Perşembe, Şubat 21, 2008

SİZ DE BAKIN !...

Yaklaşık bir aydır, iki isme takılıP kaldım. Hemen her gün, mutlaka onların kişisel sayfalarına bakar oldum.
İkisi de cesur, ikisi de bana yabancı ve ikisi de kendilerinden çok daha fazla toplumla ilgililer ve toplumu ifâde ediyorlar...
Prof.Dr.M.Kerem DOKSAT ve Memduh BAYRAKTAROĞLU'ndan bahsediyorum...
Huzurlarınızda her iki, pervâneler toplayan ışığı, tebrik etmek istiyorum...
Hür akıllı her okur-yazarın da bu iki ismin sayfalarına bir göz atmalarını tavsiye ediyorum.
Anadolu'da; "Herkes sakız çiğner ama Kürt kızı tadını çıkarır." diye bir söz var. Veya her yiğidin bir yoğurt yiyişi olduğunu kabullenmişizdir.
Dostlar; bunlar, ya çok yiğitler, ya da çok kendilerine has bir yoğurt yemeleri var!...
Her ikisinin yoğurt yemesi de görenlerin iştihâsını kabartır zannediyorum. Çünkü ben de öyle bir etki yapıyorlar...
Sözün geliş sakız ortaya düştüğüne göre Memduh Bayraktaroğlu'ndan bir sakız hikâyesi aktarayım: "...... hani var ya Nasrettin Hoca’nın bir fıkrası…
Hocaya adamın biri sormuş:
“Hocam tuvalette sakız çiğnemek günah mı?”
Hoca cevap vermiş:
“Günah değil de millet bir b.k yediğini sanır…"

Sanırım artık herkes, sakızını nerede çiğneyeceğini öğrenmiştir veya sakızı nerede çiğneyip çiğnemeyeceğini Memduh Bayraktaroğlu'na sormayacaktır!...
Prof.Dr.M.Kerem DOKSAT'ı okuduğumda, ciddî mânâda beyin jimnastiği yaptığımı hissediyorum. Her keste aynı etkiyi yapmayabilir. Ama beni ciddî mânâda düşündürdüğünü, itiraf etmeliyim...
Memduh Bayraktaroğlu'nu okuduğumda; bir insanın, gerçek mânâda öfkeyi hitâbet san'atı olarak kullanabildiğini görüyorum...
Ya gerçekten çok öfkeli Bayraktaroğlu, ya da öfke san'atını çok güzel kullanıyor!... Öfkenin yakıştığı karakterler olur ya, Bayraktaroğlu'na da öfkeyi çok yakıştırdım. Celâlli adam vesselâm...
Peşpeşe açık mektuplarını okudum Bayraktaroğlu'nun...
Önce Ahmet Çalık'a, peşine Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektuplarını çok özümseyerek okudum. Tecrübenin ne olduğunu, öylesine güzel ifâde ediyor ve her iki kişiyi de öylesine lisân- münâsiple uyarıyor ki o kadar olur...
Tabi mektupların, muhataplarındaki etkisini, bilemiyorum !...
Yukarıdan aşağı, bu coğrafya insanını; doğrudansa duymak istediği yalana rağbet eder hâle getirdiler ya!...
Kim, doğru söyleyen kimi, dinler göreceğiz! Maalesef yüzyılların kötü teamüllerinden olan doğrudansa, doğrucu davut'tansa yalancı yalakaları dinlemek; çok hızlı yayılan ve bulaşıcı bir hastalığımız ya!...
Bayraktaroğlu; Ahmet Çalık'a yazdığı mektupla ilgili yeni bir yorum sunmuş ilgililere, Nasrettin Hoca fıkrası ile destekleyerek...
Benim çok ilgimi çekti.
İlgilenenlere her iki adresi de takdîm edeceğim: www.memduhsb.blogsever.com ve www.keremdoksat.com
İyi seyirler sevgili Dostlar!... Bir de siz bakın lütfen...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: