Çarşamba, Şubat 20, 2008

SÖZÜN YAZIDA ÇÂRESİZLİĞİ...-II-

Bazen insanın emeklerine üzülesi geliyor ama, inancımız Îmanımız buna mâni!...
Tefekkür edelim istiyoruz. Fikir teâtisinde bulunalım, hür akıllar arasında sağlanacak fikir akışı ve fikir alış-verişi ile, tezle anti tezi çatıştırıp çıkacak şerâreden doğruyu yakalayalım diye gayret eden, düşünen akıllarla yarışmaya çalışıyoruz.
Ama seyircilerimiz, -özellikle seyircilerimiz- dinlemeden, masa tenisi izlercesine iki râkip raket arasında gidip gelen ping-pong topuna kilitlendikleri için, sadece bakışlarıyla gidip-gelmekle meşgûller!...
Bizler de, anlık taraftarlarımızı ciddiye alarak anlık taraftarlarımızın diliyle konuşmak zorunda kalıyoruz. Bu kere de, gerçek fikir susamışlarını ya incitiyor, ya da dikkatlerini dağıtıyoruz!...
Zorla iki kutuplu, ötekileşmiş ve ötekileştirilmiş bir Türkiye isteniyor!...
Bu projeye, bu uygulamaya konu mankeni olmayalım diye özel bir gayrete giriyoruz. Bu sefer de, masa tenisi seyircisi ve maalesef çoğunluk olan anlık taraftarlarımızı incitiyoruz! İşimiz vallahi çok zor be Dostlar!...
Bizler, duyarlı millet evlatları hassas insanlarız.
Elbette siyâset adamı olmadığımız için ve taraftarlarımızı hiç oy olarak saymadığımız için, bu taraftarlarımızı kızdırdığımız ve onlar kızdığı için incindiğimiz yerde ısrar ediyoruz! Ve maalesef bir el hareketi ile hasat zamanı tarlaya üşüşen serçelerin, sayılması mümkün olmayan hızla çarpan yürekleriyle muhatap oluyoruz!
Tam burada; "Söz; bir yürekten kopar, bin yüreği hizâya sokar veya söz; bir yürekten kopar, bin yüreği târ u mâr eder." sözünün, doğruluğu ortaya çıkıyor!...
Aklıma iki harfli bir söz geldi. İki harften oluşan, okunup yazılması aynı olan, sadece telâffuz şekliyle anlam değiştiren bir söz, bir kelime: Of...
Of; bir nidâ, bir ünlem...
Bildiğim kadarıyla bu nidâ, dört anlamda kullanılıyor.
Bir: Salya sümük, bütün nefsânî şirretlikle görülen her hangi bir güzele karşı, iştiha ile söylenir; "Oooffff!..."
İki: Canımız acıdığında, yüreğimiz sıkıldığında, ızdırabımızı belli etmek için inlenir; "Oooofff!..." Üç: Öfkelendiğimizde, birinden sıkıldığımızda, dayanılmazlığını belli eden bir el hareketi desteği ile ve öfkeyle söylenir: "Oooofff!..."
Eğer tamamen bu duygulardan uzak olarak hatırlanırsa bu iki harfli söz; Trabzon'un şirin ilçesine "Of" olarak ad olur...
Dostlar;
Bu dört anlamlı, dört söyleniş şekilli ve dördü de doğru anlam olan "Of" sözcüğünden hareketle, söz söylemenin, sözü telâffuz etmenin ne kadar zor olduğunu ve bizlerin de konuşarak değil, yazarak kendimizi ifâdeye çalıştığımızı, Allah rızâsı için akıllarınızda hep bulunduruverin olmaz mı?
Yanlış anlaşılmaktan, yazı dilinin kifâyetsizliği yüzünden yanlış anlatılmaktan, çok korkuyorum!... Konuşurken bu kadar nâzik olmadığımı, beni tanıyan dostlarım bilirler! Konuşurken bu kadar kendime âzap vermem! Çünkü vücut dilimle yani jest-mimiklerimle beslenen kelimelerimin yanlış anlatılması veya anlaşılması mümkün değildir. Ama yazarken maalesef, jest-mimik desteksiz kelimelerimizin yanlış anlatılması, mümkün!...
Bizleri, bir yazımızla yargılamak gibi bir insafsızlığa tenezzül etmezsiniz değil mi?
Dostlar; ifâde sıkıntısına düştüğümüz anlarda, yanlış anlaşılmış olabileceğimiz toleransıyla, bazen bizlere sormak lûtfunda bulunur musunuz?
Vallahi kimsede îmanmetre yok!
Vallahi Allah(c.c.), kimseye kimsenin îmanını ölçme yetkisi vermemiş! Birilerinin, bir sözünden hareketle îmanını yargılarken, îmanımıza zarar verdiğimizin farkında değil miyiz yoksa? Kimde, kimin kalbine girerek onu görme yetkisi var?!...
Bu gün, sözden anlayan sizlere kendimi anlatmaya lüzûm hissettim. Ben, bir TÜRK MİLLETÇİSİ'yim.
Bir Müslümân Türk'üm. Ülkücüyüm hamdolsun. Allah(c.c.)'ım beni nasıl yaratmışsa o fıtrâtî özelliğimle sizlerle kaynaşmaya-paylaşmaya çalışıyorum...
Kimsenin taâtıyla, salâtıyla, ibâdetiyle, îmanıyla -hâşâ- işim olmaz. Kimsenin de îmanımla uğraşmasına iznim ve rızâm olmaz!...
Ben fakîrı okurken Allah rızası için bu Ülkücü, Müslümân-Türk kimliğimi hep hatırlar mısınız lütfen?
Söz, bâzen yazıda çâresiz kalabiliyor Dostlar!
Bunu da bendenizin yetersizliğime sayarak, hak verin!...
Hayâl kuruyorum; "Düğün değil, dernek değil! Ne diyorsun?" diye sorgulanıyorum!
El insâf be insafsızlar!
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: