve Ülkü Devleri'nin, "Vatana ihânet" suçlaması ile yargılandıklarını hatırlatırım!...
Rahmetli Başbuğumuz ve Ülkü Devleri ne kadar vatan haini idiyseler; ABD'den icâzetli emekli istihbârâtçının söyledikleri de o kadar doğrudur!...
Zaman adındaki ABD ve Haçlı güdümlü, Dinler Arası Diyalog savunuculuğuyla, AB silahşörlüğüyle, insan hakları maskesiyle bölücülük tahrîki ile görevli gazetenin kocaman kocaman tarifli köşe yazarlarının da, ağababalarının adına savundukları; "Amentü'de birliğimiz var. Kelime-i şehâdette 'Lâ ilâhe illallah' dedikten sonra 'Muhammeden Resûlullah' demesek te olur." târifi de o kadar doğrudur!...
Büyük Türk Milleti;
Değerli Ülküdaşlarım;
Allah(c.c.)'tan korkmayı bilen bir yüreğin başka korkuya teslîm olması, îmanının zayıflığındandır. Bu yüzden Anadolu ağzıyla; "Ayıdan kork! Ayının b..undan kork! Ayının b..unun buharından da mı kork?.." tarifini mi yaşıyoruz?...
İstiklâl Mücâdelesine soyunan Muhteşem Türk Atatürk ve arkadaşlarının, devrin Şeyh-ül İslâmlarının fetvâlarıyla dinsiz ve şâki olarak târif edilip îdamlarına karar veren-verdiren güçle, şu an Türkiyemiz'de gerçek vatanperverlere, milliyetperverlere saldıran-saldırtan güç, aynıdır!...
Millet olarak müteyakkîz olmak, mes'elemize kendimiz sâhip çıkmak zorundayız...
İstiklâl Marşı Şâirimiz Mehmet Âkif'in, yüz sene önce millete seslendiği gibi sesleneceğim artık sizlere, hem de ısrarla. Çünkü inanıyorum ve biliyorum ki bizler savunmaya devam ettiğimiz sürece, belli bir müddet sonra bunlar Mehmet Âkif'ten de vaz geçeceklerdir!...

"Ey dipdiri meyyit, "İki el bir baş içindir."
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
...............
Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...
Sesler de: "Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş!
..............
"İş bitti... Sebâtın sonu yoktur!" deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma."

Milletim; at izi ile it izini, artık birbirinden tefrik et!... Sana benzeme rolleriyle sana yaklaşıp gözlerini oyanları gör artık! Kör müsün?
"Mevzu-u bahîs vatansa gerisi teferruattır."
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: